Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin bilimsel sorumluluğunda yürütülen kazı çalışmalarıyla, Esenboğa Yerleşkesi yakınındaki Melikşah Köyü'nde yer alan Roma dönemine ait kaplıca hamamı, tarihî dokusuyla yeniden gün yüzüne çıkarıldı.
Kazı çalışmaları 2025 yılında da sürdü
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Başkanlığı desteğiyle 2024 yılında başlatılan kazı çalışmalarının 2025 yılında da aralıksız devam ettiği bildirildi. Arkeolojik bulgulara göre, üç tarafı ana kaya ile çevrili olan yapının Roma döneminde inşa edildiği, sonrasında Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de kesintisiz şekilde kullanıldığı belirlendi. Hamamın, altıgen planlı havuz yapısı ve ona bağlı su tahliye kanalları ile dikkat çektiği kaydedildi. Yapının çevresine büyük taş bloklarla örülmüş duvarlar inşa edildiği ifade edildi.
1974 yılına kadar kullanıldı
Hamamın 1974 yılına kadar Melikşah köyü sakinleri tarafından aktif olarak kullanıldığı, ancak sıcak suyun başka bir noktaya yönlendirilmesinin ardından terk edildiği ve zamanla toprak ve büyük taşlarla dolduğu belirtildi. Giriş kısmındaki duvarların yıkılmasıyla birlikte havuzun dolduğu, tahliye kanallarının ise toprak altında kaldığı tespit edildi. 2024 ve 2025 yıllarında yürütülen kazılar sonucunda havuz bölümündeki dolgunun tamamen kaldırıldığı ve zemine kadar temizlendiği bilgisi verildi. Ayrıca, kapalı ve açık su tahliye kanalları da gün yüzüne çıkarılarak yapının kullanıldığı son hâline ulaşıldı.
Doç. Dr. Yusuf Albayrak: Restorasyon süreci başlayacak
Kazı çalışmalarının bilimsel sorumluluğunu üstlenen Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Yusuf Albayrak, kazı ekibinin yapı çevresinde çalışmaları sürdürdüğünü belirtti. Albayrak, restorasyon sürecine ilişkin olarak, “Hamamın ilk inşa edildiği hâle yaklaştırılması için çalışmalar sürecek” dedi.
Çok katmanlı tarihî süreç
Doç. Dr. Albayrak, “Kazılar sırasında elde edilen arkeolojik buluntular, hamamın yalnızca Roma değil, aynı zamanda Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de kullanım gördüğünü belgelemektedir. Bu durum, yapının çok katmanlı tarihî sürecini ortaya koyarak bölgenin kültürel miras değeri açısından önemini artırmıştır” ifadelerini kullandı.
