SİNEMANIN EFSANE KÖTÜSÜ: ŞEYH GAFFAR KİMDİR?

Türk sinemasının kült yapımlarından biri olan Kara Murat: Şeyh Gaffar’a Karşı, hem dönemin sinema tarzını hem de güçlü karakter inşasını yansıtan filmler arasında yer alıyor. Filmin en dikkat çekici isimlerinden biri ise kuşkusuz Şeyh Gaffar.

Filmde Şeyh Gaffar; kendi bölgesini neredeyse bağımsız bir devlet gibi yöneten, Osmanlı’nın doğuya ilerleyişine meydan okuyan karizmatik ve tehlikeli bir lider olarak resmedilir. Osmanlı elçilerini rehin almasıyla Kris­tian­opel’e (İstanbul) meydan okuyan bu figür, Kara Murat’ın karşısına çıkan en güçlü düşmanlardan biri olarak tanınır.

1976 tarihli filmde karaktere İtalyan aktör Pasquale Basile hayat vermiştir. Bu tercih, o dönem Türk sinemasında yabancı oyuncularla çalışma eğiliminin bir örneği olarak görülür.

ŞEYH GAFFAR GERÇEK BİR TARİHİ KİŞİ Mİ?

Filmin hikâyesi Fatih Sultan Mehmet dönemini temel alıyor gibi görünse de, tarihî kayıtlarda Şeyh Gaffar adında Osmanlı’ya meydan okuyan bir lider bulunmuyor.

Yani:

➡ Şeyh Gaffar tamamen kurgusal bir karakterdir.
➡ Tarihsel belgelerde bu isimle bir isyan, bir bölgesel otorite veya Osmanlı’ya karşı böyle bir direniş hikâyesi yoktur.

Senaryo, Osmanlı atmosferini güçlendirmek ve Kara Murat evrenine dramatik derinlik kazandırmak için bu karakteri özellikle yaratmıştır.

TARİH VE KURGU ARASINDA BİR KÖPRÜ

Kara Murat filmleri, gerçek tarihî olayları birebir aktarmak yerine; tarihsel atmosferi arka plana alarak kahramanlık, mücadele ve aksiyon öğeleri üzerine kurulu bir yapı oluşturur.

Bu nedenle seride:

• Bazı gerçek karakterler yer alır,

• Ancak birçok figür tamamen senaryonun ihtiyaçları doğrultusunda kurgulanır.

Şeyh Gaffar da bu kurgu-gerçek harmanının en çarpıcı örneklerinden biridir. Sinematik etkisi yükse

IQ MONEY KİMİN?

IQ Money, Mustafa Duran liderliğinde faaliyet gösteriyor. Duran, şirketin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak biliniyor. Yönetimde ayrıca Nuran Duran yer alıyor; bu durum şirketin aile yapısını yansıtıyor.

Yönetim Kurulu Başkanı: Mustafa Duran (Kurucu)
Diğer Üye: Nuran Duran
Kuruluş Yılı: 2020 (TCMB lisanslı)
Merkez: İstanbul
Hedef Pazar: Uluslararası genişleme (7 kıta vizyonu)

2020’de TCMB lisansı alan IQ Money, dijital cüzdan, POS cihazları ve hızlı transferler sunarak fintech pazarında büyümeyi hedefliyordu. Ancak, şirket yöneticilerinin kişisel hesapları üzerinden yürüttüğü iddia edilen işlemler, kurumsal güvenilirliği sorgulattı.

IQ MONEY GÜVENLİ Mİ?

IQ Money güvenli mi sorusunun yanıtı güncel verilere göre hayır. Şirket, lisans iptali sonrası yasa dışı faaliyetlere devam ettiği için yüksek risk barındırıyor.

Şikayetvar ve Ekşi Sözlük’te yüzlerce olumsuz yorum var. Özellikle iade gecikmeleri, hesap blokajları ve dolandırıcılık iddiaları ön plana çıkıyor.

Forex ve yasa dışı bahis ödemelerinde IQ Money adı kullanıldığına dair uyarılar mevcut. Örneğin 144 bin TL’lik ödemelerin iadesi aylardır bekletiliyor.

Şirket üzerinden gerçekleşen 155 milyar TL’lik işlemin yaklaşık 78 milyar TL’si suçla ilişkili bulundu.
TCMB’nin 22 Kasım 2023’te lisansı iptal etmesine rağmen şirket faaliyetlerini sürdürdü.

NEDEN KAYYUM ATANDI?

IQ Money’e kayyum atanmasının nedeni, şirketin yasa dışı bahis ve dolandırıcılık faaliyetlerine aracılık etmesi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi ve Aklama Suçu Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmada, şirketin 22 Kasım 2023’te lisansı iptal edilmesine rağmen usulsüz transferlere devam ettiği tespit edildi.

Operasyon kapsamında 28 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi, 26 kişi yakalandı. Yurt dışında bulunan bir yönetici için kırmızı bülten çıkarılması çalışmaları devam ediyor.

MASAK raporları, işlemlerin kısa süreli ve tekrar sıklığı yüksek olduğunu, açıklamalarda “bet, bahis, oyun, kumar, dolandırıcı” ifadelerinin yoğun şekilde kullanıldığını ortaya koydu.

Ayrıca şirketin POS hizmetlerinde usulsüz sözleşmeler yürüttüğü, yüksek riskli işlemleri bilinçli şekilde tercih ettiği ve üye iş yeri kabul süreçlerinde risk mekanizmalarını devre dışı bıraktığı da belirlendi. Tüm bu bulgular sonucunda TMSF kayyum olarak atandı ve şirket malvarlığına el konuldu.

İBRAHİM BİLGEN KİMDİR?

1968 yılında Adana’da doğan Dr. İbrahim Bilgen, Türkiye’nin önde gelen psikiyatri uzmanları arasında yer almaktadır. İlk, orta ve lise eğitimini Adana’da tamamlayan Bilgen, 1994 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2001 yılında aynı üniversitenin Psikiyatri Anabilim Dalında uzmanlık eğitimini tamamlayarak psikiyatri uzmanı unvanını aldı.

Uzmanlık sürecinde çeşitli terapi alanlarında uzun soluklu eğitimler aldı. Bunlar arasında:

• Psikodrama ve Grup Terapisi (5 yıl)

• Gestalt Terapi – Çocuk ve Ergen Odaklı Aile Terapisi (6 yıl)

• Bilişsel ve Davranışçı Terapi (BDT) – EABCT akreditasyonlu (7 yıl)

Çocuk ve ergen psikoterapisi alanındaki uzmanlığını ise EABCT akreditasyonlu Çocuk ve Ergen BDT eğitimi ile pekiştirdi.

Dr. Bilgen çocuk ve ergenlerde:

• sınav kaygısı

• dikkat eksikliği

• ayrılma kaygısı

• okul korkusu

• kaygı bozuklukları

• davranış sorunları

gibi pek çok alanda psikoterapi uygulamaktadır.

2012 yılında terapi sürecindeki meslektaşlarıyla birlikte Bilgen Terapi Enstitüsü’nü kurarak bütünleştirici terapi yaklaşımına yönelik çalışmalarını hızlandırdı.

İBRAHİM BİLGEN KAÇ YAŞINDA?

1968 doğumlu olan Dr. İbrahim Bilgen, 2025 yılı itibarıyla 57 yaşındadır.

İBRAHİM BİLGEN NERELİ?

Dr. Bilgen, Adana doğumludur ve eğitim hayatının büyük bölümünü Adana’da tamamlamıştır.

İBRAHİM BİLGEN’İN MUAYENESİ NEREDE?

Dr. İbrahim Bilgen, İstanbul merkezli Bilgen Terapi Enstitüsü bünyesinde danışan kabul etmektedir.

MUSTAFA DURAN KİMDİR?

Mustafa Duran, Tokat’ın Reşadiye ilçesinde eğitim ve kamu hizmeti alanında uzun yıllar görev yapan, 2019 yerel seçimlerinde CHP Reşadiye Belediye Başkan Adayı olarak öne çıkan bir isimdir.

MUSTAFA DURAN KAÇ YAŞINDA?

Mustafa Duran, 1 Aralık 1968 tarihinde dünyaya geldi. Eğitim hayatına Reşadiye’de başlayan Duran, 1987 yılında Reşadiye Lisesi'nden mezun oldu. Kamu yönetimi ve iletişim alanına ilgisi doğrultusunda eğitimine devam eden Duran, 2008 yılında Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü’nü tamamladı. Yaşadığı bölgeye hizmet etmeyi hedefleyen Duran, eğitim yıllarından itibaren toplumsal projelerde aktif rol almasıyla tanındı.

