Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaklaşık 5 ay sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde partisinin grup toplantısına katıldı. 28 Ocak’tan bu yana grup kürsüsünden uzak kalan Bahçeli, 147 gün sonra yeniden Meclis’te konuşma yaptı.
4 Şubat’ta Kalp Kapakçığı Ameliyatı Geçirdi
Bahçeli, 4 Şubat’ta geçirdiği kalp kapakçığı operasyonunun ardından bir süre hastanede tedavi görmüş, 10 gün sonra taburcu edilmişti. Nekahet sürecinde sahalardan uzak kalan MHP lideri, yazılı açıklamalarla gündeme dair değerlendirmelerde bulunmaya devam etmişti.
Siyasi Mesajlarına Ara Vermedi
Her ne kadar fiziken Meclis çalışmalarından uzak kalsa da, Bahçeli’nin yazılı açıklamaları hem iç politikada hem de MHP’nin duruşu açısından dikkat çekici mesajlar içermişti. Cumhur İttifakı'nın iç dengeleri, muhalefete yönelik eleştiriler ve milli güvenlik konularında Bahçeli'nin tutumu kamuoyunda yakından takip edilmişti.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şunlar oldu:
Değerli vekil arkadaşlarım, saygıdeğer misafirler, basınımızın değerli temsilcileri, malum olduğumuz zorunlu hallerden dolayı toplantılarımıza bir süre ara vermiştik. Hamt olsun yeniden bir aradayız. 28 Ocak'tan sonra gerçekleştirdiğimiz ilk grup toplantımız ile kaldığımız yerden yolumuza coşku ile devam ediyoruz.
Bizleri takip eden bütün vatandaşlarımızı, gönül coğrafyamızda varlık ve birlik mücadelesi veren kardeşlerimizi selamlıyorum.
Şükürler olsun ki fikirlerimiz, hedefimiz, mücadelemiz, tavrımız, tarafımız, varlığımız doğrudur. Biz MHP'yiz, biz Türkiye'yiz, biz Türk milletiyiz, Kapalı devre siyaset sınırlarını aşmak istiyoruz. Kapımızı örtüp perdelerimizi indiremeyiz. Başkasının yangını ile kendi evimizi ısıtamayız. Göze batmak yerine gönülde kalmak arzusunda, süper güç Türkiye amacındayız. Terörsüz Türkiye'ye ulaşmanın azim ve kararlılığı amacındayız. Ülkemizin güvenliği tehlikeye düşerse kim benim önüme düşecek kaygısını iyi biliyoruz. Milletimizin aradığı sorular için milletimizin aradığı yegane adres olduğumuzu iyi biliyoruz.
Şükürler olsun ki fikirlerimiz, hedefimiz, mücadelemiz, tavrımız, tarafımız, varlığımız doğrudur. Biz MHP'yiz, biz Türkiye'yiz, biz Türk milletiyiz, Kapalı devre siyaset sınırlarını aşmak istiyoruz. Kapımızı örtüp perdelerimizi indiremeyiz. Başkasının yangını ile kendi evimizi ısıtamayız. Göze batmak yerine gönülde kalmak arzusunda, süper güç Türkiye amacındayız. Terörsüz Türkiye'ye ulaşmanın azim ve kararlılığı amacındayız. Ülkemizin güvenliği tehlikeye düşerse kim benim önüme düşecek kaygısını iyi biliyoruz. Milletimizin aradığı sorular için milletimizin aradığı yegane adres olduğumuzu iyi biliyoruz.
SİYASETİMİZ TÜRK MİLLETİ VARSA AYAKTA OLACAKTIR
İnsan için, aile için, millet için, ülkemiz için yapacaklarımızın söylediklerimizin en az yaptıklarımız kadar etkili olması gerekir. Biz siyasetimizi boş hayaller üzerinde yapmıyoruz, yalnızca bekamıza yönelik alarm düğmelerine basmak olarak yorumlamıyoruz. Sebepler sabit kaldıkça sonuçların da aynı kalacağını biliyoruz. Bize göre siyaset iftihar ettiğimiz Türk milletine hizmet için lütfedilen fırsatın tanımıdır. Hizmet yarışında öne çıkma becerisidir. Özne her zaman Türk milletidir. Ona önem verilmeyen siyaseti kabul etmedik, etmeyeceğiz. Türk milleti yoksa biz zaten olamazız. Bizim varlık nedenimiz millet gerçeğidir. Biz Türk milleti ayaktayız. Siyasetimiz Türk milleti varsa ayakta olacaktır. Siyaseti muhalefet partilerinin yaptığı üzere yürekteki güzel duyguları istismar ile yapmıyoruz. Siyaseti bir şeyler yapıyor görünmek, günü kurtarmak niyeti ile yapmıyoruz. Siyasetin birilerini koltukta tutmak için tiyatro sahnesi olmadığını biliyoruz
Muazzam mücadelenin arkasında üç hilale tutku ile bağlanmış, çoluk çocuğunun rızkını partisi ile bölüşmüş on binlerce dava arkadaşımın alın teri ve tertemiz hayalleri var.
