Bayraktar, hava savunmasının dünyanın en karmaşık teknolojilerinden biri olduğunu vurgulayarak, “Hava savunması bir mermiyi başka bir mermiyle vurmak gibidir. Saldırmak kolay, savunmak çok zordur” dedi. Ülkenin caydırıcı güç oluşturmasının önemine değinen Bayraktar, uzun menzilli füzeler, kamikaze insansız hava araçları ve sürü dronların stratejik caydırıcılık sağladığını ifade etti.
KATMANLI SİSTEMLE TÜM HEDEFLERE KARŞI HAZIRLIK
Türkiye’nin hava savunma sistemlerinin tüm kademeleri kapsadığını aktaran Bayraktar, “En alt düzeyden başlayıp, uzun menzillerden yakın menzillere kadar farklı hedef sınıflarına uygun katmanlı bir yapı geliştirdik. Mevcut sistemler uygulamaya alındı ancak tüm ülkeyi kapsayacak kapasite üretim aşamasında” dedi.
2030 HEDEFİ: TAM KAPASİTEYLE ÜLKE SAVUNMASI
Bayraktar, 2030’lara gelindiğinde Türkiye’nin hava savunma alanında tam kapasiteye ulaşacağını belirtti. “Ülkemiz, hava savunma anlamında tam manasıyla bir kapasite oluşturmuş olacak. Bu, ülke savunması ve caydırıcılık açısından hayati öneme sahip” açıklamasını yaptı.
TAARRUZ KAPASİTESİ VE STRATEJİK ÖNEMİ
Savunmanın maliyetinin yüksek olduğunu hatırlatan Bayraktar, taarruz kapasitesinin de caydırıcılık için kritik olduğunu vurguladı. “Karşı taraf, sizin taarruz kapasitenizi bildiğinde saldırıya cesaret edemeyecek. Bugün binlerce dron aynı anda saldırabiliyor; katmanlı savunma sistemi dahi kapasitesini aştığında çöküyor. Önemli olan caydırıcı olabilmek” dedi.
TÜRKİYE’NİN HAVA SAVUNMA TEKNOLOJİSİNDEKİ YOLCULUĞU
Bayraktar, Türkiye’nin hava savunma teknolojisinde ciddi ilerleme kaydettiğini ve artık üretim aşamasına geçildiğini belirtti. Taarruz sistemlerinde de üretimin artırılması gerektiğini söyleyen Bayraktar, “Bütün teknolojiyi geliştirdik, şimdi üretimi hızlandırmak ve caydırıcılığı artırmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.