İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın acı bilançoyu kamuoyuna açıklamasının ardından, saldırının sadece yerel bir güvenlik olayı olmadığı, bölgesel ve stratejik bir mesaj içerdiği yönünde değerlendirmeler peş peşe geldi. Güvenlik ve terör uzmanları, özellikle saldırının zamanlamasına dikkat çekerek, Türkiye’nin Suriye’de atabileceği olası adımların bu süreçte belirleyici olduğunu ifade etti.
AKILLARDA TEK BİR SORU: TESADÜF MÜ?
Yalova’da DEAŞ hücresine yönelik düzenlenen operasyon sırasında güvenlik güçlerine ateş açılmasıyla başlayan çatışma, saatler süren bir mücadeleye sahne oldu. Operasyonun detayları belirginleştikçe, olayın yalnızca bir hücre çökertilmesi girişimi olmadığı, Türkiye’ye yönelik daha geniş bir mesajın parçası olabileceği yönündeki yorumlar yapılmaya başlandı. Uzmanlara göre, saldırının “terörsüz Türkiye” söyleminin yoğunlaştığı ve Suriye’de yeni bir denge arayışının konuşulduğu bir döneme denk gelmesi dikkat çekti.

“BU SADECE YALOVA İLE SINIRLI DEĞİL”
CNN Türk yayınında değerlendirmelerde bulunan Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, saldırının lokal bir terör eylemi olarak okunmasının eksik kalacağını söyledi. Başbuğ, Türkiye’nin uzun süredir terörle mücadelede kritik bir eşikten geçtiğini söyleyerek, bu süreçte gerçekleşen saldırıların planlı olduğuna işaret etti. Başbuğ’a göre, farklı terör örgütleri sahada görünse de arka plandaki yönlendirme tek merkezden yapılıyor.
Başbuğ, saldırının arkasındaki uluslararası boyutu işaret ederek, bölgedeki güç mücadelesinin Türkiye’ye yansıdığı görüşünü dile getirdi. Terör örgütlerinin belirli dönemlerde harekete geçirilmesinin, bölgesel planların bir parçası olduğunu savunan Başbuğ, Türkiye’nin iç güvenliğini hedef alan bu tür eylemlerin jeopolitik gelişmelerden bağımsız değerlendirilemeyeceğini belirtti.

DEAŞ’IN ORTAYA ÇIKIŞINI ANLATTI
DEAŞ’ın kuruluş sürecine değinen Başbuğ, örgütün ortaya çıkışının ve bölgede varlık göstermesinin uluslararası politikalarla doğrudan bağlantılı olduğunu ifade etti. ABD’nin Suriye’deki varlığını ve PKK/YPG/SDG ile kurduğu ilişkiyi, DEAŞ tehdidi üzerinden meşrulaştırdığını savunan Başbuğ, örgütün tamamen ortadan kalkmasının bazı aktörler tarafından istenmediğini ileri sürdü. Bu durumun, hem Suriye’de hem de Türkiye içinde kontrollü bir tehdit algısı oluşturma amacına hizmet ettiği aktarıldı.
HEDEFTE NE VAR?
Programda yapılan değerlendirmelerde, DEAŞ’ın eylemlerine bakıldığında İsrail’e karşı herhangi bir saldırı gerçekleştirmemesi, buna karşın Müslüman coğrafyalarda kanlı eylemler yapmasının dikkat çekici olduğu vurgulandı. Başbuğ, Suriye’nin farklı bölgelerinde farklı grupların eş zamanlı olarak hareketlendirilmesini, Türkiye’ye yönelik çok katmanlı bir baskı stratejisi olarak yorumladı. Amacın ise Suriye’de kalıcı bir istikrarsızlık ortamı oluşturmak ve bu kaosu Türkiye’ye taşımak oolduğu belirtildi.