MUSTAFA DURAN NE İŞ YAPAR?

Mustafa Duran, uzun yıllar Reşadiye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde çeşitli görevlerde bulundu. Kamu kurumlarındaki tecrübesi, bölge halkıyla yakın temas içinde olmasını sağladı.

2019 yılında siyasete adım atma kararı alan Duran, 31 Mart Yerel Seçimleri’nde aday olabilmek için görevinden istifa etti. Eğitim alanındaki deneyimi ve sosyal projelerdeki çalışmaları, onu Reşadiye'de tanınan bir isim haline getirdi.

MUSTAFA DURAN HANGİ PARTİDEN?

2019 yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Tokat Reşadiye Belediye Başkan Adayı olan Mustafa Duran, özellikle ilçedeki eğitim, altyapı ve sosyal yaşam projeleriyle öne çıkmayı hedefledi. Saha çalışmalarıyla dikkat çeken Duran, bölgenin ihtiyaçlarını yakından bilen bir aday olarak değerlendirildi.

MUSTAFA DURAN EŞİ

Aslen Tokatlı olan Mustafa Duran, evlidir. Ailesiyle birlikte Reşadiye’de yaşamını sürdüren Duran, sosyal ve kültürel faaliyetlerde aktif bir isim olarak bilinmektedir.

Ankara’nın Çankaya İlçesi Alacaatlı Mahallesi’nde 12 Temmuz 2025’te 26 katlı bir binada çıkan yangında, biri 3,5 aylık bebek olmak üzere 3 kişi hayatını kaybetmişti. Facianın ardından açılan davada önemli bir gelişme yaşandı. Ankara 37. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu 4 sanığın ev hapsi ve adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi. Yangında hayatını kaybeden güvenlik görevlisi Muharrem Çetinkaya'nın Avukatı Betül Zorlu davaya ilişkin ankaranetaber.com'a özel açıklamalarda bulundu.

YANGIN DAVASINDA OLAYIN GEÇMİŞİ

Yangın , binanın 4. katındaki dairede başlamış ; itfaiye ekiplerinin yaklaşık dört saatlik çalışması sonucu kontrol altına alınabilmişti. Yoğun dumana maruz kalan 3 kişi yaşamını yitirirken, binada çok sayıda kişinin etkilendiği belirlenmişti.
Soruşturma kapsamında, binadaki elektrik tesisatı, asansör bakımı, yapı denetimi ve inşaat sürecindeki eksiklikler nedeniyle 13 kişi hakkında dava açılmış, 4 sanık tutuklanmıştı.

Mahkemede Sanıkların Savunmaları

Duruşmada tutuklu sanıklar çeşitli savunmalar yaptı:

Müteahhit Bedri Y., 2017’de projeden çekildiklerini ve daha sonra yapılan işlerden sorumlu olmadıklarını söyledi.

Şantiye şefi İbrahim K., projenin standartlara uygun yürüdüğünü, yangına neden olan elektrik tesisatında yer almadığını belirtti.

Müteahhit Kadir D., 2020 sonrası yaşanan mali kriz nedeniyle inşaattan uzak kaldığını, çalışmaların kooperatif tarafından sürdürüldüğünü ifade etti.

Yapı denetim şirketi sahibi Yavuz Selim K., 2018’de yapının mühürlendiğini, 2020’de firmasının iflas ettiğini ve bu tarihten sonra denetim sorumluluklarının bulunmadığını iddia etti.

Asansör bakım görevlisi Ali Can Ö., binadaki eksiklikleri tespit edip kırmızı etiket verdiğini, ancak bina sakinlerinin tedirgin olmaması için etiketi kaldırması yönünde baskı gördüğünü söyledi.

Savcılık mütalaasında da tutuklu sanıkların adli kontrolle tahliyesi yönünde görüş bildirdi.

Mahkeme, mevcut delil durumu ve tutukluluk sürelerini dikkate alarak 4 sanığın ev hapsi uygulanarak tahliyesine hükmetti. Dava 13 Şubat 2026’ya ertelendi.

YANGININ NEDENİ "ŞASE PATLAMASI"

İddianamede yangının, binanın şaft boşluğundan geçen elektrik iletim hattındaki malzeme uygunsuzluğu, gevşek bağlantılar ve deformasyon nedeniyle oluşan “şase patlaması” sonucu başladığı aktarılıyor. Dosyada müteahhitler, yapı denetim firması yetkilileri, site yöneticisi ve asansör bakım görevlileri sanık konumunda bulunuyor.
Sanıklar hakkında “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan 15 yıla kadar hapis isteniyor.

Hayatını Kaybeden Güvenlik Görevlisinin Avukatı Zorlu: “Bu Bir İhmaller Zinciri”
Yangında asansörde mahsur kalarak ölen güvenlik görevlisi Muharrem Çetinkaya’nın Avukatı Betül Zorlu, mahkemenin tahliye kararının adalet beklentisini zedelediğini belirtti.

Avukat Zorlu, olayda çok sayıda sorumluluk zinciri bulunduğunu ifade ederek şu değerlendirmelerde bulundu: Bu facia yalnızca bir yangın değil, denetim ve sorumluluk eksikliğinin sonucudur. Asansörün kırmızı etiketli olması gerekiyordu ancak eksiklik tespit edilmesine rağmen etiket yapıştırılmadı. Binayı yapanlar ve yönetenler de risklere rağmen teslim sürecini tamamlayıp asansörü kullanıma açmıştır. Bu açık bir ihmaller zinciridir.

Zorlu, Çetinkaya’nın yardım etmek isterken hayatını kaybettiğini vurgulayarak:
“Onu ölüme götüren şey, sistematik bir denetimsizliktir. Deliller ortada, bilirkişi raporları açıktır. Sorumluluğu bulunan herkesin yargılama tamamlanana kadar tutuklu kalması gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.

AİLENİN TEK TALEBİ ADALET

Avukat Zorlu , Çetinkaya Ailesinin süreci yakından takip ettiğini belirterek şunları söyledi: Müvekkilimiz görev yaptığı binada insanların güvenliğini sağlamak için çabalarken kullanıma kapalı olması gereken asansörde hayatını kaybetti. Bu dava yalnızca bireysel bir acının değil, Türkiye’deki yapı güvenliği ve denetim sisteminin sorgulanmasının da davasıdır.” Sanıkların duruşmada birbirlerini suçlayan savunmalar yaptığını ancak hiç kimsenin yapısal eksiklikler, elektrik tesisatı kusurları, asansör arızaları veya denetimsizlik konularında sorumluluk üstlenmediğini de görüyoruz.

BU DAVA EMSAL NİTELİĞİNDE

Avukat Betül Zorlu , davanın Türkiye’deki yüksek katlı binaların güvenlik standartlarını doğrudan ilgilendirdiğini dile getirerek şöyle konuştu: Her gün binlerce kişi bu tür yapılarda yaşıyor. Denetim süreçleri kimi zaman kâğıt üzerinde yürütülüyor. Bu dava, benzer yapıların gelecekteki güvenliğini etkileyebilecek bir emsal niteliği taşıyor. Ölen anne ve 3,5 aylık bebeğe de çok üzüldüm.

Avukat Betül Zorlu , yangında hayatını kaybeden anne ve bebek için derin üzüntü duyduğunu belirterek yakınlarına başsağlığı diledi. Zorlu, “Mahkemede yaşananlar hepimizin yüreğini dağladı. Aynı yangında hem eşini hem de 3,5 aylık bebeğini kaybeden, kendisi de yaralanan baba o geceyi anlatırken sesi titredi; salon bir anda sessizliğe büründü. Acısının ağırlığı hepimizi gözyaşlarına boğdu. Bu dava sadece bir yargılama değil; kaybedilen hayatların ve yarım kalan bir ailenin adalet arayışı” dedi.

155 MİLYAR LİRALIK İŞLEM ŞÜPHELİ BULUNDU

Terörizmin Finansmanının Önlenmesi ve Aklama Suçu Soruşturma Bürosu’nun yürüttüğü soruşturma çerçevesinde, MASAK tarafından yapılan analizlerde şirket üzerinden gerçekleştirilen yaklaşık 155 milyar liralık işlem hacminin olağan akışla bağdaşmadığı belirlendi. İşlemlerin kısa zaman dilimleri içinde ve yüksek sıklıkla yapıldığı, yatırım-çekim işlemlerinde oransızlıklar görüldüğü ve işlem açıklamalarında “bet, bahis, oyun, kumar, dolandırıcı” gibi ifadelerin yoğun şekilde tekrarlandığı kaydedildi.

