Yılın ilk on aylık döneminde Türkiye genelinde toplam 1 milyon 293 bin 33 konut satıldı. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,2 artış anlamına geliyor.
Ekim ayında ülke genelinde ipotekli (krediyle yapılan) konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,5 artışla 23 bin 527 olarak gerçekleşti. Toplam satışlar içinde ipotekli satışların payı %14,3 oldu. Ocak–Ekim döneminde ise ipotekli satışlar %64 artışla 186 bin 20 olarak kaydedildi.
Bu satışların 5 bin 919’u Ekim ayında, 44 bin 490’ı ise yılın ilk on ayında ilk el satış olarak yapıldı.
İpotekli satışlar dışında kalan diğer konut satışları, Ekim ayında yüzde 2,3 oranında azalarak 140 bin 779 oldu. Toplam satışların %85,7’si bu kategoride yer aldı.
Ocak–Ekim döneminde diğer satış türlerinde gerçekleşen konut satışı ise geçen yılın aynı dönemine göre %10,8 artarak 1 milyon 107 bin 13 oldu.
Türkiye genelinde ilk el konut satışları, Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre %4,9 azalarak 54 bin 866 olarak gerçekleşti. Toplam satışlar içinde ilk el konutların payı %33,4 oldu.
Yılın ilk on ayında ise ilk el satışlar geçen yıla kıyasla %10,9 artarak 397 bin 507 olarak kaydedildi.
Ekim ayında ikinci el konut satışları, geçen yılın aynı ayına göre %1,8 artışla 109 bin 440 olarak gerçekleşti. Bu satışlar, toplam satışların %66,6’sını oluşturdu.
Ocak–Ekim döneminde ise ikinci el konut satışları %18,8 artarak 895 bin 526 oldu.
Yabancılara yapılan konut satışları Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre %0,8 azalarak 2 bin 106 oldu. Toplam satışlar içinde yabancılara satışın payı %1,3 olarak gerçekleşti.
Bu dönemde Antalya (729 satış), İstanbul (725 satış) ve Mersin (192 satış) yabancılara en fazla konut satılan iller oldu.
Yılın ilk on ayında ise yabancılara yapılan satışlar geçen yıla göre %11,3 azalarak 17 bin 50 olarak açıklandı.
Ülke uyruklarına göre Ekim ayında en fazla konut satışı 315 ile Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı. Rusya’yı 191 satışla Almanya, 172 satışla İran izledi.
Son dönemde petrol piyasalarında yaşanan hareketlilik, Türkiye’deki akaryakıt fiyatlarını da doğrudan etkiliyor. Küresel piyasalarda Brent petrolün varil fiyatı yeniden 90 doların üzerine çıkarken, döviz kurundaki dalgalanmalar da pompa fiyatlarına yansımaya başladı.
Bu gelişmeler doğrultusunda sektör kaynaklarından alınan bilgilere göre, 16 Kasım Cumartesi gününden itibaren geçerli olacak şekilde benzine 1,30 TL zam yapılması bekleniyor.
Zam kararıyla birlikte Türkiye genelinde benzin fiyatları yeniden 55 TL bandına yaklaşacak.
Son aylarda akaryakıt fiyatlarının sık sık değişmesi nedeniyle araç sahipleri, “Benzin ne kadar oldu?”, “Motorin litre fiyatı kaç TL?”, “LPG fiyatı güncel ne kadar?” gibi sorulara her gün yanıt arıyor.
Akaryakıt fiyatları, vergiler (ÖTV + KDV), Brent petrolün uluslararası fiyatı ve döviz kuru olmak üzere üç ana unsurdan etkileniyor.
Aşağıda yer alan fiyatlar, bugünden itibaren geçerli olan ortalama pompa satış fiyatlarıdır.
İstanbul Avrupa Yakası
Benzin: 53,75 TL
Motorin: 57,61 TL
LPG: 27,71 TL
İstanbul Anadolu Yakası
Benzin: 53,59 TL
Motorin: 57,48 TL
LPG: 27,08 TL
Ankara
Benzin: 54,60 TL
Motorin: 58,64 TL
LPG: 27,60 TL
İzmir
Benzin: 54,94 TL
Motorin: 58,98 TL
LPG: 26,82 TL (Not: 56,82 TL olarak bildirilen fiyat, sektör ortalamasına göre 26-27 TL aralığındadır.)
Cumartesi günü beklenen 1,30 TL’lik artışın ardından, şehir bazında tahmini yeni fiyatlar şöyle olacak:
İstanbul: Yaklaşık 55,00 TL
Ankara: Yaklaşık 55,90 TL
İzmir: Yaklaşık 56,20 TL
Bu artışla birlikte, Türkiye’de benzin fiyatları yeniden rekor seviyelere yaklaşmış olacak.
Kardeş belediye protokolü kapsamında Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kilis Belediyesi’ne 30 milyon TL tutarında mali destek sağladı. Sağlanan bu katkıyla Kilis Belediyesi, kentin altyapı çalışmalarını tamamlamayı ve yeni kentsel projeleri hayata geçirmeyi planlıyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin gönderdiği destekle birlikte, Kilis’te altyapı çalışmaları hız kazanacak. Ayrıca ABB tarafından gönderilen 500 bin süs bitkisiyle kentin yeşil alan oranı artırılacak.
Kilis Belediye Başkanı Hakan Bilecen, yapılan destekten dolayı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a teşekkür ederek, “Ankara Büyükşehir Belediye’mize ve Sayın Mansur Yavaş’a şehrimize sağladıkları bu önemli katkı için teşekkür ediyorum. Bu destekle altyapı çalışmalarımızda son noktayı koyacak, yeni projelerimizin temellerini atacağız. Ayrıca gönderilen 500 bin süs bitkisiyle Kilis’i daha yeşil, daha yaşanabilir bir kent haline getirmek için çalışmalarımıza hız vereceğiz” dedi.
Krizle birlikte Türkiye Petrolleri, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne konkordato talebiyle başvurdu. Şirket, aktif varlıkları için tedbir kararı alınmasını ve belirli bir süre boyunca kesin mühlet verilmesini istedi. Mahkeme, yapılan ilk değerlendirme sonucunda şirket lehine tedbir kararı alarak, borçların tahsilatını geçici süreyle durdurdu.

