Anayasa Mahkemesi (AYM), kamuoyunda “katliam yasası” olarak anılan, sokak hayvanlarının toplatılması ve belirli şartlarda “uyutulması”na imkan tanıyan yasanın iptali istemini reddetti. Karar, hayvan hakları savunucuları ve hukukçular tarafından tepkiyle karşılandı.

Şampiyonlar Ligi Finali Belli Oldu: Dev Kapışmada Inter ile PSG Karşı Karşıya! Şampiyonlar Ligi Finali Belli Oldu: Dev Kapışmada Inter ile PSG Karşı Karşıya!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 17 maddeden oluşan 7527 sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 16 maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle AYM’ye başvuruda bulunmuştu. Ancak yüksek mahkeme, başvuruyu oy çokluğuyla reddetti.

Ankara Barosu’ndan tepki: “Mücadele sürecek”

Kararın açıklanmasından önce Anayasa Mahkemesi önünde bir basın açıklaması yapan Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi, sokak hayvanlarının yaşam hakkının anayasal bir hak olduğunu vurguladı. Baro, AYM'nin ret kararına ilişkin yaptığı açıklamada, “Yaşam hakkını savunmaya ve bu hukuk dışı uygulamalara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Yasa ne getiriyor?

Tartışmalı yasa kapsamında belediyelere, sokakta yaşayan sahipsiz hayvanları toplayarak barınaklara götürme ve sahiplendirilemeyen hayvanlar için “eutanazi” yani uyutma uygulamasına başvurma yetkisi tanınıyor. Hayvan hakları savunucuları, bu uygulamanın hayvanların sistematik şekilde öldürülmesinin önünü açtığını savunuyor.

Baro Başkanı Mustafa Köroğlu, yaşam hakkını savunacak ve bu yolda mücadeleye devam edeceklerini vurgulayarak şunları söyledi:

"Baromuz tarafından takip edilen dosyalarda da gördüğümüz gibi, ne yazık ki yasanın 10 aylık bilançosu yüzlerce hayvanın eziyetle katledilmesi, binlercesinin de ölüm kampı barınaklara hapsedilmesi olmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin en temel ve tartışmasız hak olan yaşamdan yana karar vereceği inancıyla geçmişteki kararlarından örnekler vermek isteriz. Anayasa Mahkemesi, bir kararında hayvanlara bakışını şu ifadelerle ortaya koymaktadır; Hayvanlara "iyi" davranmak gereği, herkesin üzerinde anlaştığı ahlak kurallarından biridir.

Zira pek çok hayvan türünün tıpkı insanoğlu gibi hissetme yetisine sahip olduğu bilinmektedir. Hayvanların pek çok çıkarı olabilir ancak hissetme yetisine sahip oldukları sürece en azından acı ve ıstıraptan kaçınmanın çıkarlarına olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu düşünce normatif hayvan hakları hukukunun temelini oluşturan ve kökleri 19. yüzyıla dayanan "insanca muamele ilkesi'nde ifadesini bulur.

Bu ilke insanın çıkarlarının hayvanın çıkarlarına tercih edilebileceği ama bunun ancak zorunlu hâllerde yapılabileceği, dolayısıyla hayvanlara gereksiz yere acı çektirilmemesi gereğine işaret eder. Hayvanların ahlaki statüsünün varlığına ve niteliğine ilişkin tartışmalar her geçen gün daha da yoğunlaşmaktadır. Buna karşın kendisine karşı güçlü itirazlar ileri sürülse de çağdaş demokrasilerde kabul edilen insanca muamele ilkesi sadece ahlaki değil aynı zamanda hukuki bir kuraldır. Nitekim hayvanları koruma yasaları hayvanların "gereksiz" yere acı çektirilmesini yasaklar.

Oysa, 2 Ağustos tarihinde yürürlüğe giren katliam yasası, devletin hayvanlara karşı yaşatma yönündeki pozitif yükümlülüğünü ortadan kaldırarak, Anayasa Mahkemesi’nin de kabul ettiği biçimde, hayvanların acı çekme ve bu nedenle sui generis hak özneleri oldukları görüşüne aykırı olarak, hayvanların öldürülmesini meşru hale getirmeye çalışmaktadır.

2 Ağustos’tan beri meydana gelen yüzlerce hayvan istismarı ve katli, gücünü bu yasadan almaktadır. Bu nedenle, tarihe bir utanç vesikası ve zulüm yetkisi olarak geçecek bu yasanın, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi, yalnız hayvanların haklarını kabul etmek için değil, insan onurunun zorunlu bir gereğidir."

"Sokakta yaşayan hayvanları bir eziyet ve ölüm döngüsüne sokmuştur"

Sahiplendirmeye yönelik herhangi bir teşvik yapılmadığını belirten Baro Başkanı Köroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Üretim, satış ve ithalat yasaklanmadığı, sahiplendirmeye yönelik hiçbir teşvik yapılmadığı, hayvanların kısırlaştırılmasının durma noktasına geldiği halde, hayvanların barınaklara toplanarak öldürülmesini öngören 5199 sayılı Kanun değişikliği, sokakta yaşayan hayvanları bir eziyet ve ölüm döngüsüne sokmuştur.

"Kamu yararı barındırmadığı kanıtlanmıştır"

Kanun değişikliği sonrası sokakta ve barınaklarda, hayvanlara yönelen şiddet vakalarında ciddi oranlarda artış meydana gelmiştir. Bu yasayla yetinilmemiş, 13 Aralık 2024 tarihinde yayımlanan Uygulama Yönetmeliği’yle ise katliamın şiddetinin arttığı, insan-hayvan arasındaki temasın yok edilmeye çalışıldığı, barınaklardan hayvan sahiplenmenin önüne ciddi engeller konulduğu, hayvanların kayıtsız şartsız öldürülmesine neden olacak bir zemin sağlanmıştır. Öyle ki, ateşli silahla bile öldürme yetkisi getirilerek; sokaklarda şiddet görüntülerinin artmasına, toplumsal huzur ve barışın yok edilmesine hizmet ettiği, kamu yararı barındırmadığı kanıtlanmıştır.

Yasanın yürürlüğe girmesiyle geldiğimiz durum, yalnızca hayvanların katledilmesiyle sınırlı olarak düşünülmemelidir. Şiddetin her köşe başına taşındığı bir sistemde hayvanlar bahanedir. Hayvanlar üzerinden toplumun da içine sokulduğu bu şiddet sarmalının, yasanın yürürlükte olduğu 10 ay boyunca şahit olduğumuz acı olayların son bulması için yasanın iptali zaruridir."

"İşte bu yüzden, biz de Ankara Barosu olarak, Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na tüm somut verileriyle iletmiş olduğumuz amicus curiae başvurumuzu yineliyor ve toplum vicdanında yara açan, bilimsel ve etik değerler barındırmayan bu yasanın ivedilikle iptalini talep ediyoruz" diyen Mustafa Köroğlu, şöyle devam etti: 

"Son olarak belirtmek isteriz ki; Dünyada her gün bizler gibi acı çekme yetisine sahip milyonlarca hayvan, insanlar tarafından akıl almaz işkencelere maruz bırakılıp katledilirken, insan türüne özgü olan bu utanç sona erinceye dek, yaşam hakkını savunacak ve mücadeleye devam edeceğiz."

Kaynak: Haber Merkezi