Analizlerde ayrıca, yaklaşık 78 milyar liranın yasa dışı bahis, nitelikli dolandırıcılık ve suç gelirlerinin aklanması ile ilişkili olduğu yönünde kuvvetli şüphe oluştu. Merkez Bankası’nın denetim raporlarında, 22 Kasım 2023’te faaliyet izni iptal edilmesine rağmen IQ Money’nin para transferi ve ödeme aracılığı işlemlerine sistematik şekilde devam ettiği vurgulandı.

ŞİRKET YÖNETİCİLERİ ÜZERİNDEN İŞLEMLER GİZLENMEYE ÇALIŞILMIŞ

Soruşturma kapsamında, bazı işlemlerin şirket yöneticilerinin kişisel hesapları üzerinden yürütüldüğü ve izlerin gizlenmeye çalışıldığı tespit edildi.

Denetim sürecinde bilgi ve belgelerin geç, eksik veya hiç sunulmaması yoluyla engelleme girişimleri belirlendi. Ayrıca, POS hizmetlerinde usulsüz sözleşme süreçleri yürütüldüğü, yüksek riskli ve tekrarlayıcı POS işlemlerinin yoğunlaştığı, üye iş yeri kabul süreçlerinde risk kontrol mekanizmalarının bilinçli şekilde devre dışı bırakıldığı saptandı. Bu uygunsuzlukların tamamının yasa dışı bahis ve dolandırıcılık faaliyetleriyle örtüştüğü ifade edildi.

KAYYUM ATANDI VE ŞİRKET MALVARLIĞINA EL KONULDU

Operasyon kapsamında, şirketin tüm dijital altyapısı ve finansal kayıtları ile suçtan elde edildiği değerlendirilen taşınır, taşınmaz ve ortaklık paylarına el konuldu. İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği kararıyla, şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak atandı ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun gereği şirket malvarlığına el konuldu.

Gözaltı kararı verilen 28 şüpheliden 26’sı yakalandı. Yurt dışında olduğu tespit edilen bir şirket yöneticisi için kırmızı bülten çalışmaları sürüyor. Soruşturma, suçtan kaynaklanan mal varlığının aklanması, yasa dışı bahis faaliyetleri ve nitelikli dolandırıcılık suçlarıyla mücadele kapsamında çok yönlü olarak devam ediyor.

ŞULE NAZLIOĞLU EROL KİMDİR?

Şule Nazlıoğlu Erol, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan deneyimli bir hukukçudur. Yaklaşık 50 yıla yakın süredir ceza ve hukuk alanlarında avukatlık yapmaktadır. Meslek hayatı boyunca yalnızca bireysel savunmalarla değil, hukukun toplum içindeki işleviyle de ilgilenerek öne çıkmıştır.

Erol’un kariyeri boyunca özellikle ceza hukuku, kamu hukuku, insan hakları ve hukuki usul ihlallerine karşı yürüttüğü mücadele dikkat çekmiştir. Onu kamuoyunda tanınır kılan en önemli unsurlar, hukuksuzluk iddialarına karşı verdiği kararlı duruş ve yüksek sesle dile getirdiği adalet talebidir.

ŞULE NAZLIOĞLU EROL KUMPAS DAVALARI

Şule Nazlıoğlu Erol, özellikle kamuoyunda “kumpas davaları” olarak bilinen, asker kökenli sanıkların yargılandığı dosyalarda hukuki delil eksikliklerine dikkat çeken çıkışlarıyla tanınmıştır. Bu süreçte keyfi tutuklamalar, hukuki süreçlerdeki aksaklıklar ve delil tartışmaları üzerine yaptığı açıklamalar, onu Türkiye’de hukuki reform talebinin sembol isimlerinden biri haline getirmiştir.

ŞULE NAZLIOĞLU EROL NÖBET

Şule Nazlıoğlu Erol’un hukuk mücadelesinin en dikkat çeken yönlerinden biri, uzun süre “adalet nöbeti” olarak anılan sessiz direnişidir. Cübbesiyle Anayasa Mahkemesi önünde tuttuğu nöbetler, Türkiye hukuk tarihinde sembolik bir anlam kazanmış; Erol’un duruşu, hukuk camiasında “ısrarın ve sabrın adalet arayışındaki yeri” olarak değerlendirilmiştir.

HERKES İÇİN ADALET VURGUSU

Erol’un savunma çizgisinin temelinde “herkes için adalet” ilkesi yer alır. “Avukat olarak biz bile ulaşamıyorsak, avukatsız bir vatandaşın durumu içler acısıdır” sözleriyle yargı sisteminde yaşanan eşitsizliklere dikkat çeken Erol, hukukun yalnızca güçlülerin değil, hak arayan herkesin sığınabileceği bir mekanizma olması gerektiğini savunmaktadır.

ŞULE NAZLIOĞLU EROL KOCASI

Tecrübeli hukukçu 2022 yılında eşini kaybetmiştir. Mesleki mücadelesine ise aralıksız devam etmektedir.

ŞULE NAZLIOĞLU EROL HANGİ PARTİDEN?

Şule Nazlıoğlu Erol, bazı siyasi ve sosyal konularda açık sözlü duruşuyla zaman zaman tartışmaların da odağında yer almıştır. Kamuoyuna yansıyan iddialar ve polemikler, farklı kesimlerde çeşitli yorumlara yol açmış olsa da, hukukçu kimliği ve duruşu ile Erol uzun yıllardır Türkiye’de adalet arayışında yer alan isimlerden biri olarak anılmaya devam etmektedir.

TALİP DOĞAN KARLIBEL KİMDİR?

Talip Doğan Karlıbel, kamuoyunda araştırmacı–yazar kimliğiyle tanınan bir isimdir. Türkiye’de derin devlet, güvenlik yapıları, siyasi örgütlenmeler ve özel dosyalar üzerine yaptığı araştırmalarla bilinir. Uzun yıllardır çeşitli internet platformlarında analizler paylaşan Karlıbel, çok sayıda kitaba imza atmıştır.

Karlıbel özellikle yakın dönem siyasi olayları, istihbarat yapılanmaları ve Almanya–Türkiye ilişkileri üzerine yaptığı araştırmalarla dikkat çekmektedir.

TALİP DOĞAN KARLIBEL KAÇ YAŞINDA?

Talip Doğan Karlıbel’in doğum yılı ve yaşıyla ilgili resmî bir kaynak bulunmamaktadır. Kamuya açık bilgilere göre Karlıbel’in yaşı güncel olarak net değildir. Bu nedenle internette en çok araştırılan sorulardan biri de “Talip Doğan Karlıbel kaç yaşında?” sorusu olmuştur.

TALİP DOĞAN KARLIBEL NERELİ?

Karlıbel'in memleketine ilişkin açık bir bilgi bulunmamaktadır. Araştırmacı–yazarın biyografisi sınırlı olduğundan “nereli” sorusu da net olarak yanıtlanamamaktadır.

YAZDIĞI KİTAPLAR

Talip Doğan Karlıbel’in yazdığı kitaplar şu şekildedir:

• Katil Doğanlar

• Alman Derin Devletinin Türkiye Operasyonları

• Alman Derin Devleti

Bu kitaplarda özellikle Almanya’nın Türkiye’ye yönelik politik etkileri ve gizli operasyon iddiaları ele alınmaktadır.

FENERBAHÇE’Yİ UEFA’YA ŞİKAYET ETTİĞİNİ AÇIKLAMIŞTI

Karlıbel, geçtiğimiz dönem yaptığı bir açıklamada Fenerbahçe’yi UEFA’ya şikayet ettiğini söyleyerek gündem yaratmıştı. Bu açıklama sosyal medyada geniş yankı uyandırmış ve taraftarların tepkisini çekmişti.

Bahçeli’nin konuşmasından satır başları aynen şöyle:

“20 şehit için üzüntümüz tarifsiz. Kahraman vatan evlatlarının isimleri milli gönüllere kazınmış geride bıraktığı aileleri de hepimizin namusuna emanet edilmişti.

Uçağın nasıl ve niçin düştüğü bu elim olayın sır perdesi aydınlanacak. Askeri kargo uçağımızın düşmesi bilhassa sosyal medya paylaşımlarının iyi niyetten mahrum olduğu çok açıktır. Amaç üzüm yemek değil bağcıyı zorda bırakmaktır. Sıkıntılı günleri bir dedikodu furyasına çevirenlerin maskeleri indirilecektir. Devletimize güven esastır. Çalışmaların sonucunu sabırla beklemek lazım. Komplo teorilerine kapalı olunmak lazım. Uçağımıza dış müdahale araştırılacak.”

TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin yeni yüzyılda birlik ve kardeşlik temelinde tarihi bir fırsat yakaladığını belirterek Terörsüz Türkiye sürecine güçlü destek mesajı verdi. Bahçeli, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Yeni yüzyıla Türkiye'nin mührü vurulacaktır. Birlik ve kardeşliğimiz ülkemizin üstünlüğünü resmediyor. Milli birlik ve kardeşlikte kararlıyız. Terörsüz Türkiye hedefi son yüzyıl içinde yakaladığımız en önemli tarifi fırsatlardan birisi belki de birincisidir.

Herkesin sorumlulukla hareket etmesi yegane dileğimizdir. Niyet hayırlı inşallah netice de hayırlı olacaktır. Terörsüz Türkiye hedefini baltalamak için devreye giren akli ve fikri seviyeleri yoktur. Terörsüz Türkiye hedefi milli politikadır. Süreçte geriye dönüş imkanı kalmadı.

Türkiye Cumhuriyeti bir demokrasi zaferidir. Devlet ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür.”

“GEREKİRSE ÜÇ ARKADAŞIMI ALIR İMRALI’YA GİDERİM”

Bahçeli, konuşmasının en dikkat çeken bölümünde İmralı vurgusu yaptı ve sürecin ilerlemesi için gecikmeye gerek olmadığını söyledi:

“Terörsüz Türkiye hedefinin hayat ve zemin bulması isteniyorsa İmralı'ya gidilmesine ayak sürmenin manası yok. Açık açık söylüyorum. Gerekirse alırım yanıma üç arkadaşımı İmralı'ya giderim.”

DOSYALAR KARMA KOMİSYON’DA

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri kapsamında Meclis’e ulaşan dosyalar, teamüllere uygun olarak Karma Komisyon’da değerlendirilecek. Komisyonun incelemesi sonrası dosyaların Genel Kurul’a gelip gelmeyeceğine karar verilecek.

LİSTEDE KİMLER VAR?

Dokunulmazlık dosyaları Karma Komisyon’a sevk edilen 11 milletvekili şöyle:

• CHP Genel Başkanı ve Manisa Milletvekili Özgür Özel

• DEM Parti Eş Genel Başkanı ve Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları

• CHP Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır

• CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel

• CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz

• TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık

• DEM Parti Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan

• DEM Parti Siirt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş

• DEM Parti Hakkari Milletvekili Onur Düşünmez

• DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan

• DEM Parti Batman Milletvekili Zeynep Oduncu Kutevi

SINAV İKİ AŞAMALI OLARAK ANKARA’DA GERÇEKLEŞTİRİLECEK

Uzman yardımcılığı sürecine giriş için düzenlenecek sınav, yazılı ve sözlü olmak üzere iki etapta yapılacak. Klasik usulde düzenlenecek yazılı sınav 18 Ocak 2026 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilecek. Sınav yeri ve saati, adayların sınava giriş belgelerinde yer alacak. Sözlü sınavın günü ve yeri ise yazılı sınav sonuçlarının açıklanmasının ardından, Bakanlığın resmi internet sitesinde duyurulacak.

YAZILI SINAVDA EN AZ 70 PUAN ORTALAMASI ŞARTI

Adayların yazılı sınavda başarılı sayılabilmeleri için, her konu başlığından minimum 60 puan, genel ortalamada ise en az 70 puan almaları gerekecek. Sözlü sınavda da benzer şekilde, komisyon üyelerinin 100 tam puan üzerinden vereceği notların aritmetik ortalamasının en az 70 olması zorunlu olacak. Adaylar tüm sınav süreçlerine dair sonuçları ve duyuruları Kariyer Kapısı üzerinden takip edebilecek.

ÖMER ASLAN KİMDİR?

Ömer Aslan, 2021 yılından itibaren sosyal medyada hızla yükselen, Konya şivesini ve Anadolu kültürünü mizahla harmanlayan videolarıyla ünlü bir sosyal medya fenomeni ve beden eğitimi öğretmenidir. Onu Türkiye’de milyonlara tanıtan şey ise Hollywood yıldızı Keanu Reeves’in canlandırdığı John Wick karakterine olağanüstü benzerliği oldu.

Uzun saçları, karakteristik sakalı, siyah takım elbisesi ve ciddi bakışlarıyla Aslan, turistlerin bile kendisini John Wick sanmasına sebep olacak kadar gerçekçi bir benzerliğe sahip. Ancak onu asıl farklı kılan şey, bu karizmatik görünüşün üzerine Konya’nın samimi, esprili şivesini eklemesi oldu. Hem “aksiyon yıldızı” görünümünde hem de Anadolu insanının sıcaklığıyla izleyicisini güldüren Aslan, kısa sürede fenomen seviyesine ulaştı.

Ömer Aslan’ın fenomenlik yolculuğu tesadüfen başladı. İstanbul Eminönü’nde bulunduğu bir sırada İranlı bir yapımcının kendisine “John Wick!” diye seslenmesiyle bu benzerliği fark eden Aslan, stilini karaktere göre uyarladı ve sosyal medyada içerik üretmeye başladı.

Bugün Instagram’da 500 binin üzerinde takipçisi bulunan Aslan, videolarında Konya şivesinin kelimelerini anlatarak kültürel tanıtıma katkı sağlıyor; “Gonya” esprileri, yöresel yemekler ve günlük mizahıyla geniş bir kitleye ulaşıyor.

ÖMER ASLAN NERELİ?

Ömer Aslan, Konya doğumlu ve Konya’nın Çepni köyünden gelen bir Anadolu çocuğu. Doğup büyüdüğü bölgenin kültürü, onun sosyal medya karakterinin omurgasını oluşturuyor.

Köy yaşamına ait hatıralar, yöresel değerler, tarım ve Konya şivesi; Aslan’ın içeriklerinde sık sık yer verdiği öğeler arasında. Anadolu’yu tanıtmayı misyon edinen Aslan, “Köklerimi unutmuyorum” diyerek memleketine olan bağlılığını her fırsatta dile getiriyor.

Öğretmenlik kariyerine ise Bitlis’in dağ köylerinde başlayan Aslan, zorlu coğrafi şartlara rağmen eğitim faaliyetlerini sürdürerek hem öğretmenliğe hem de yaşadığı kültüre olan sevgisini gösterdi.

ÖMER ASLAN KAÇ YAŞINDA?

2025 yılı itibarıyla 42 yaşında olan Ömer Aslan, 1983 yılında Konya’da dünyaya geldi.
Mesleği ise beden eğitimi öğretmenliği. Uzun yıllardır öğretmenlik yapan Aslan, öğrencileriyle yakından ilgilenen, okul projelerine destek veren bir isim olarak biliniyor.

ÖMER ASLAN NE İŞ YAPIYOR?

Ömer Aslan hem öğretmen, hem sosyal medya fenomeni, hem de oyuncu kimliğiyle tanınıyor.
Beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapıyor.
Instagram, TikTok ve YouTube'da mizah içerikleri üretiyor.
Köy okullarının onarımına destek veriyor.
Sokak hayvanlarına mama yardımı yapıyor.
Ağrı Dağı’na tırmanarak deprem şehitleri için farkındalık oluşturdu.
2025 yılında “Sağ Salim 3: Ölü ya da Diri” filminde John Wick karakterini canlandırarak sinema dünyasına adım attı.

ÖMER ASLAN NEDEN GÜNDEMDE?

Ömer Aslan’ın son dönemde yeniden gündeme gelmesinin en önemli nedeni, ATV’nin popüler yarışması Kim Milyoner Olmak İster’e katılması. Programda hem John Wick’e benzerliğiyle hem de esprili tavırlarıyla dikkat çekerek sosyal medyada viral oldu.

ANADOLU’DAN ÇIKAN BİR FENOMEN

Ömer Aslan, yalnızca bir sosyal medya fenomeni değil; aynı zamanda kültürel tanıtım yapan, mizahla Anadolu’yu dünyaya gösteren, gönüllü projelere destek veren ve eğlenceli kişiliğiyle sevilen bir karakter. Konya’dan çıkan bu özgün fenomen, John Wick benzerliğiyle yakaladığı şöhreti, özgün tarzı ve sosyal sorumluluk bilinciyle daha da büyütmeye devam ediyor.

"Nükleer ateşleme merkezinden aradılar. Amerikalıların üç ayrı sistemde nükleer başlıkları hazır hale getirdiklerini söylediler. Stratejik hava unsurları, kıtalararası füzeler ve yeraltı sistemleri aynı anda aktif konuma geçiriliyordu. Askerlerime sadece ‘Hiçbir şey yapmayın’ talimatı verdim."