Mahkemenin önümüzdeki dönemde şirketin finansal durumunu ayrıntılı şekilde incelemesi bekleniyor. İnceleme sonucunda Türkiye Petrolleri’ne geçici mühlet verilirse, süreci yönetmek üzere konkordato komiser heyeti atanacak. Başvurunun reddedilmesi halinde ise TP Petrol Dağıtım A.Ş.’nin iflas sürecine girebileceği belirtiliyor.
Türkiye Petrolleri’nin konkordato kararı, akaryakıt sektöründe büyük bir sarsıntıya neden oldu. Şirketin hem iç piyasadaki payı hem de Zülfikarlar Holding bünyesindeki konumu dikkate alındığında, yaşanan gelişmenin enerji piyasasında zincirleme etkilere yol açabileceği ifade ediliyor.
İÇASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Ekinci, Yönetim Kurulu Üyesi M. Esra Korkmazarslan, İÇASİFED Yönetim Kurulu Üyesi ve üye derneklerimizden OSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Esat Hisarcıklılar, OSİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tamer Tuğlu, Başkan Yardımcısı Mert Taş, Genel Sekreter Av. Emrah Çağrı Yeni, Sayman Ahmet Erbasan, Yönetim Kurulu Üyeleri Onur Öztuna, İsmail Kayaaslan, Ali Pehlivan, Denetim Kurulu Üyesi Ömer Soylu, Mehmet Ali Hıdır ve Ali Candaş Korkmazaraslan “İÇASİFED İş ve Kültür Seyahati” kapsamında Londra’ya ziyaret gerçekleştirdiler.
Ziyaret kapsamında TBCCI (Turkish Chamber of Commerce & Industry / Türk-İngiliz Ticaret ve Sanayi Odası) Başkanı Prof. Emma Edhem ve ULUS & Co Certified Accountanst & Tax Specialists firmasının sahibi Haydar Ulus’un konuğu olan İÇASİFED heyeti önemli temaslarda bulundular.
Kurum ziyaretleri kapsamında Türkiye-İngiltere arasında gerçekleştirilen ekonomik ilişkileri, yeni iş fırsatları, şirketleşme, markalaşma, vergisel ve hukuksal boyutlar ile finansman konularında oldukça kapsamlı bilgiler edinildi. Ayrıca TBCCI ile Türkiye Arasında direkt bir kapı açılması, ticaret yollarına erişimde kolaylıklar sağlanması, kadın yöneticilerin önemi ve benzer sektörlerdeki iş birlikleri konusunda daha sıkı bağlantılar kurulması adına istişarelerde bulunuldu.

2.GÜN
İÇASİFED heyeti, kurumsal ziyaretlerin ikinci gününde Greymore Hukuk Bürosu ile görüşerek Kurumsal Hesaplar Bölüm Başkanı Çağrı Coşar ve Evren Çelik ile temaslarda bulundular.
Greymore Hukuk Bürosu ziyareti kapsamında; İngiltere pazarına girişte yasal gereklilikler, şirket kurma ve kapama süreçlerinin yasal zeminleri, sigorta sistemlerinin Türkiye’deki işleyişten farkları, faturalandırma ve muhasebe süreçleri, yatırım teşviklerinin yasal süreçleri, gayrimenkul yatırımları ve yenilenebilir enerji fırsatları hakkında istişarelerde bulunuldu.

3.GÜN
İÇASİFED heyeti, kurumsal ziyaretlerin üçüncü gününde Türkiye Büyükelçilik Rezidansı’nı ziyaret ederek T.C. Londra Büyükelçisi Sayın Osman Koray Ertaş’a nezaket ziyaretinde bulundular.
Ziyaret esnasında Sayın Büyükelçi Osman Koray Ertaş, Türkiye-İngiltere ticari ilişkileri, ihracat olanakları ve yatırım fırsatları hakkında bilgilendirmeler yaparken, aynı zamanda da yapılan her yatırımda Türkiye’nin çıkarlarının gözetilmesinin önemine de ayrıca vurgu yaptı. Ayrıca, Türkiye’ye gelir ve fayda sağlayacak her türlü ticari girişim ve iş birliği konusunda büyükelçiliğin destek vermeye hazır olduğunu da belirtti.
BTK’dan yapılan açıklamada, “TOKİ tarafından yürütülen sosyal konut projesi üzerinden gerçekleştirildiği iddia edilen dolandırıcılık girişimleri tespit edilmiştir. Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) tarafından zararlı bağlantılar listesine eklenen sitelere erişim, operatörler aracılığıyla engellenmiştir” denildi.

