Kamuda görev yapan yaklaşık 4 milyon memur ile 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri devam ediyor. Ön görüşmeler tamamlandıktan sonra, Kamu İşveren Heyeti ilk teklifini kamuoyuna duyurdu. Buna göre, 2026’nın ilk altı ayı için yüzde 10 + yüzde 6, 2027’nin her iki dönemi için yüzde 4 + yüzde 4 zam önerildi. Eğitim-Bir-Sen ve diğer sendikalar bu teklifi yetersiz bularak kabul etmedi. Sendika bu tepkiyi Milli Eğitim Bakanlığı önünde düzenlenen protestoyla dile getirdi.

“TEKLİFLER AKLA, VİCDANA SIĞMIYOR”

Eylem alanında konuşan Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Talat Yavuz, teklifin refah payı ve taban aylık zammını içermediğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:

“2026 için yüzde 10 + yüzde 6; 2027 için yüzde 4 + yüzde 4 olarak açıklanan teklif, ne refah payını barındırıyor ne de taban ücrete zam içeriyor. Gerçeklerden uzak, hem emekliyi hem memuru yok sayan; akla, vicdana, hakkaniyete uymayan bu öneriyi bir kez daha reddediyoruz.”

Memur zam pazarlığında kritik süreç: Refah payı ve taban artışı masada!
Memur zam pazarlığında kritik süreç: Refah payı ve taban artışı masada!
İçeriği Görüntüle

KİMLERİN TALEPLERİ GÖRMEZDEN GELİNİYOR?

Yavuz, MEB içindeki şube müdürleri, ilçe müdürleri, il milli eğitim müdür yardımcıları, araştırmacılar, uzmanlar ve müfettişlerin öğretmenlik kariyer basamaklarına ulaşmada hak mahrumiyeti yaşadığına dikkat çekti. “Bu haksızlık nerede çözülecek? Masada çözülsün istedik ama sesimiz duyulmadı. Artık masada çözelim diyoruz.” dedi.

“EĞİTİM ÇALIŞANLARI YÜK DEĞİL ÜLKENİN GÜCÜDÜR”

Yavuz eğitim çalışanlarının yük değil, ülkenin en büyük gücü olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Büyük harflerle “Toplu sözleşme, adil refah dağıtımı ve ücretlerin iyileştirilmesi için bir fırsattır. Eğitim, öğretim ve bilim çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarının geliştirilmesi, ülkenin geleceğini yükseltecek kaliteyi yakalamanın anahtarıdır” ifadelerini kullandı. Ayrıca, “sayısal çoğunluk”, “bütçe disiplini” ve “hedeflenen enflasyon” gerekçeleriyle taleplere duyarsız kalan bir yaklaşımın toplumsal maliyet doğuracağına dikkat çekti.

“GÜÇLÜ EĞİTİM, GÜÇLÜ TÜRKİYE”

Eğitim çalışanlarının emeklerinin karşılığını almak istediklerini belirten Yavuz, toplu sözleşmenin umut, güven ve çalışma barışını güçlendirdiği bir alan olması gerektiğini söyledi. “Emeğimizin değerli olduğu, alın terimizin hakkının verildiği bir toplu sözleşme istiyoruz. Hakkaniyet, adalet ve refah tüm kamu emekçilerine yansısın. Eğitimcilerin yüzü gülecek, ülkemizin yarınlarını aydınlatan bir anlaşmayla sürecin tamamlanmasını bekliyoruz. Çünkü güçlü eğitim, güçlü Türkiye demektir.” diye konuştu.

Kaynak: İHA