RUSYA – ABD HATTI KOPTU, KAOS TETİKLENDİ

Saldırıların ardından iletişim ağlarının çöktüğü saatlerde Bush, Air Force One’dan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ulaşamadı. Bu kesinti, Moskova’da “ABD saldırı hazırlığında mı?” şüphesi doğurdu ve nükleer alarma yol açtı. Dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice’ın devreye girmesiyle Rus tarafıyla bağlantı yeniden kurulabildi. Böylece nükleer seçenek geri çekilirken, iki ülke saniyeler içinde felakete sürüklenmekten kurtuldu.

NÜKLEER BAŞLIKLAR UÇAKLARA YÜKLENDİ

West’in anlatımına göre o anlarda ABD’nin üç farklı hava üssünde bombardıman uçaklarına yüklü canlı nükleer başlıklar bekleme modundaydı. Üst düzey ABD yetkililerinin birbirine ulaşamaması, zincirleme bir karar mekanizmasının yanlışlıkla tetiklenmesi ihtimalini korkutucu şekilde artırdı.

‘PUTİN KAYBEDERSE NÜKLEER SEÇENEĞE SARILABİLİR’

Lord West, mevcut uluslararası dengelerde nükleer riskin hâlâ yüksek olduğunu vurgulayarak, Ukrayna savaşının seyrinin Avrupa için yeni bir nükleer dönem tehlikesi barındırdığını ifade etti: "Rusya NATO ile kapsamlı bir savaşı kaybederse Putin'in nükleer silaha yönelmesi ihtimali var."

NATO: AVRUPA SİBER SALDIRI ALTINDA

Aynı programa katılan NATO’nun eski Genel Sekreteri George Robertson ise Avrupa’nın yoğun bir siber saldırı dalgasıyla karşı karşıya olduğunu belirtti. Robertson, “Hazırlıklı değiliz, güvende değiliz” diyerek son haftalardaki dijital kesintilerin rastlantı olmadığını, Rus askeri istihbarat birimi GRU'nun koordineli saldırılar düzenlediğini söyledi. Artan sabotajlar ve kesintiler, NATO içinde “yeni bir kriz dönemine mi giriliyor?” sorularını daha da yüksek sesle tartışılır hale getirdi.

Türkiye’de geçici koruma statüsündeki Suriyeli nüfusu son yıllarda önemli ölçüde geriledi. Resmî verilere göre, son 5 yıl içinde geçici koruma altındaki Suriyelilerin sayısı yüzde 25,8 oranında azaldı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, sadece son bir yıl içinde yarım milyondan fazla Suriyelinin gönüllü olarak ülkelerine döndüğünü vurguladı.

550 BİNDEN FAZLA SURİYELİ ÜLKELERİNE DÖNDÜ

Bakan Fidan, “8 Aralık 2024 tarihinden bu yana Türkiye’den 550 binden fazla Suriyeli ülkelerine geri dönmüştür.” diyerek gönüllü geri dönüş programlarının etkisini ortaya koydu. Sınır güvenliği, yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve Suriye’de kurulan güvenli bölgelerin geri dönüş sürecini hızlandırdığı belirtiliyor.

EN FAZLA SURİYELİ İSTANBUL’DA

Geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin illere göre dağılımında İstanbul ilk sırada yer aldı. Megakentte toplam 469 bin 142 Suriyelinin yaşadığı kaydedildi. İstanbul’u sırasıyla; Gaziantep 377 bin 17 kişi, Şanlıurfa 235 bin 812 kişiyle takip ediyor.

Bu üç il, Türkiye’deki Suriyeli nüfusunun en yoğun olduğu şehirler olarak öne çıkıyor.

ORANSAL OLARAK ZİRVEDE KİLİS

Toplam nüfusa oranla en fazla Suriyelinin yaşadığı il ise yine değişmedi: Kilis.

Kilis’te geçici koruma altındaki Suriyelilerin kent nüfusuna oranı %26,95 oldu. Başka bir ifadeyle, Kilis’te yaşayan her dört kişiden biri Suriyeli.

Detaylar gelecek...

İSMİNAZ KARAKUŞ KİMDİR?

İsminaz Aldemir Karakuş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Konya Ereğli İlçe Kadın Kolları'nın önceki dönem başkanı olarak bilinen, bölgenin etkin ve saygın siyasi figürlerinden biridir. Kadın Kolları’nda uzun yıllar görev yapan Karakuş, 2018 ve 2020 yıllarında gerçekleştirilen kongrelerde yeniden seçilerek güven tazeledi.

Görev süresi boyunca; kadınların siyasete katılımını artıran projeler yürüttü, yerel düzeyde sosyal yardım çalışmaları organize etti, parti politikalarının sahaya yansıması için gönüllü ekipleri yönetti.

Yerel basın tarafından sık sık “güvenilir lider” olarak tanımlanan Karakuş, yalnızca siyasi duruşuyla değil, toplumsal duyarlılığıyla da dikkat çekti. 2023’te Şanlıurfa ve Adıyaman’daki sel felaketleri sonrası yayımladığı geçmiş olsun mesajı, dayanışma vurgusuyla geniş yankı uyandırmıştı.

Aile yaşamında da aktif bir profil çizen Karakuş, ziraat mühendisi Özgün Karakuş’un annesi olarak biliniyor.

İSMİNAZ KARAKUŞ NERELİ?

Karakuş, Konya’nın Ereğli ilçesinde doğup büyüyen ve yaşamını da büyük ölçüde burada sürdüren bir isimdir. Ereğli’nin yerel kültüründe yetişen Karakuş’un bölgenin bilinen ailelerinden birine mensup olduğu ifade ediliyor. Ailesinin tarımla olan ilişkisi, özellikle oğlu Özgün Karakuş’un ziraat mühendisi olmasıyla da dikkat çekiyor.

Yerel toplumla güçlü bağlar kuran Karakuş, Ereğli’nin sosyal etkinliklerinde aktif görev alıyor; bölgenin kültürel mirasını yaşatmaya dönük faaliyetlerde rol oynuyordu.

İSMİNAZ KARAKUŞ ÖLDÜ MÜ?

Evet, üzücü haber 18 Kasım 2025 sabahı duyuruldu. CHP’li eski milletvekili Barış Yarkadaş’ın açıklamasına göre, önceki dönem CHP Ereğli İlçe Kadın Kolları Başkanı İsminaz Aldemir Karakuş hayatını kaybetti. Vefat haberinin ardından parti teşkilatları ve Ereğli halkı büyük üzüntü yaşadı.

Karakuş’un cenazesi 18 Kasım 2025 tarihinde, öğle namazına müteakip Ereğli Ulu Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Meydanbaşı Mezarlığına defnedildi.

Sosyal medyada kısa sürede gündem olan vefat haberine birçok partili ve vatandaş, “Ereğli CHP önemli bir değerini kaybetti” mesajlarıyla taziye dileklerini iletti. Ayrıca #İsminazKarakuş ve #CHPEreğli etiketleri Türkiye gündeminde üst sıralara çıktı.

EREĞLİ SİYASETİNDE İZ BIRAKAN BİR KADIN SİYASETÇİ

İsminaz Aldemir Karakuş, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Ereğli teşkilatında kadın temsili, sosyal dayanışma ve örgütlenme alanlarında önemli çalışmalar yapmış güçlü bir yerel liderdi.

KILIÇDAROĞLU'NUN CEZAEVİ ZİYARETLERİ DİKKAT ÇEKTİ

Hafta sonu yoğun bir temas trafiği yürüten CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önce Edirne F Tipi Cezaevi’nde HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüştü. Ardından Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu bunun yanı sıra, CHP eski Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’la da bir araya geldi.

İMAMOĞLU VE AKPOLAT'A UĞRAMAMASI SORU İŞARETİ DOĞURDU

Kılıçdaroğlu’nun Silivri programında Ekrem İmamoğlu ile Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ı ziyaret etmemesi parti kulislerinde merak uyandırmıştı. Daha önce her iki isme de geçmişte ziyaretlerde bulunan Kılıçdaroğlu’nun bu kez uzak durması, çeşitli yorumlara yol açtı.

ATİK'TEN CANLI YAYINDA ÇARPICI İDDİA

TGRT Haber'deki “Medya Kritik” programında konuşan Fatih Atik, Kılıçdaroğlu’nun özellikle bu iki isme gitmemesinin tesadüf olmadığını öne sürdü. Atik, şu değerlendirmeyi yaptı:

“İmamoğlu daha önce ‘Beni Kemal Bey betona gömmek istiyor’ demişti ancak Kılıçdaroğlu bunu reddetmişti. Fakat ilginç bir detay var: Bu kez sadece İmamoğlu’nu değil, daha önce ziyaret ettiği Rıza Akpolat’ı da pas geçti. İkisine birden uğramadı.”