Uzmanlara göre yaşanan olaylar, siber güvenlikte “oltalama” (phishing) olarak adlandırılan dolandırıcılık yöntemine dayanıyor. Bu yöntemde dolandırıcılar, resmi kurumları taklit ederek kullanıcıları sahte sitelere yönlendiriyor ve kişisel bilgilerle para transferi yapmalarını sağlıyor. Yetkililer, bu tür saldırılara maruz kalan vatandaşlara hesap parolalarını derhal değiştirmeleri ve adli makamlara başvurmaları yönünde uyarılarda bulunuyor.
Samsun’da sağlık çalışanı 43 yaşındaki Volkan Kırak, TOKİ sosyal konut başvurusu yapmak isterken sahte bir internet sitesine yönlendirildi. Sitedeki formu doldurduktan sonra verilen IBAN’a 7.500 TL yatıran Kırak, başvurusunun tamamlandığı mesajını aldı. Ancak kısa süre sonra dolandırıldığını fark etti.
Durumu fark eder etmez bankayı arayan Kırak, ardından Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Kırak, “Benim gibi birçok kişi aynı yöntemle kandırılmış. Vatandaşlar yalnızca TOKİ’nin resmi web adresi üzerinden işlem yapsın” diyerek uyarıda bulundu.
Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Sektör temsilcileri, mevcut tablo karşısında alternatif yollar üzerinde çalıştıklarını belirtiyor. Restoranlar, komisyon oranları makul seviyelere çekilmezse kendi dijital sipariş altyapılarını kurarak müşteriye doğrudan erişim sağlamayı planlıyor. Bu sayede hem maliyetlerin düşürülmesi hem de müşteri memnuniyetinin artırılması hedefleniyor.

Uzmanlara göre, yüksek komisyon oranlarının düşürülmesi yalnızca işletmeleri değil, müşterileri de doğrudan etkileyecek. Sektör temsilcileri, platformların komisyonlarını makul seviyelere çekmeleri durumunda menü fiyatlarının ortalama yüzde 10 oranında düşebileceğini belirtiyor. Böylece hem restoranlar nefes alacak hem de tüketiciler daha uygun fiyatlarla sipariş verebilecek.
Restoranların kendi dijital altyapılarını kurması, yemek sipariş pazarında rekabeti artırabilir. Uzmanlar, bu gelişmenin platformları da komisyon oranlarını gözden geçirmeye zorlayacağını düşünüyor. Eğer taraflar arasında uzlaşma sağlanmazsa, önümüzdeki dönemde restoran boykotları ülke genelinde gündemi sarsabilir.
Sigorta sektörü, cezadan daha ağır bir yaptırımın da poliçelerde ortaya çıkacağını vurguladı. Sigorta yetkilileri, geçerliliği bitmiş ehliyetle kaza yapan sürücülerin “ehliyetsiz” statüsüne düşeceğini açıkladı.
Sigorta poliçelerinin temel şartlarından biri, sürücünün yasal olarak geçerli bir ehliyete sahip olması. Bu şartın ortadan kalkması, sürücünün tüm sigorta haklarını kaybetmesi anlamına geliyor.

Yeni düzenlemeye göre, eski tip ehliyetle kaza yapanlar büyük bir mali yükün altına girecek. Kasko poliçesi, aracın kendi hasarını karşılamayacak. Zorunlu trafik sigortası, karşı tarafın zararını ödedikten sonra bu bedeli sürücüden geri alacak. Bu durumda, hem kendi aracının masrafı hem de karşı tarafın zararı sürücüden tahsil edilecek.
Avukat Ahmet Yavuzer, sigorta şirketlerinin bu uygulamasının tamamen yasal zemine oturduğunu belirterek şu açıklamayı yaptı:
“Her sigorta poliçesi, sürücünün yasal geçerli bir ehliyete sahip olmasını şart koşar. Eski tip belgelerin süresi dolduğu için, bu belgeler artık geçerli sayılmaz. Bu nedenle sigorta şirketleri, ödemeden muaf olur. Trafik sigortası karşı tarafın zararını ödedikten sonra, bu bedeli sürücüye rücu etme hakkına sahiptir.”
Yavuzer, bu nedenle araç sahiplerinin bir an önce ehliyetlerini yenilemeleri gerektiğini vurguladı.
Nüfus müdürlüklerinden randevu alınarak ehliyet yenileme işlemleri kolaylıkla yapılabiliyor. Belgelerini süresi içinde yenilemeyen sürücüler ise hem ağır para cezası hem de sigorta kapsamı dışında kalma riskiyle karşı karşıya.
Washington'da hafta sonu yapılan uzun görüşmelerin ardından, Demokrat ve Cumhuriyetçi senatörlerin uzlaştığı tasarı 60’a karşı 40 oyla kabul edildi. Bu gelişme, 1 Ekim’den beri süren hükümet kapanmasında kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, Temsilciler Meclisi’nde yapılacak oylamanın olumlu sonuçlanması halinde, federal kurumların yeniden faaliyete geçeceğini ve yüz binlerce kamu çalışanının işbaşı yapacağını belirtiyor.

Ekim ayında başlayan kapanma, ABD’de ekonomik verilerin açıklanamamasına, devlet dairelerinin faaliyetlerinin durmasına ve federal çalışanların ücretsiz izne çıkarılmasına yol açtı. Bu durum, yalnızca ülke içinde değil, küresel piyasalarda da endişe yarattı.
Özellikle borsa yatırımcıları ve ekonomistler, kapanmanın uzamasının ekonomik büyümeyi yavaşlatabileceği uyarısında bulunuyor. Turizmden kamu hizmetlerine kadar birçok sektör kapanmadan olumsuz etkilendi.
Senato’nun tasarıyı onaylamasının ardından gözler Temsilciler Meclisi oylamasına çevrildi. Meclisin onayı ve ardından Başkan Joe Biden’ın imzası ile hükümetin yeniden açılması bekleniyor.
Kaynaklara göre oylamanın önümüzdeki günlerde tamamlanması ve federal kurumların kademeli şekilde yeniden faaliyete geçmesi öngörülüyor.
ABD hükümetinin kapanması, bütçenin onaylanamaması durumunda federal kurumların fonlarının kesilmesi anlamına geliyor. Bu süreçte acil hizmetler dışında kalan kamu kurumları faaliyetlerini durduruyor. Binlerce devlet çalışanı zorunlu ücretsiz izne gönderiliyor, birçok kamu projesi askıya alınıyor.
Geçtiğimiz haftayı 4.001 dolar seviyesinden kapatan ons altın, yeni haftaya güçlü bir başlangıç yaptı. Dün yüzde 2,85 oranında artışla 4.115 dolara tırmanan ons fiyatı, sabah saatlerinde 4.143 dolar civarında denge arayışını sürdürüyor.