FARKLI ÖRGÜTLER, AYNI MERKEZ İDDİASI
Terör örgütlerinin birbirinden bağımsız hareket etmediğini savunan Başbuğ, Edirne’de yaşanan ve farklı örgüt mensuplarının aynı araçta yakalandığı olayı örnek gösterdi. Bunun gibi vakaların, FETÖ, DEAŞ ve PKK gibi yapıların sahada farklı isimlerle görünse de aynı stratejik hedeflere hizmet ettiğini ortaya koyduğunu söyledi.
Başbuğ, Türkiye’nin bu tabloyu net olarak gördüğünü ve terörle mücadelesinden geri adım atmayacağını belirterek, bölgesel dengelerde bazı aktörlerin elindeki kozların giderek tükendiğini söyledi. Türkiye’nin “terörsüz bir gelecek” hedefini boşa çıkarmaya yönelik girişimlerin sonuçsuz kalacağını vurguladı.

OPERASYON NEDEN SAATLER SÜRDÜ?
TRT Haber canlı yayınına katılan Strateji ve Güvenlik Uzmanı İbrahim Keleş, Yalova’daki operasyonun 7 saat 40 dakika sürmesinin temel nedeninin güvenlik güçlerinin sivillere yönelik hassasiyeti olduğunu ifade etti. Operasyonun yapıldığı mekânda kadın ve çocukların bulunması nedeniyle, polis ekiplerinin son derece kontrollü ve sabırlı hareket ettiğini belirten Keleş, sivillerin zarar görmemesi için defalarca çağrıda bulunulduğunu belirtti.
Keleş, operasyon sırasında önceliğin sivillerin güvenliği olduğunun altını çizerek, kadın ve çocuklar tahliye edilmeden teröristlere müdahale edilmediğini söyledi. Sergilenen yaklaşımın, Türk güvenlik güçlerinin terörle mücadeledeki etik ve insani duruşunu açıkça ortaya koyduğunu dile getirdi.

“BİZİM ANLAYIŞIMIZ YIKMAK DEĞİL”
Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet birimlerinin, operasyonlarda ibadethaneleri, tarihi yapıları ve sivilleri korumayı esas aldığını hatırlatan Keleş, Barış Pınarı Harekâtı’ndan örnekler verdi. Nokta atışı operasyonlarla terör unsurlarının etkisiz hale getirildiğini, şehirlerin ise büyük yıkıma uğramadığını söyledi.
Keleş, saldırının yılbaşı öncesi güvenlik tedbirleriyle sınırlı bir olay olarak görülmemesi gerektiğini ifade ederek, asıl arka planın Suriye’deki gelişmeler olduğunu ifade etti. ABD’nin bölgedeki politikaları, SDG’nin varlığı ve çekilme tartışmalarının, DEAŞ’ın yeniden hareketlendirilmesiyle bağlantılı olduğunu savundu. Türkiye’nin Suriye’ye yönelik olası bir operasyon hazırlığı sürecinde yaşanan bu saldırının, açık bir mesaj niteliği taşıdığını belirtti.

“TÜRKİYE’YE KARŞI HER KART AÇILIYOR”
Uluslararası Terör ve Güvenlik Uzmanı Bülent Atasever de TRT Haber’de yaptığı değerlendirmede, Yalova’daki operasyonun detaylarına dikkat çekti. Türk polisinin kadın ve çocukların zarar görmemesi için büyük bir hassasiyet gösterdiğini vurgulayan Atasever, bu yaklaşımın Türkiye’nin terörle mücadeledeki temel farkını ortaya koyduğunu belirtti.
Atasever, DEAŞ’ın eylem haritasına bakıldığında örgütün hedefinin çoğunlukla Müslüman ülkeler olduğunu belirterek, bu durumun örgütün kimler tarafından ve hangi amaçla kullanıldığını açıkça gösterdiğini söyledi. Türkiye’nin DEAŞ ile sahada gerçek anlamda mücadele eden nadir ülkelerden biri olduğunu vurguladı.