“İLK HAMLESİ İHRAÇ OLACAKTI” İDDİASI

Atik, iki isim hakkında hazırlanan iddianamelere dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rıza Akpolat ile ilgili ağır eleştirilerin yer aldığı bir iddianame hazırlandı. İmamoğlu hakkında da iddianame bulunuyor. Eğer mutlak butlan kararı çıksaydı ve Kemal Bey göreve dönseydi, ilk iş olarak Ekrem İmamoğlu ve Rıza Akpolat’ı ihraç etmeyi planlıyordu. Hatta ihraç etmezse bile ‘Aklınızı başınıza alın’ mesajı verecekti. Kılıçdaroğlu’nun bu iki ismi ziyaret etmemesi, CHP yönetiminin yolsuzluk konusundaki yaklaşımıyla aynı çizgide olmadığının en açık göstergesi. 'Arkadaşlarımız suçsuzdur' deme imkânı vardı, ama bunu tercih etmedi.”

Zomato’nun Türkiye operasyonlarında üst düzey rollerde görev alan Çalapöver, burada hem yerel pazarın yönetiminde hem de global büyüme stratejilerinin uygulanmasında önemli görevler üstlendi. Yenilikçi bakış açısı, veri temelli stratejileri ve dijital dönüşüm konusunda attığı adımlar, onu Türkiye’nin öne çıkan teknoloji liderlerinden biri yaptı.

Medya tarafından zaman zaman eşi Özgün Çalapöver ile birlikte gündeme gelen iş insanı, aile değerlerine önem veren bir profil çizmektedir. Özellikle Dubai merkezli iş deneyimleri, Çalapöver’in uluslararası vizyonunu güçlendiren önemli bir etken olarak görülüyor.

OYTUN ÇALAPÖVER NERELİ?

Oytun Çalapöver, Türkiye’de doğup büyüyen ve İzmir kökenli bir aileden gelen bir yöneticidir. Eğitimini Türkiye’de tamamlayan Çalapöver, hem iş yönetimi hem de gıda teknolojisi alanlarında uzmanlaşarak kariyerine yön verdi.

İzmir’in girişimci ruhundan ilham aldığını sık sık ifade eden Çalapöver, kariyerinin ilk döneminde yerel pazardaki girişimcilik ekosistemine katkıda bulundu. Ardından uluslararası pazarlara açılarak global dijital platformlarda önemli sorumluluklar üstlendi.

OYTUN ÇALAPÖVER NE İŞ YAPAR?

Çalapöver, gıda teknolojileri, uluslararası büyüme stratejileri ve dijital platform yöneticiliği alanlarında uzman bir CEO’dur. Kariyeri boyunca özellikle şu alanlarda yoğunlaştı:

Dijital yemek sipariş hizmetleri
Restoran değerlendirme ve listeleme platformları
Uluslararası pazar genişletme
Kullanıcı odaklı büyüme stratejileri
Fintech ve e-ticaret entegrasyonları

Çalapöver’in kariyerindeki dikkat çeken dönüm noktalarından biri, Zomato Türkiye CEO’luğu oldu. 2017 yılı öncesinde Türkiye operasyonlarını yöneten Çalapöver, şirketin kapanma sürecinde de kritik bir rol üstlendi.

17 Kasım 2025 itibarıyla ise Yemeksepeti'nin Genel Müdürü (CEO) görevine getirildi. Şirketin inovasyon süreçlerini yönetmek, pazar payını artırmak ve kullanıcı deneyimini güçlendirmek gibi stratejik hedeflere liderlik ediyor.

OYTUN ÇALAPÖVER’İN KARİYERİNDE ÖNE ÇIKAN BAŞARILAR

Zomato Türkiye CEO’su: Türkiye operasyonlarını yönetti, dijital restoran ekosistemini geliştirdi.
Küresel Büyüme Başkan Yardımcısı (VP): Uluslararası pazarlarda şirketin büyüme stratejilerini koordine etti.

Yemeksepeti CEO’su (2025-): Türkiye’nin en büyük dijital yemek sipariş platformunda dönüşüm ve inovasyonu yönetiyor.

OYTUN ÇALAPÖVER NEDEN GÜNDEMDE?

Oytun Çalapöver’in gündeme oturmasının en önemli nedeni, 17 Kasım 2025’te Yemeksepeti’nin yeni CEO'su olarak atanması oldu. Önceki CEO Mert Baki’nin 17 Ekim 2025’te görevden ayrılmasının ardından şirketin yönetimini devralan Çalapöver, hem iş dünyasında hem de sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.

Atama sonrası; Webrazzi, eGirişim, MediaCat gibi sektörün önde gelen yayınlarında Çalapöver’in vizyonu ve deneyimi manşetlere taşındı.

“CİDDİ ENDİŞELER YARATIYOR”

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya, ABD Başkanı Donald Trump tarafından sunulan Gazze planının “ciddi endişeler doğurduğunu” söyledi. Nebenzya, tasarının uygulanmasının tamamen “onu hazırlayan ve kabul edenlerin sorumluluğunda” olduğunun altını çizdi.

“ABD-İSRAİL DENEYLERİNE KILIF OLMAZ”

Rus diplomat, belgenin “ABD-İsrail deneylerine kılıf” ya da “iki devletli çözüm için ölüm fermanı” haline gelmemesi gerektiği konusunda uyardı. ABD’nin, 1967 sınırları ve Kudüs’ün başkent olduğu, uluslararası hukuka uygun bir çözüm üretme sorumluluğu taşıdığını ifade etti.

“GAZZE’DE KONTROLÜN FİLİSTİN’E DEVİR ZAMANLAMASI BELİRSİZ”

Nebenzya, ABD tasarısında Gazze’nin Filistin yönetimine ne zaman devredileceğine dair hiçbir netlik bulunmadığını belirterek, karar metninin iki devletli çözümün temel ilkelerini açık biçimde teyit etmesi gerektiğini söyledi.

Rus diplomat ayrıca, Rusya’nın oylama öncesinde alternatif bir metin sunmadığını, Moskova, Ramallah ve bazı Arap ülkelerinin tutumlarını dikkate aldıklarını, hazırlanan Rus önerisinin ise mevcut BM kararlarıyla uyumu hedeflediğini kaydetti.

TRUMP: “TARİHİ BİR AN”

Kararın kabul edilmesinin ardından ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada tüm dünyaya teşekkür ederek:
“Bu, Birleşmiş Milletler tarihindeki en büyük onaylardan biri olacak; dünyada daha fazla barışın yolunu açacak gerçek bir tarihî an!” ifadelerini kullandı.

HAMAS: “GAZZE’YE ULUSLARARASI VESAYET DAYATIYOR”

Öte yandan Hamas’tan yapılan açıklamada, BMGK’da kabul edilen kararın Gazze’de uluslararası vesayeti dayattığı savunuldu. Hamas yönetimi, planın Filistin halkının iradesini yok saydığını belirtti.

AHMET ÇOKTİN KİMDİR?

Ahmet Çoktin, Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde tanınan; halk arasında renkli kişiliği, doğayla iç içe yaşamı ve anlattığı efsanevi hikâyelerle bilinen bir isimdi. Celali Aşireti’nin önde gelenlerinden biri olan Çoktin’in hayatı, özellikle Ağrı Dağı tapusu iddiasıyla birlikte ülke genelinde ilgi görmeye başladı.

Onun elinde bulunduğu öne sürülen Osmanlı dönemine ait eski belgeler, yıllarca “Ağrı Dağı’nın gerçek sahibi kim?” tartışmasını alevlendirdi. Resmî makamlar bu iddiaları kabul etmese de, Ahmet Çoktin'in anlattıkları halk arasında bir efsaneye dönüştü.

Samimi, dobra ve aynı zamanda doğaya tutkuyla bağlı bir karakter olarak tanınan Çoktin, bölge kültürüne yaptığı katkılarla da biliniyordu.

AHMET ÇOKTİN NERELİ? KÖKENİ VE AŞİRETİ

Ahmet Çoktin, Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde doğmuş ve yaşamının büyük bölümünü burada geçirmiştir.