ABD ekonomisinden gelen zayıf büyüme sinyalleri ve dolar endeksindeki gerileme, yatırımcıların yeniden güvenli liman olan altına yönelmesine neden oldu. Piyasalar, FED’in yıl sonuna doğru faiz indirimine gidebileceği beklentisini fiyatlamaya başladı.
Uluslararası yatırım bankası JP Morgan, yayımladığı son analizde ons altının önümüzdeki dönemde yükseliş trendini sürdürebileceğini öngördü. Banka, 2026 yılının dördüncü çeyreğinde ons fiyatının 5.055 dolara ulaşabileceğini tahmin etti.
Raporda ayrıca, gelecek yıl boyunca yatırımcı ve merkez bankalarının altına olan talebinin çeyrek dönem başına ortalama 566 ton seviyesinde olabileceği vurgulandı.

Küresel piyasalardaki bu hareketlilik, iç piyasadaki altın fiyatlarını da yukarı çekti. Döviz kurlarındaki dalgalanmalarla birlikte altın alım satımı yapan vatandaşlar sabah saatlerinden itibaren “Bugün altın ne kadar?” sorusuna yanıt arıyor.
İşte 11 Kasım 2025 Salı günü itibarıyla güncel altın satış fiyatları:
Gram altın: 5.628,96 TL
Çeyrek altın: 9.533,00 TL
Yarım altın: 19.055,00 TL
Tam altın: 37.425,71 TL
Cumhuriyet altını: 37.988,00 TL
Gremse altın: 93.851,29 TL
Ons altın: 4.144,70 dolar
Altındaki son yükselişin, küresel enflasyon görünümü ve FED kararlarıyla birlikte şekillenmesi bekleniyor. Uzmanlar, yıl sonuna kadar ons altın fiyatında 4.200 doların kalıcı olarak aşılması durumunda gram altının 6 bin TL seviyelerine ulaşabileceği yorumunda bulunuyor.
Krediden yararlanmak isteyen işletmelerin en az iki yıldır faaliyet göstermesi gerekiyor. Halkbank, başvuruları tüm şubeleri üzerinden alacak. Gerekli belgelerin tesliminin ardından kısa süre içinde değerlendirme süreci başlatılacak ve onaylanan işletmelere krediler birkaç iş günü içinde aktarılacak.

Kredi, beş yıllık vade ile verilecek ve faizsiz olması, küçük işletmelerin finansal yükünü önemli ölçüde hafifletecek. İşletmeler krediyi ekipman alımı, işyeri yenilemesi, stok artırımı veya üretim kapasitesini genişletme gibi amaçlarla kullanabilecek. Halkbank yetkilileri, programı “Üreten Türkiye” vizyonunun önemli bir adımı olarak nitelendiriyor.

Bu kredi paketi, yalnızca bireysel işletmelere değil, Türkiye ekonomisine de katkı sağlayacak. Küçük işletmelerin güçlenmesiyle yerel üretim artacak, tedarik zincirinde hareketlilik sağlanacak ve istihdama olumlu yansıyacak. Program, uzun vadeli ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen bir model olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlara göre, hükümetin kapalı kalması süresince ekonomik verilerin düzenli toplanamaması ABD Merkez Bankası’nın (Fed) karar alma süreçlerini zorlaştırmıştı. Bu nedenle, hükümetin yeniden açılması piyasalarda “rahatlama” etkisi oluşturdu.

Gelişmelerin ardından altın fiyatları hızla yükseldi. Ons altın, güne 4 bin dolardan başlayarak gün içinde 4 bin 56 dolara kadar tırmandı. Böylece iki haftanın en yüksek seviyesini gören altın, şu sıralar 4 bin 50 dolar civarında işlem görüyor.
Küresel piyasalarda güvenli liman olarak görülen altına olan talep, ABD’deki siyasi belirsizliklerin hafiflemesiyle birlikte yeniden artış gösterdi. Analistler, bu yükselişte hem dolar endeksindeki hafif geri çekilmenin hem de yatırımcıların güvenli liman arayışının etkili olduğunu belirtiyor.

Yurt içinde de altın fiyatları uluslararası piyasalarla paralel bir seyir izliyor. Gram altın güne 5 bin 437 liradan başladı, gün içinde en düşük 5 bin 432 lirayı, en yüksek ise 5 bin 508 lirayı gördü. Şu sıralarda 5 bin 499 lira seviyesinden işlem görüyor.
Altındaki yükselişin sürmesi durumunda gram fiyatının kısa vadede 5 bin 550 lira seviyesini test edebileceği öngörülüyor.

