Ergür, Erdoğan’ın yaklaşımının tarihsel, dini, stratejik ve uluslararası hukuk açısından rasyonel olduğunu savunarak, sert çıkışların Türkiye’yi Batı’nın planladığı bir kıskaca sürükleyebileceğini belirtti.

GAZZE’DE ZULÜM SÜRÜYOR, TEPKİLER FARKLILAŞIYOR

Gazze'de İsrail’in uyguladığı açlık, bombardıman ve soykırım politikası devam ederken, dünya kamuoyu büyük ölçüde sessizliğini koruyor. Türkiye ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğünde yoğun diplomatik çabalar yürütüyor. Ancak kamuoyunun bir kesimi, bu politikaların yeterince güçlü olmadığını savunarak, askeri veya daha sert ekonomik adımlar talep ediyor.

“ASKERİ MÜDAHALE GERÇEKÇİ DEĞİL”

Yazısında Erdoğan’ın politikalarının eleştirildiğini belirten Ersan Ergür, bu tepkilerin duygusal ve yüzeysel olduğunu ifade etti. Özellikle bazı dini yapılar ve sivil toplum kuruluşlarının, askeri hamle talebini dillendirdiğini söyleyen Ergür, bunun ABD ve İsrail'in planladığı provokatif bir ortamın parçası haline gelme riski taşıdığını kaydetti.

Ergür, bu tür müdahalelerin daha önce Irak’ın Kuveyt işgali veya Arap Baharı’nda görüldüğü gibi, uzun vadede İslam coğrafyasında büyük yıkımlara yol açtığını da hatırlattı.

“SİYER PERSPEKTİFİNDEN ERDOĞAN’IN TUTUMU MEŞRUDUR”

Yazar, Hz. Muhammed’in Mekke, Medine ve Fetih dönemlerini örnek göstererek, Erdoğan’ın diplomatik ve stratejik sabrının İslami öğretiyle uyumlu olduğunu vurguladı. Mekke döneminde askeri değil sabrın ve toplumsal inşanın öne çıktığını hatırlatan Ergür, Erdoğan’ın şu anki pozisyonunun da Hazreti Peygamber’in tavrına benzediğini belirtti.

TSK’NIN DURUMU VE STRATEJİK KAPASİTE DE ETKEN

Ergür’e göre, Türkiye’nin savunma gücü artıyor olsa da, hâlâ bazı stratejik alanlarda eksiklikler mevcut. Özellikle hava savunma sistemleri, balistik kabiliyet ve hava taarruz yetenekleri tam gelişmediği için Türkiye’nin doğrudan askeri bir müdahaleye girmesi gerçekçi değil. Bu nedenle, dengeli bir strateji izlenmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Meclis'te tarihi gün: Milli Dayanışma Komisyonu'nun ilk toplantısı tamamlandı!
Meclis'te tarihi gün: Milli Dayanışma Komisyonu'nun ilk toplantısı tamamlandı!
İçeriği Görüntüle

ULUSLARARASI HUKUK VE DİPLOMASİ GEREKLERİ

İsrail ile diplomatik ilişkilerin ve ticaretin tamamen kesilmemesi, bazı çevrelerce eleştirilse de Ergür, bu durumun uluslararası diplomasi kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Özellikle büyükelçiliğin açık kalmasının, iletişim ve insani yardımlar açısından kritik olduğuna dikkat çekti.

2 Mayıs 2024'te Türkiye’nin İsrail ile ticari ilişkileri resmen kesmesine rağmen, ticaretin hâlâ sürdüğü yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyledi. Filistin'e gönderilen yardımın büyük bölümünün İsrail gümrükleri üzerinden geçtiğini hatırlatan Ergür, “Ticaret kesilirse asıl zarar gören Filistin olur” uyarısında bulundu.

“ERDOĞAN’IN POZİSYONU HEM SİYASİ HEM VİCDANİ”

Ergür, Erdoğan’ın Gazze politikasının sadece siyasi değil, aynı zamanda vicdani ve dini bir sorumluluk taşıdığını vurguladı. Filistin’e yardım ulaştırmak, İsrail’le en düşük seviyede diplomatik teması sürdürmek ve uluslararası kamuoyunda Filistin’i savunmak gibi adımların hepsinin, dengeli bir stratejinin parçası olduğunu söyledi.

Libya örneğinde olduğu gibi, Türkiye’nin doğrudan müdahale yerine dengeli bir dış politika izleyerek hem barışa katkı sunduğunu hem de güçlü bir rol üstlendiğini belirtti.

TEPKİLER DUYGUSAL AMA GERÇEKLER STRATEJİK

Milat yazarı Ergür, Erdoğan’ın Gazze politikalarına yönelik eleştirilerin duygusal zeminde haklı gibi görünse de tarihi, dini, stratejik ve hukuki olarak uygulanabilir olmadığını belirtti. Türkiye’nin izlediği yolun hem devlet aklının hem de İslami hikmetin ürünü olduğunu vurgulayarak, duygusal çıkışlar yerine derin stratejilere dayalı sabır politikalarının daha faydalı olacağını savundu.

Kaynak: Haber Merkezi