Kürt kökenli Celali Aşireti’nin bir üyesi olan Çoktin’in ailesi, Osmanlı’dan bu yana bölgede söz sahibi köklü ailelerden biri olarak bilinir. Doğubayazıt’ın sert doğası, Ağrı Dağı’nın mistik atmosferi ve tarihî dokusuyla büyüyen Çoktin, bu coğrafyayla kurduğu güçlü bağ sayesinde “dağın efendisi” olarak anılmaya başladı.

AHMET ÇOKTİN NE İŞ YAPAR?

Çoktin’in temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktı.

Bunun yanında; yerli ve yabancı turistlere Ağrı Dağı rehberliği yapıyor, Dağın tarihi, efsaneleri ve kendi tapu hikâyesi üzerine anlatılar paylaşıyor, bölgedeki kültürel faaliyetlere öncülük ediyor, aşiret işlerinde aktif rol üstleniyordu.

Özellikle Ağrı Dağı turlarına katılan pek çok kişi, Çoktin’i tanıma fırsatı bulmuş ve onun anlattığı hikâyeleri sosyal medyada paylaşarak ününü artırmıştı.

AHMET ÇOKTİN NEDEN GÜNDEMDE?

Ahmet Çoktin’in son günlerde yeniden gündeme gelmesinin nedeni vefat haberi oldu. Sosyal medyada kısa sürede yayılan haberler, yerel ve ulusal basında geniş yer buldu.

Ağrı Dağı’nın kültürel değerini koruma çabaları, tapu iddiaları ve renkli yaşam öyküsü, ölümünün ardından yeniden konuşulmaya başlandı.

AHMET ÇOKTİN NEDEN ÖLDÜ?

17 Kasım 2025’te Doğubayazıt’tan üzücü haber geldi. Uzun süredir tedavi gördüğü hastalık nedeniyle hayatını kaybeden Ahmet Çoktin’in vefatı, Doğubayazıt Devlet Hastanesi’nde doğrulandı. Ölüm haberi kısa sürede sosyal medyada geniş yankı uyandırırken, birçok kullanıcı “Ağrı Dağı öksüz kaldı” ifadeleriyle üzüntüsünü dile getirdi.

#AhmetÇoktin ve #AğrıDağı etiketleri Türkiye gündeminde üst sıralara yükselirken, “Ağrı Dağı’nın tapusu artık gökte” sözleri duygusal paylaşımların simgesi haline geldi. Çoktin’in cenaze töreninin Doğubayazıt’ta yapılacağı açıklandı.

AHMET ÇOKTİN’İN MİRASI

Ahmet Çoktin’in ardından geriye yalnızca bir tapu tartışması değil, dağlarla özdeşleşmiş bir yaşam öyküsü kaldı.

Onun; Ağrı Dağı’na duyduğu sevgi, bölgenin kültürel mirasını koruma çabası, yerel halkla kurduğu sıcak ilişkiler bugün bile dillere destan.

Ağrı’ya gelen turistlerin çoğu, Çoktin’in anlattığı hikâyelere rehberliklerde hâlâ yer verildiğini söylüyor.

Küresel piyasalarda ons altın haftanın ilk gününde 4.007 dolara kadar gerileyerek son bir haftanın en düşük seviyesini test etti. Dolar endeksinin güçlü pozisyonunu koruması, altının diğer para birimleri açısından daha pahalı hale gelmesine yol açtı.

Bu hafta ABD’den gelecek tarım dışı istihdam verileri ve diğer ekonomik göstergeler, altının kısa vadeli yönü açısından kritik olacak.

ONS VE GRAM ALTINDA GÜNCEL DURUM

Ons altın, güne 4.040 dolardan başladı. Gün içinde 4.008 dolar seviyesine kadar çekilirken en yüksek 4.055 dolar görüldü. Şu sıralar 4.010 dolar seviyesinde işlem görüyor.

Gram altın ise güne 5.496 lira seviyesinden giriş yaptı. Gün içinde 5.455 – 5.518 lira bandında hareket eden gram altın, şu an 5.458 liradan alıcı buluyor.

BITCOIN 90 BİN DOLARIN ALTINA İNDİ

Kripto para piyasasında da sert satışlar yaşandı. Makroekonomik belirsizlikler, faiz politikalarına ilişkin soru işaretleri ve risk iştahındaki düşüş, kripto varlıklarda değer kaybını hızlandırdı.

Bitcoin, 90 bin doların altına inerek nisandan bu yana en düşük seviyesine geriledi.

Analiz şirketi Coinmarketcap’in verilerine göre: Küresel kripto para piyasa değeri 24 saatte yüzde 4,8 düşerek 3 trilyon 80 milyar dolara geriledi. Bitcoin, son 24 saatte yüzde 5,9’un üzerinde değer kaybetti. TSİ 07.47 itibarıyla Bitcoin 89.623 dolar seviyesinde bulunuyor. Haftalık değer kaybı yüzde 15,3 oldu.

Bitcoin, Nisan 2025’te ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergilerinin küresel piyasaları sarsmasının ardından 74.400 dolara kadar düşmüştü.

ETHEREUM VE DİĞER KRİPTOLARDA DA DÜŞÜŞ HÂKİM

Piyasa değeri bakımından ikinci sırada yer alan Ethereum da benzer şekilde değer kaybetti. ETH fiyatı yüzde 6,44 düşerek 2.980 dolar seviyesine çekildi.

Analistler, Fed üyelerinden gelen karışık mesajlar, değerleme endişeleri ve jeopolitik belirsizliklerin kripto yatırımcılarını tedirgin ettiğini vurguluyor.

PİYASALARDA BELİRSİZLİK YATIRIMCIYI BASKILIYOR

Uzmanlara göre: ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimi ihtimali yüzde 50'nin altına düşmüş durumda. Kripto piyasasında geçen ay yaşanan sert satış dalgası 19 milyar dolardan fazla likidasyona yol açmıştı. Borçlanma maliyetlerinin artması nedeniyle riskli varlıklar cazibesini kaybediyor.

Analistler, Bitcoin’in 100 bin doların altına sarkmasının psikolojik destek üzerinde baskı oluşturduğunu ve satışların bu nedenle hızlandığını belirtiyor.

İTFAİYE EKİPLERİ DEVREYE GİRDİ

Durumun uzman müdahalesi gerektirmesi üzerine hastane yönetimi Batman Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekiplerinden destek istedi. İtfaiye erleri, sağlık personelinin kontrolünde mini spiral kesici cihaz kullanarak yüzüğe hassas bir kesim uyguladı.

HASSAS ÇALIŞMA SONUÇ VERDİ

Ekiplerin koordineli çalışması sayesinde yüzük, parmağa zarar verilmeden başarılı şekilde çıkarıldı. Operasyon boyunca sağlık ekipleri olası bir acil duruma karşı tetikte bekledi.

“KOORDİNASYON HAYAT KURTARIR” VURGUSU

Hastane yetkilileri, bu tür vakalarda sağlık ve itfaiye ekiplerinin uyumlu çalışmasının hayati öneme sahip olduğunu belirterek, benzer durumlarda vatandaşların profesyonel yardım almaktan çekinmemesi gerektiğini ifade etti.

GENİŞ KATILIMLI ARAMA ÇALIŞMASI BAŞLATILDI

İhbar sonrası AFAD koordinesinde bölgede geniş çaplı arama kurtarma çalışması başlatıldı. Çalışmalara:

• AFAD ekipleri

• Bolu Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı ORKUT ekipleri

• Jandarma Arama Kurtarma (JAK)

• Bolu İl Jandarma Komutanlığı personeli

• Bolu Tugay Komutanlığı’ndan 30 komando

• Akredite arama-kurtarma dernekleri

• Çok sayıda köy sakini

katıldı.

Ekipler, dağlık ve ormanlık alanda üç gündür aralıksız arama yaptı.

DERE YATAĞINDA CANSIZ BEDENİ BULUNDU

Öğleden sonra arama çalışmalarını Pirahmetler köyünün üst kesimlerinde sürdüren ekipler, dere yatağında Orhan Demir’in cansız bedenine ulaştı.

Bölge güvenlik çemberine alınırken, Demir’in cenazesi incelemelerin ardından adli tıp kurumuna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Uzmanlar, küp içindeki kemiklerin insana ait olduğunu kesinleştirerek, arkeolojik açıdan önemli bir bulgu ile karşı karşıya olunduğunu belirtti. İlk değerlendirmelere göre kemiklerin yaklaşık 3.500 yıl öncesine, yani M.Ö. 1500 dönemine ait olduğu düşünülüyor.

ALANDA 4 KÜP DAHA BELİRLENDİ

İncelemelerin ardından DSİ ekiplerinin kırdığı küpün bulunduğu bölgede yapılan taramada 4 adet daha toprak küp tespit edildi. Bu keşfin ardından alanda geniş çaplı bir arkeolojik kazı çalışması başlatıldı.