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) Aralık ayında faiz indirimi yapıp yapmayacağına yönelik beklentiler piyasaların yönünü belirlemeye devam ediyor. Yatırımcılar şu anda çeyrek puanlık bir faiz indirimi olasılığını yüzde 67 olarak fiyatlıyor.
Ekonomistler, hükümetin yeniden açılmasıyla birlikte veri akışının normale dönmesinin Fed’in para politikası kararlarını daha sağlıklı bir şekilde almasını sağlayacağını ifade ediyor.
Piyasa uzmanları, altın fiyatlarındaki bu yükselişin kısa vadeli dalgalanmalara açık olduğuna dikkat çekiyor. Hükümetin açılmasıyla birlikte piyasalarda bir rahatlama yaşansa da, Fed’in faiz kararına kadar volatilitenin sürebileceği belirtiliyor.
Küresel belirsizliklerin gölgesinde altın, yatırımcılar için yine “güvenli liman” konumunu koruyor. Ancak analistler, yatırımcılara kısa vadeli hareketler yerine uzun vadeli stratejilere odaklanmaları yönünde uyarılarda bulunuyor.
Işıkhan, “Bu amaçla ocak-ekim ayları arasında önemli adımlar attık. 1 milyon 298 bin 953 işe yerleştirmeye aracılık ettik. 2 milyon 733 bin 107 bireysel görüşme ve 760 bin 146 iş yeri ziyareti gerçekleştirdik. Tüm bu süreçte toplam 2 milyon 101 bin 49 açık iş tespit ettik” ifadelerini kullandı.
Bakan, İŞKUR’un yalnızca işe yerleştirme ile sınırlı kalmayıp işverenlerin taleplerine uygun çözümler ürettiğini ve iş gücü piyasasında etkin bir aracı kurum olarak faaliyet gösterdiğini vurguladı. Işıkhan, “Ülkemizin kalkınmasına katma değer sağlayan her bir vatandaşımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
Ödül töreni öncesi konuşma yapan Seyit Ardıç, "Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emaneti olan Cumhuriyetimizin değerleriyle üretim kültürünü daha ileri taşımak için büyük bir gayretle çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
artık sadece idari değil, sanayinin, teknolojinin ve katma değerli üretimin başkenti olma yolunda güçlü adımlarla ilerlediğini ifade eden Ardıç, "Ankara'mız en büyük 2'nci sanayi şehri haline gelmiştir. Türkiye'nin en çok ihracat yapan 4'üncü kenti, ihracatında yüzde 12 yüksek teknoloji payı ile büyük sanayi şehirlerimiz arasında birincidir. Ülkemizin savunma sanayiinin kalbidir. Sayısı 15'e ulaşan organize sanayi bölgelerimiz ile üretim ekonomisinin merkezidir. Üniversiteleri, teknoparkları ve Ar-Ge merkezleriyle ülkemizin inovasyon kapasitesine en büyük katkıyı sağlayan illerden biridir. Türkiye'de ilk kez odamızın hazırladığı İllerin Teknolojik Gelişmişlik Endeksi ASO-İLTEK'te birinci sıradadır. Ankara'mız, sanayimizin dönüşümünde öncüdür" diye konuştu.
Ardıç, sanayicilerin sorunlarını yerinde dinleyerek, çözüm üretmeye odaklı bir yaklaşımla ASO Başkanlığı görevini yürüttüğünü belirtti ve hem merkezi yönetimle hem de yerel yönetimlerle sanayiciler arasında güçlü bir köprü kurmaya çalıştığını vurguladı. Başkan Ardıç, "Ankara Sanayi Odası olarak rekabet gücümüzü artırmak için üretimden ihracata, dijital ve yeşil dönüşümden mesleki eğitime kadar farklı alanlarda projeler geliştiriyor, faaliyetler yürütüyor, üyelerimize eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Kalkınmanın temel şartının kadınların ve gençlerin ekonomik hayata güçlü katılımı olduğunu biliyoruz. Bunu hem üretimde hem de kurum kültürümüzde ortaya koyuyoruz" dedi.

