Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun 15 üyeden oluştuğunu hatırlatan Karakaş, geçmiş yıllarda tarafların çoğunlukla tek ses halinde hareket ettiğini ifade etti.
“Beş hükümet, beş işveren, beş sendika temsilcisi var ama tarih boyunca bu yapı, hükümetin belirlediği rakamı değiştirmeye yetmedi” diyen Karakaş, gerçek belirleyicinin yine hükümet ve işveren hassasiyetleri olduğuna dikkat çekti.
Karakaş, hükümetin enflasyonu kontrol altında tutma çabasının, yüksek zam talepleriyle çeliştiğini belirterek kararın bu iki unsur arasında şekilleneceğini vurguladı.
Gençlerin “boşta kalma maliyeti düşük olduğu için” çalışma hayatına girmekte isteksiz olduğunu söyleyen Karakaş, çözümün devletin verdiği asgari ücret destek primi olduğunu ifade etti.
Şu anda aylık 1.000 TL olan bu desteğin, yeni ücretin belirlenmesinde kilit rol oynayacağını belirtti.
Türk-İş’in son verilerinin ihtiyatlı olduğuna dikkat çeken Karakaş, kasım ayı açlık sınırının 29.828 TL olduğunun altını çizdi.
“Yeni asgari ücretin Şubat 2026’da işçinin eline geçeceği düşünüldüğünde, açıklanacak açlık sınırının altında olmaması gerekir. Bu nedenle en az 33-34 bin TL bandı şart” dedi.
Bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyetinin Türk-İş’e göre 38.752 TL olduğunu hatırlatan Karakaş, zaman içinde bu rakamın 40 bin TL’nin altına düşmeyeceğini belirterek şunları söyledi:
“Asgari ücretin iş mevzuatına uygun şekilde belirlenmesi gerekiyorsa bu tutar 40 bin TL'den aşağı olmamalı.”
Karakaş, beklentilerini şöyle özetledi:
En düşük senaryo: Yüzde 25 zam ile 27.600 TL
En yüksek senaryo: Yüzde 30 zam ile 28.700 TL
Buna karşın, Cumhurbaşkanı’nın devreye girmesi ve işveren desteğinin artırılması hâlinde rakamın 29 bin TL seviyesine çıkabileceğini söyledi.