6. Medya, Kültür, Sanat ve Turizm Buluşmaları kapsamında Adıyaman’da gerçekleştirilen geziler, ilin zengin kültürel mirasını ve doğal güzelliklerini ön plana çıkardı. Programın ilk gününde, Adıyaman’ın Besni ilçesinde yer alan ve son yıllarda turizme açılan Kızılin Kanyonu ile Tarihi Kızılin (Göksu) Köprüsü ziyaret edildi.

5 BİN YILLIK KANYON GAZETECİLERİ BÜYÜLEDİ

Fırat Nehri kıyısında yer alan Kızılin Kanyonu, doğal kaya oluşumları, mağaraları ve eşsiz manzarasıyla dikkat çekiyor. Ziyaret sırasında konuşan Adıyaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri, kanyonun önemine dikkat çekti:

“Yaklaşık 200 hektarlık bir alana yayılıyor. Burada irili ufaklı 300’e yakın mağara var. Bu mağaralar çok eski dönemlere ait, bazıları barınma, bazıları dini amaçlarla kullanılmış. Özellikle son üç yılda yapılan altyapı çalışmalarıyla burayı turizme açtık. Artık ziyaretçiler hem doğayla hem de tarihle iç içe bir deneyim yaşayabiliyor.”

Yetkili, Fırat Nehri üzerinde yapılan tekne turlarına da değinerek, şunları söyledi:

“Kanyon boyunca düzenlediğimiz tekne turları, ziyaretçilere eşsiz bir manzara sunuyor. Bu sadece bir doğa gezisi değil; aynı zamanda binlerce yıl öncesine uzanan bir kültürel yolculuk. Bu alan, tarih ve doğanın buluştuğu nadir noktalardan biri.”

KÖPRÜDEKİ ROMA İZLERİ DİKKAT ÇEKTİ

Kanyona yakın konumda bulunan Tarihi Kızılin Köprüsü, Roma dönemine uzanan köklü geçmişiyle ziyaretçilerin ilgisini çekti. Kommagene Krallığı’nın başkenti Samosata’yı batıya bağlayan Roma yolu üzerinde yer alan köprü, 2. yüzyılda inşa edilmiş. Adıyaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilisi, köprünün mimari yapısını şöyle anlattı:

“Bu köprü, 155 metre uzunluğunda, 6.70 metre genişliğinde. En dikkat çeken kısmı ise ortadaki ana kemeri. 32,5 metre açıklığa sahip bu kemer, ülkemizdeki en geniş üçüncü taş kemer olarak kayıtlara geçmiş durumda. Köprünün inşasında kullanılan taşlar yaklaşık 1,5 ton ağırlığında. Bu, dönemin mühendislik bilgisinin ne kadar ileri düzeyde olduğunu gösteriyor.”

Whatsapp Görsel 2025 07 01 Saat 16.34.50 52Bee7C1

YIKIMIN ARDINDAKİ DRAMATİK HİKAYE

Yetkili, köprüye dair ilginç bir hikâyeyi de paylaştı:

“Köprünün orta kemeri zamanla yıkılmış. Ama yıkım doğal yollarla olmamış. Arcin Köyü ile Kızılin arasında yaşanan bir husumet nedeniyle, köprünün orta kısmı dinamitle patlatılmış. Bu olay 19. yüzyıla denk geliyor. Yani iki köy arasında ciddi bir anlaşmazlık vardı ve bu tarihi yapı bundan nasibini aldı.

Daha sonra, 2017 ile 2020 yılları arasında Karayolları 8. Bölge Müdürlüğü tarafından rekonstrüksiyon (yeniden yapım) çalışmaları yapıldı. Köprü aslına uygun şekilde restore edildi. Şu an köprü tekrar ayakta ve bölgeye gelenlerin ilgisini çekiyor.”

CENDERE İLE BENZERLİK GÖSTEREN BİR MİRAS

Köprü ile ilgili teknik bilgiler de verildi. Köprünün Cendere Köprüsü ile benzerlikler taşıdığı, yapımında kullanılan taşların aynı teknikle işlendiği ifade edildi:

“Burada kullanılan taşların her biri blok taşlardan oluşuyor. Kum tekniğiyle birbirine tutturulmuş. Bu yönüyle Cendere Köprüsü’ne çok benziyor. İki köprü de Roma döneminin mühendislik harikası olarak kabul ediliyor.”

ZİYARETÇİLER HAYRANLIKLA AYRILDI: "MUTLAKA GÖRÜLMELİ"

Ziyaretin ardından konuşan gazeteciler ve yerli turistler, hem kanyona hem de köprüye duydukları hayranlığı dile getirdi. Gazetecilerden biri şu sözleri paylaştı:

“Buraya geldiğimizde tarih kokusunu doğayla birlikte hissettik. Mağaralar, kayalıklar, nehrin sesi… Hepsi bir bütünün parçası gibi. Bu bölgenin çok daha fazla tanıtılması gerektiğini düşünüyorum.”

Yerel ziyaretçiler de bölgenin son yıllarda daha fazla ilgi gördüğünü söyledi:

Nallıhan Kaymakamlığından "15 Temmuz" konferansı
Nallıhan Kaymakamlığından "15 Temmuz" konferansı
İçeriği Görüntüle

“Son üç-beş yıldır buraya gelenlerin sayısı arttı. Özellikle sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar sayesinde insanlar merak edip geliyor. Biz burayı çok sevdik. Doğayla iç içe, tarihi dokusunu kaybetmemiş, huzurlu bir yer.”

ADIYAMAN, KÜLTÜR VE TURİZMLE YÜKSELİYOR

Kültür Sanat Muhabirleri Derneği öncülüğünde gerçekleşen bu gezi, sadece bir tanıtım faaliyeti değil; aynı zamanda yerel değerlerin ulusal platformlara taşınması açısından da önemli bir adım oldu. Etkinlik sonunda katılımcılar, Adıyaman’ın hem tarihi zenginlikleri hem de doğal güzellikleriyle potansiyel bir turizm destinasyonu olduğunu vurguladı.

Kaynak: Cansel Yıldız