Ankara'nın sanayi ve teknoloji vizyonunu için 2 büyük projeden bahseden Ardıç sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Temelli Sanayi Havzası'nda kuracağımız ASO Teknoloji Üssü'nde sanayi ile teknoloji tabanlı girişimciliği bir araya getireceğiz. Kentimizin sahip olduğu potansiyeli yüksek katma değere dönüştüreceğiz. Hükümetimiz tarafından da desteklenen bu projemiz ile Ankara'yı yalnızca Türkiye'de değil, bölgede de teknolojinin merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz. Ankara'ya bir serbest bölge kazandırmak için de hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Yüksek katma değerli yatırımları Ankara'ya çekecek bu adım, ihracatımızı artıracak ve kentimizin küresel rekabetçiliğini güçlendirecek. Bu iki vizyon projemiz, Ankara'yı sanayi ve teknolojinin başkenti yapma hedefimizin en önemli kilometre taşlarını oluşturacak."
Konuşmasının sonunda Başkent Ankara Meclisi'nin ortak aklı önceleyen kıymetli bir yapı olduğunu dile getiren Ardıç, "Ankara'mızın sanayi ve teknolojisi kadar kültürünü, kimliğini, sosyal yaşamını, çevresel duyarlılığını da önceleyen Başkent Ankara Meclisi'nin çalışmalarını büyük bir takdirle takip ediyorum. Ankara'ya dair hayallerim, hedeflerim ve projelerim; Başkent Ankara Meclisi'nin çizdiği vizyonla örtüşüyor. Kurtuluş Savaşı'mızın karargahı, Cumhuriyetimizin kurulduğu, kadim medeniyetlerin izlerini taşıyan bir Başkent olan Ankara'mıza her birimizin ayrı bir sorumluluğu var. Başkent Ankara Meclisinin Üstün Hizmet ve Başarı Ödüllerini, Ankara'ya duyulan derin sevginin, sorumluluğun ve hizmet bilincinin bir nişanesi olarak görüyorum" şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından ödül törenine geçildi. ASO Başkanı Seyit Ardıç'a, Ankara sanayisinin Ar-Ge ve inovasyona dayalı yüksek teknolojili üretim kapasitesinin artmasına yaptığı katkılardan dolayı 'Üstün Hizmet ve Başarı Ödülü' takdim edildi.
Başkan Ardıç, ödülü aldıktan sonra yaptığı teşekkür konuşmasında, "Bu ödülü, sadece şahsım adına değil; Ankara'da sanayinin ve teknolojinin daha da gelişmesi için emek veren on binlerce çalışanımızın, sanayicimizin, girişimcimizin, mühendisimizin, ustamızın, kadınlarımızın ve gençlerimizin adına alıyorum. Bu çok kıymetli ve anlamlı ödülün bana, kentimiz için daha fazla çalışma sorumluluğu yüklediğini de biliyorum" ifadelerini kullandı.
Hafta genelinde sektör bazlı endeksler arasında belirgin ayrışmalar yaşandı.
Teknoloji endeksi yüzde 5,89’luk düşüşle haftanın en sert kaybını yaşadı.
Sanayi endeksi yüzde 1,17 gerilerken,
Hizmetler endeksi yüzde 0,05 ile hafif bir düşüş kaydetti.
Mali endeks ise yüzde 0,09 artışla haftayı pozitif tamamlayan tek sektör oldu.
BIST 100 endeksine dahil şirketler arasında Işıklar Enerji ve Yapı Holding AŞ, yüzde 40,01’lik artışla haftanın en çok yükselen hissesi oldu.
Bu hisseleri sırasıyla:
Destek Finans Faktoring AŞ yüzde 12,52,
Çan2 Termik AŞ yüzde 11,98 yükselişle takip etti.
En fazla değer kaybeden hisse ise yüzde 28,66’lık gerilemeyle Grainturk Holding AŞ oldu.
Onu yüzde 12,96 ile Tofaş Türk Otomobil Fabrikası AŞ ve yüzde 12,53 ile Kocaer Çelik AŞ izledi.
Piyasa değeri bakımından Aselsan, 844 milyar 56 milyon TL ile zirvede yer aldı.
İkinci sırada Garanti BBVA 560 milyar 700 milyon TL ile bulunurken, üçüncü sırada Enka İnşaat ve Sanayi AŞ 467 milyar 400 milyon TL değerle listede yer aldı.
Borsa İstanbul’da yeni haftada gözler, küresel piyasalardaki faiz beklentileri ve yurt içi enflasyon verilerine çevrildi.
Toplantı kapsamında yapılan incelemelerde, gizemli kutuların ve benzeri içeriği belirsiz ürünlerin tüketicilerin ekonomik davranışını olumsuz etkileyebileceği ifade edildi. Kurul, bu tür satış yöntemlerinin, normal şartlarda taraf olunmayacak bir işlem olarak değerlendirilebileceğini belirtti. İçeriği net olmayan kutuların reklam yoluyla tanıtılmasının, haksız ticari uygulama kapsamında değerlendirildiği ifade edildi.
Alınan karar doğrultusunda, gizemli kutu ve benzeri ürünlerin satışını yapan 9 ayrı reklam verene durdurma cezası uygulandı. Ticaret Bakanlığı, e-ticaret platformlarına da ürünlerin satışının engellenmesine yönelik önleyici tedbirler alınması talimatını gönderdi. Böylece söz konusu ürünlerin tüketicilere ulaşması resmi olarak engellenmiş oldu.
Reklam Kurulu, tüketicileri her zaman satın alacakları ürünlerin içeriği ve fiyatlandırması hakkında dikkatli olmaları konusunda uyardı. Açıklamada, özellikle belirsiz içerikli ürünlerin, alıcıyı yanıltma potansiyeli taşıdığı ve ekonomik kayıplara yol açabileceği hatırlatıldı.
Kurul kararında, e-ticaret platformlarının şeffaflık ve güvenlik standartlarına uygun hareket etmesinin önemi de vurgulandı. Platformların, satışa sunulan ürünler hakkında tüketiciyi bilgilendirme yükümlülüğüne uymaması halinde, benzer yaptırımların uygulanabileceği belirtildi.
Bakan Bayraktar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının 2026 yılı bütçe görüşmeleri sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Türkiye’nin madencilik potansiyeline dikkat çeken Bayraktar, ülkenin dünyanın 7. büyük maden zenginliğine sahip olmasına rağmen hâlâ net ithalatçı konumda bulunduğunu ifade etti.