Uzmanlar, bölgede bir antik mezar alanı ya da geçmiş bir yerleşime ait gömü alanı olabileceği üzerinde duruyor. Tespit edilen diğer küplerin de mezar amaçlı kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi için detaylı kazı ve analiz çalışmaları sürüyor.

KAZILAR TAMAMLANDIKTAN SONRA AÇIKLAMA YAPILACAK

Denizli Müze Müdürlüğü yetkilileri, çalışma bölgesinin hassasiyeti nedeniyle araştırmaların titizlikle yürütüldüğünü ifade ederek, kazıların tamamlanmasının ardından kapsamlı bir açıklama yapılacağını bildirdi

Türkiye’de yıllardır devam eden sosyal güvenlik sorunlarından biri olan “elden ödeme” uygulaması, çalışanların emeklilik döneminde ciddi kayıplar yaşamasına neden oluyor.

ASAL Araştırma ve Danışmanlık, Kasım 2025 Türkiye Siyasi Gündem Araştırması’nı yayımladı. 26 ilde 2 bini aşkın katılımcıyla gerçekleştirilen ankette seçmenlere soru yönetilidi. Cevaplar ise şaşırttı.

Ancak tüm uyarılara rağmen 34 NYJ 968 plakalı motosikletin sürücüsü Bahadır Ç., kapalı olan sol şeritten ilerlemeye devam etti. Trafik akışını kontrol eden polis memuru, sürücüyü durdurmak için işaret verdiği sırada motosiklet hızla memura çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrulan polis memuru yol kenarına düştü.

Çevredeki polisler hemen müdahalede bulundu. Yaralı polis, olay yerine çağrılan ambulansla hastaneye kaldırıldı. İlk belirlemelere göre polis memurunun hayati tehlikesinin bulunmadığı, genel durumunun iyi olduğu öğrenildi.

Kaza anının motosikletin kask kamerasına yansıyan görüntülerinde, sürücünün kapalı şeritte hızla ilerlediği ve polis memurunu fark ettiğinde fren yapmakta geç kaldığı açıkça görülüyor.

Motosiklet sürücüsü Bahadır Ç. ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürülürken, olayla ilgili detaylı inceleme ve soruşturma sürüyor.

TABAKLARDA KİLOLARCA PASTIRMA VE ET ÜRÜNÜ

Sosyal medyada hızla yayılan görüntülerde sofranın içeriği özellikle dikkat çekti. Tabaklarda kilolarca pastırma, jambon, çeşitli etler ve birçok türde peynirin yer aldığı gözlemlendi. Son yıllarda fiyatları hızla artan bu ürünlerin bolluğu, vatandaşlar tarafından “israf” ve “şatafat” olarak yorumlandı.

SOSYAL MEDYADA TEPKİ SELİ

Görüntüleri paylaşan kullanıcılar, ekonomik koşullara vurgu yaparak şu ifadelerle tepki gösterdi:

“Vatandaş kuru ekmekle öğün atlatırken bu neyin gösterişi”

Eleştirilerin büyümesinin ardından gözler Belediye Başkanı Rasim Arı’ya çevrildi ancak Arı’dan söz konusu kahvaltı görüntülerine ilişkin henüz bir açıklama gelmedi.

AÇIKLAMA BEKLENİYOR

İYİ Partili Başkan Arı’nın, özellikle yerel seçimlerden sonra sosyal medya etkileşimi yüksek bir isim olması nedeniyle bu görüntüler daha geniş bir kitleye ulaştı. Kamuoyunda oluşan tartışmanın ardından Arı’nın nasıl bir değerlendirme yapacağı merak ediliyor.

RASİM ARI KİMDİR?

1975 yılında Nevşehir’de doğan Rasim Arı, evli ve iki çocuk babasıdır. 2001’de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olan Arı, yüksek lisansını Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde tamamladı.

2002 yılında Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın danışmanı olarak başladığı kamu görevine; Devlet Bakanı Güldal Akşit, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukcu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın danışmanlıklarında devam etti.

2011’de Gençlik ve Spor Bakanlığı Müşavirliği, 2015’te Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı görevlerine getirildi. 2019 yerel seçimlerinde Nevşehir Belediye Başkanı seçilen Arı, 2021’e kadar bu görevde kaldı. Aynı süreçte UCLG-MEWA Saymanlığı görevini yürüttü.

29 Mart 2023’te İYİ Parti’ye katılan Rasim Arı, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde yeniden Nevşehir Belediye Başkanı oldu. Ayrıca 5 Haziran 2024’te Türkiye Belediyeler Birliği Encümen Üyesi seçildi ve Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi üyesi olarak görevini sürdürüyor.

Hastaneye kaldırılan işçilerden 23 yaşındaki Seyithan Alkan, doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı.

Diğer işçinin hayati tehlikesi sürüyor

Kazada ağır yaralanan diğer işçinin tedavisinin hastanede devam ettiği, sağlık durumunun ise kritik olduğu öğrenildi. Doktorlar, işçinin hayati tehlikesinin sürdüğünü belirtti.

Kaza ile ilgili inceleme başlatıldı

Olayın ardından polis ve iş sağlığı güvenliği ekipleri inşaat alanında inceleme yaptı. Beton kalıbının neden çöktüğünün belirlenmesi için teknik araştırma başlatıldığı bildirildi.

Yetkililer, iş kazasının tüm yönleriyle ele alınacağını ve ihmallerin olup olmadığına ilişkin soruşturmanın sürdüğünü açıkladı.

Firmanın bünyesinde sadece 3 kadın çalışanın bulunduğu belirtilirken, durumu fark eden çalışan hemen diğer kadın personel ve yöneticilere haber verdi. Kamera tespitinin ardından, mağdur çalışanlar tarafından Esenyurt Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

Olayla ilgili yetkililer tarafından yapılan açıklamada, soruşturmanın başlatıldığı ve çalışmaların devam ettiği öğrenildi.

VATANDAŞLAR VE EKİPLER SEFERBER OLDU

Sürücülerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Köprü üzerinde uzun süre ikna çabaları sürdü. Vatandaşların da destek verdiği süreç sonunda, şahıs çıktığı yerden güvenli şekilde indirildi.

POLİS MERKEZİNE GÖTÜRÜLDÜ

Polis ekipleri, ifadesini almak üzere kişiyi karakola götürürken sağlık ekipleri de olay yerinde gerekli kontrolleri gerçekleştirdi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Mahsur kalan turistlerden birinin Sofia Z. (24) olduğu, diğer erkek turistin ise kimliğinin henüz öğrenilemediği belirtildi.

KURTARMA OPERASYONU İPLİ DÜZENEKLE YAPILDI

İhbar üzerine bölgeye AFAD, itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ekipler, olay yerine ulaşarak yaklaşık 30 dakikalık çalışma yürüttü.

Turistler, ipli kurtarma düzeneği kullanılarak sepet sedyeye bağlanıp bulundukları noktadan dikkatle çıkarıldı.

YARALILAR HASTANEYE KALDIRILDI

Bulundukları yerden güvenli şekilde alınan iki turist, olay yerindeki sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapıldıktan sonra ambulansla hastaneye sevk edildi. Turistlerin sağlık durumlarıyla ilgili incelemeler sürüyor.

GÖZALTINA ALINDILAR MI?

Tepkilerin ardından bazı sosyal medya hesaplarında, söz konusu işçilerin savcılık talimatıyla polis ekipleri tarafından gözaltına alındığı iddia edildi. Ancak olayla ilgili resmi bir açıklama ne emniyet birimlerinden ne de yetkililerden geldi. Gözaltı iddialarının doğrulanıp doğrulanmadığı henüz netleşmedi.

10 KASIM’DA TÜRKİYE SAYGI DURUŞUNDAYDI

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye’nin dört bir yanında vatandaşlar Atatürk’ün ebediyete intikal ettiği saat 09.05’te saygı duruşunda bulundu. Anma törenleri, resmi kurumlarda, okullarda ve meydanlarda düzenlendi. Ancak Maltepe’de kaydedilen bu görüntüler, saygısızlık tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.

YETKİLİLERDEN AÇIKLAMA BEKLENİYOR

Olayın ardından sosyal medyada “Gözaltına alındılar mı?”, “İşten çıkarıldılar mı?” gibi sorular gündeme gelirken, yetkililerden konuya dair herhangi bir resmi açıklama yapılmadı. Görüntülerin çekildiği inşaat firması ya da işçilerin kimlikleri hakkında da bilgi paylaşılmadı.