"ETRAFIMIZDAKİ KANLI OYUNLARA KARŞI HAZIRLIKLI OLMALIYIZ"
Kurucu unsurlarımız ihmale kurban edilirse vatanımızı var eden muazzam şuur zamanla kaybedilecektir. Tedbir ve temkini elden bırakmamak şarttır. Hep bir hesap hep bir plan, istila ve şiddet senaryosu devrede. Uyuşukluk ve uyumanın sonucu erimedir. Su uyusa da düşman emeller canlıdır. Tehlikenin büyüğü küçüğü olmaz olamaz. Hafife alınan alarm yarınlarda korkunç badireler doğuracaktır. Vatanımızda bağımsız, bağlantısız, bir bütün yaşamanın yeminini tutacaksak etrafımızdaki kanlı oyunlara karşı hazırlıklı ve dirayetli hareket etmeliyiz. Kim saldıracakmış bırakın bu masalları diyen münafık zihniyetlere itibar edemeyiz. Bizim dersimiz ecdadın hatıraları ile matuftur
Çatışma ve savaşların birbirine eklemlenerek kaos yarattığını görüyoruz ve kaygı duyuyoruz. Öncelikle düşünmemiz gereken Türkiye'dir. İsrail'in İran'a saldırısı barbarlıktır. İran misilleme üstüne misilleme yapmaktadır. Yeni bir dünya savaşı ile ilgili tahminlerin yoğunlaşması ile ilgili çok boyutlu krizlere hazırlık ertelenemez. Tahran’a, Bağdat’a, Şam’a, ezcümle diğer komşu ülke başkentlerine atılan bombaların Ankara’ya etkisi olmayacağını iddia etmek için ya cahil ya da görevli bir işbirlikçi olmak kafidir.
İsrail, İran’a saldırarak Gazze soykırımını perdelemek istemiş, terörsüz Türkiye’nin tekerine çomak sokmayı tertip etmiş, korku uyandırarak komşu coğrafyaların Siyonist-Emperyalist kurguya göre yeni baştan tanzimini ve tasnifini planlamıştır.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HAKKINDA UYARDI
Coğrafyaların bombalanarak silkelenmesi, altının üstüne getirilmesi barışçıl diyalogları köstekleyecek, huzur ve istikrar özlemlerini köreltecek, vekalet savaşlarını kızıştıracak, sonu gelmeyen çalkantılar dönemini başlatacaktır. Allah muhafaza, Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkması halinde ise insanlık ve dünya medeniyeti kendi kendini yiyip bitiren, yakıp yok eden canavar bir organizmanın durumuna düşecektir.
İsrail tehdidinde tüm eşikler aşılmıştır. Kontrolünü kaybetmiş sözde devlet şiddetin tüm düğmelerine basmıştır. İsrail evrensel ilkelere göre devlet vasfından çıkmış bir cinayet mangasına, terör örgütüne dönüşmüştür
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KAHREDİCİ SESSİZLİĞE GÖMÜLÜ VAZİYETTE
İsrail’in hiçbir yaptırım ve cezai takibata uğramaması, alçaklığının, korkunç azgınlığının, hak ve hukuk tanımayışının başlıca motivasyonu ve moral deposudur. Birleşmiş Milletler aciz, atıl, dilim varmıyor söylemeye ama korkaktır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kahredici sessizliğe ve tepkisizliğe gömülü vaziyettedir. Uluslararası toplum derhal harekete geçmelidir. İslam ülkeleri üç maymunu oynamaktan vazgeçerek ahlaki tavrını ve tarafını erdemli ve eylemsel adımlarla berrak şekilde göstermeli, kolektif bir devreye girmelidir. Sorarım, bugün değilse ne zaman ümmet ve millet bilinci diriliş emaresi gösterecektir? Bu ne aymazlıktır? Bu ne yaman bir çelişkidir? Bu zulüm ve eşkıya düzeni nereye kadar sürüp gidecektir?
Siyonist-Emperyalist vandallığın azı dişini söküp atmaktan ödü patlayan bir özgüvensizliğin ve hatta sinmişliğin Ruzi Mahşer’de vereceği hesabı düşünen hiç yok mudur?
Elbette böyle gidemez, akan kanlara hiçbir surette seyirci kalınamaz, insanlık ve İslam vicdanının heder ve helak olmasına daha fazla iradesiz durulamaz.
BİRLEŞMİŞ NİLLETLER DERHAL KUVVET KULLANMALI
Birleşmiş Milletler derhal kuvvet kullanmalı, suçlular tarih ve adalet önünde cezalandırılmalıdır. Vakit kaybetmeksizin İsrail terör devletine karşı ortak bir direniş hattı kurulmalıdır. Birleşmiş Milletler operasyonel askeri gücünü sahaya sürmelidir. Bunu bölge ve dünya barışı için acilen yapmalıdır. Sadece Ortadoğu değil, dünyanın geneli bıçak sırtında, diken üstünde, belirsizliğin kapsama alanındadır. Nitekim çok dikkatli olmamız gerekmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi hem içimizde hem de dışımızda barış havasının, barış kuşağının egemen olmasını dilemektedir.
İsrail’in Ortadoğu’da tarihi bir hüsran ve hezimete mahkum olması kaçınılmazdır.
CHP'NİN BU GELİŞMELER KARŞISINDAKİ SİYASETİ ENDİŞE VERİCİ
Bu gelişmeler ortadayken, Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin gelişmeler karşısındaki ilkesiz, ilgisiz, ikircikli ve iltihaplı siyaseti gerçekten de endişe verici boyutlardadır.
Mahalle yanarken havanda su dövmeleri ayıplı siyasetin ucuz numaralarından başka bir şey değildir. CHP'nin durduğu yer Türk milletinin durduğu yer değildir. Muhalefetin omurgası kırık, çürüktür. Biz ceset olmaya değil, cennet vatanımız, evlatlarımız için dipdiri olmanın heyecanındayız.
Kim ne yaparsa yapsın iç cephemiz düşmeyecek, surda gedik açılamayacaktır. Gün birleşme günüdür, gün dayanışma günüdür. Her şey Türkiye içindir diyoruz. bu topraklara vatanım, diyen herkes bu insanlara milletim diyen herkes, bu bayrak ülke benim diyen herkes, biliniz ki herkes eşittir Türkiye'dir.