Bayraktar, madenlerin ekonomiye kazandırılmasının önemine vurgu yaparak, "TBMM bu yıl tarihi bir madencilik kanununu geçirdi. Maden sahalarının rehabilitasyonuyla ilgili bütçeleri neredeyse iki katına çıkardık. Altın fiyatlarının 4 bin doları aştığı bu dönemde, devlet hakkı oranını yüzde 25’e yükselttik. Türkiye’de altın madeni işletmek isteyen herkes, ürettiği altının üçte birine yakınını devlet hakkı olarak verecek" dedi.
Kamuoyunda dile getirilen “Türkiye’nin tamamı maden sahası haline getirildi” iddialarına da değinen Bayraktar, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Bayraktar, “Yaklaşık 97 bin ruhsatın iptalini sağladık, şu anda sadece 8 bin ruhsat var. Bu, ülkemizin yüzölçümünün yüzde 2,7’sine denk geliyor. Fiilen kazı yapılan ocak alanı ise sadece binde bir. Dolayısıyla ‘ülkenin tamamı maden sahası oldu’ iddiasını asla kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Bakan Bayraktar, Türkiye’nin enerji çeşitliliğini artırma hedefi kapsamında nükleer enerji yatırımlarına da değindi. Nükleer enerjinin iklim hedeflerine ulaşmada stratejik bir kaynak olduğunu belirterek, “Dünyada yaklaşık 416 reaktör çalışıyor. Fransa elektriğinin yüzde 75’ini nükleerden sağlıyor. Biz nükleer santral yapmaya kalkınca hemen tehlike konusu gündeme geliyor. Uranyum bağımlılığını azaltmak için de çeşitli ülkelerle yakıt tedariki üzerine görüşmeler yürütüyoruz” dedi.
Beylikova’daki 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervine dikkat çeken Bayraktar, Türkiye’nin bu alanda dünya sıralamasında ilk 5’e girmeyi hedeflediğini belirtti.
“Nadir toprak elementleriyle ilgili çalışmalarımız 2011’de başladı. Beylikova’da pilot tesis kurma hazırlıklarımız devam ediyor. ABD’ye bu elementleri sattığımız iddiaları doğru değil. Böyle bir satış gerçekleşmedi” ifadelerini kullandı.
2026 yılı tahmin aralığı ise yüzde 13–19 olarak sabit bırakıldı. Yeni projeksiyonlara göre, önümüzdeki yılın enflasyon görünümünde yukarı yönlü bir revizyon yapılmış oldu.
TCMB’nin raporuna göre, enflasyon ara hedefleri sırasıyla şu şekilde belirlendi:
2025: %24
2026: %16
2027: %9
Merkez Bankası, bu hedeflerle fiyat istikrarı konusundaki kararlılığını yeniden vurguladı.
Toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan TCMB Başkanı Fatih Karahan, asgari ücret konusuna ilişkin yöneltilen soruya dikkat çeken bir açıklama yaptı:
“Her şeyden önce ücret konusunda belirleyici ve tavsiye veren konumda değiliz. Bu konuda çalışmalar yürütecek olan ilgili kurul var. Bizim için önemli olan, yüksek enflasyonun ücretleri reel olarak eritmemesi.
Enflasyonla mücadele, en çok düşük gelir gruplarının refah seviyesini artırır. Bu nedenle yaptığımız işi esasen bu açıdan önemsiyoruz.”
Başkan Karahan, açıklamasında 2024 yılının haziran ayından bu yana süren dezenflasyon sürecinin yavaşladığını ancak “alınacak önlemlerle yeniden hız kazanacağını” ifade etti.
Merkez Bankası, tüm para politikası araçlarını “kararlılıkla kullanmaya devam edeceğini” bildirdi.
TCMB’nin 2025 ve sonrasına ilişkin tahminleri, sıkı para politikası ve fiyat istikrarı hedefleri doğrultusunda güncellendi. Uzmanlara göre bu revizyon, yüksek enflasyon riskine karşı temkinli bir yaklaşımı yansıtıyor
Bakanlık verilerine göre, Antalya’ya en çok turist gönderen ülke Almanya oldu.
Almanya: 639 bin 445 ziyaretçi
Rusya Federasyonu: 583 bin 4 ziyaretçi
İngiltere: 182 bin 201 ziyaretçi
Bu ülkeleri Polonya (140 bin 829), Hollanda (65 bin 233), Litvanya (50 bin 920), Ukrayna (48 bin 904), İsviçre (39 bin 276), Belarus (24 bin 729) ve Danimarka (24 bin 79) takip etti.
Geçen yılın aynı dönemine göre;
Almanya’dan gelen ziyaretçi sayısı %8,
Rusya Federasyonu’ndan %12,
Polonya’dan %6,
Litvanya’dan %14,
Ukrayna’dan %17,
İsviçre’den ise %5 arttı.
Bu artış, Antalya’nın farklı pazarlarda artan tanınırlığını ve talep çeşitliliğini gösterdi.
4 Ekim Cumartesi günü, Antalya Havalimanı dış hatlar terminalinden 93 bin 403 yabancı turist giriş yaptı.
Bu sayı, Ekim ayları içinde bugüne kadar kaydedilen en yüksek günlük ziyaretçi sayısı oldu.
2025 yılının ilk 10 ayında Antalya’yı ziyaret eden yabancı turist sayısı 16 milyon 308 bin 937’ye ulaştı.
Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre 176 bin 884 kişi artış anlamına geliyor.
Ocak–Ekim döneminde Antalya’ya en çok turist gönderen ilk üç ülke şöyle sıralandı:
Rusya Federasyonu: 3 milyon 889 bin 889 kişi
Almanya: 3 milyon 342 bin 550 kişi
İngiltere: 1 milyon 475 bin 24 kişi
Bu ülkeleri Polonya (1 milyon 248 bin 756), Hollanda (453 bin 867), Ukrayna (413 bin 28), Romanya (410 bin 667), Kazakistan (368 bin 255), Çekya (287 bin 381) ve Litvanya (242 bin 399) izledi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Antalya, Ekim ayında 2 milyon 216 bin yabancı ziyaretçi ağırlayarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek Ekim ayı rekoruna ulaştı.
Bu başarı, turizm sektörümüzün dayanıklılığını ve Türkiye’nin dünya turizmindeki güçlü konumunu bir kez daha ortaya koydu.”
“2024 yılı haziran ayından bu yana devam eden dezenflasyon süreci son dönemde yavaşlasa da atacağımız adımlarla enflasyonun ara hedeflerle uyumlu şekilde seyretmesini sağlayacağız. Tüm para politikası araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz.”
Karahan, küresel ekonomideki gelişmelere değinerek, belirsizliklerin yüksek seyrettiğini ifade etti.
“Küresel belirsizlik, tarihsel ortalamaların üzerinde kalmaya devam ediyor. Ülkeler arası farklılaşmalar olmakla birlikte küresel dezenflasyon süreci bir miktar ivme kaybetti.”
TCMB Başkanı, iç talep dengesinin ekonomi politikalarıyla uyumlu şekilde ilerlediğini belirtti.
“Talep kompozisyonunda dengelenen seyir devam ediyor, dezenflasyon süreciyle uyumlu. Kapasite kullanım oranı aktivitedeki yavaşlamayı teyit etmektedir. İş gücü piyasası manşet işsizlik oranının ima ettiğine kıyasla daha az sıkı. İşgücü piyasasına dair geniş kapsamlı bir veri setine dayanan Bileşik İşgücü Piyasası Endeksi, üçüncü çeyrekte artış göstermekle birlikte, zayıf seyrini sürdürüyor.”
Karahan ayrıca, kart harcamaları ve iç talep göstergelerine de değindi:
“Kart kullanım eğiliminden arındırıldığında kart harcamaları daha düşük. Kart harcamaları üçüncü çeyrekte nispeten yatay seyretti. Talebe ilişkin veriler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, üçüncü çeyrekte talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğunu gösteriyor.”
“Cari açık ikinci çeyrekte iç talep görünümüyle uyumlu seyretti. 2025 yılında cari açığın milli gelire oranının uzun dönem ortalamalarının altında kalacağını öngörüyoruz.”
Fatih Karahan, yılın geri kalanında dezenflasyonist görünümün devam edeceğini, ancak son iki ayda gıda kaynaklı fiyat artışlarının öne çıktığını söyledi.
“Yılın geri kalanında dezenflasyonist görünümün devam etmesini bekliyoruz. Son iki ayda dezenflasyon süreci yavaşladığı bir dönemden geçtik. Son iki ayda enflasyon tahmin aralığının üzerinde gerçekleşti. Gıda kaynaklı fiyatların etkileri ön plana çıktı. Gıda dışı tüketici fiyatlarında enflasyonda yavaşlama eğilimi sürdü.”
Karahan ayrıca, ana eğilim göstergelerine değindi:
“Ana eğilimde son 3 ayda takip ettiğimiz 6 göstergenin ortalaması yüzde 28'li seviyelere işaret ediyor. Bu seviyeler yüzde 32,9'un altında olsa da dezenflasyon sürecinin yavaşladığını gösteriyor.”
“Eğitim ve kira gibi zamana bağlı fiyat belirleme ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek kalemlerin etkisiyle hizmet enflasyonundaki ataletin dirençli seyrini koruduğunu görüyoruz. Eğitim hizmetleri enflasyonu, bir önceki yıla kıyasla gerilese de yüksek seyrediyor. Kira enflasyonu öngörülenden dirençli seyretmekle birlikte son aylarda yavaşladı.”
Karahan, beklentilerdeki düzelmenin sınırlı olduğuna dikkat çekti:
“Önceki rapor dönemine kıyasladığımızda ise 12 ay sonrası beklentilerdeki düzelmenin yavaşladığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde, enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin, para politikasındaki kararlı duruşumuz ve bunun neticesinde düşmeyi sürdürecek enflasyon rakamlarıyla destekleneceğini öngörüyoruz.”
Karahan, konuşmasının sonunda Merkez Bankası’nın para politikasındaki sıkı duruşunu sürdüreceğini belirtti:
“Sıkı para politikası duruşumuzu koruyoruz. Sıkı parasal duruş makroihtiyati tedbirler ve likidite yönetimi ile destekleniyor.”
Sıkı para politikası duruşumuzu koruyoruz. Sıkı parasal duruş makroihtiyati tedbirler ve likidite yönetimi ile destekleniyor.
Finansal koşullardaki sıkılık devam ediyor. Kredi büyümesinde TL lehine görünüm devam ediyor. Mevduat faizinin seviyesi, TL’ye geçişi ve tasarrufları desteklemeye devam ediyor. Toplam kredi büyümesi, dezenflasyon süreci ile uyumlu bir şekilde hareket etmeyi sürdürüyor. Ticari kredi büyümesi ekim ayında yavaşladı. Bireysel kredi büyümesi kredi kartları kaynaklı yavaşladı. TL mevduatın payı yüdze 60 ile tarihsel ortalamasına yakın seyrediyor. Yabancı para mevduat bakiyesi 239 milyar dolara ulaştı. Artış ağırlıklı olarak altın fiyatı etkisi kaynaklı oldu.
2023 Ağustos’ta 140 milyar doların üzerine çıkan KKM bakiyesi 4 milyar doların altına geriledi. KKM bakiyesinin kademeli olarak azaltılması ve TL mevduat payının artırılması parasal aktarım mekanizmasını güçlendirdi ve merkez bankası bilançosu üzerindeki riskleri azalttı. KKM hesaplarından dövize dönüş arttı. Dövize dönüş oranı eylül-ekimde yüzde 80'in üzerine çıktı. Bu yılın sonuna doğru, KKM hesapları büyük oranda kapanmış olacak.
Petrol fiyatı varsayımımızı aşağı çektik. TL cinsi ithalat fiyatlarına dair varsayımımızı yükselttik. Gıda fiyatları varsayımını yukarı güncelledik.
2025 sonu 31-33 aralığında olacağını tahmin ediyoruz, (Önceki yüzde 25-29) 2026 sonu için yüzde 13-19 aralığına gerileyeceğine işaret ediyor. Ara hedefleri 2025, 2026 ve 2027 için sırasıyla yüzde 24, yüzde 16 ve yüzde 9 olarak koruyoruz.
Dezenflasyon sürecinde, ara hedeflerimize ulaşmak için sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Atacağımız adımları; ara hedeflerin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlemeye kararlılıkla devam edeceğiz.
Politika faizine ilişkin atılacak adımları ve bunların büyüklüğünü, enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla almayı sürdüreceğiz.