İsrail’in İran’a saldırıları sürerken Türkiye’de birçok vatandaş sosyal medyada İran’ın geçmişte yaptığı hataları tartışıyor. Bazı vatandaşlar İran’ın Şii politikalarını eleştirirken İran’ın geçmişte yaptığı mezhepçi politikaları nedeniyle bugün cezasını çektiği yorumları yapıldı. Vatandaşlar ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2014’te İranlı yetkililerle yaptığı görüşmede bugünlerin yaşanmaması için uyarıda bulunduğu görüşmenin detaylarını da paylaştı.
Ortadoğu’da tansiyon her geçen gün yükselirken, İsrail ile İran arasındaki gerilim sıcaklığını korumaya devam ediyor. İran toprakları son günlerde İsrail saldırılarıyla sarsılırken, Türkiye kamuoyunda dikkat çeken bir gelişme yeniden gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 28 Ocak 2014 tarihinde İran’a gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırasında sarf ettiği sözler, adeta bugünün habercisi olarak değerlendiriliyor.
ERDOĞAN SURİYE’DEKİ KANI DURDURMAK İÇİN TARİHİ ÇAĞRIDA BULUNMUŞTU
Erdoğan’ın, İran’ın dönemin Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve dini lider Ayetullah Ali Hamaney ile yaptığı kritik görüşmelerde, Suriye’deki iç savaşı sonlandırmak adına yaptığı çağrılar bugün yeniden hafızalarda. Cumhurbaşkanı Erdoğan, o tarihte milyonlarca insanın hayatını altüst eden Suriye krizine dair, “Artık yeter. 100.000’den fazla insan öldü. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar perişan. Gelin bu kardeş kavgasını birlikte durduralım. Bu yangını birlikte söndürelim. Kan dursun, insanlar yaşasın” ifadeleriyle insani bir duruş sergilemişti.
Ancak bu samimi ve vicdani çağrılar, İran cephesinde karşılık bulmadı. Görüşmeye tanık olan kaynaklar, Hamaney’in Erdoğan’ın bu sözlerine karşılık vermediğini, hatta donuk bir ifadeyle şöyle dediğini aktardı: “100 bin değil, isterse 5 milyon kişi ölsün. Suriye bizimdir. Tarihî olarak da Irak ve Suriye, İran’a aittir.”
MEZHEPÇİ YAYILMACILIĞA KARŞI ERDOĞAN UYARILARI BUGÜN ANLAM KAZANDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yanıt karşısında diplomatik dili bir kenara bıraktığı ve sesini yükselterek tepkisini ortaya koyduğu ifade ediliyor. Erdoğan’ın o an, Suriye’de yaşananların bir siyasi krizden öte, bir "medeniyet kırılması ve vicdan yarası" olduğunu açıkça dile getirdiği belirtiliyor.
Bugün gelinen noktada ise, birçok vatandaş sosyal medya üzerinden İran’ın geçmişte izlediği mezhep temelli politikaları sorguluyor. Kullanıcılar, İran’ın Şii yayılmacılığına dayalı bölgesel hedeflerinin, bölgedeki çatışmaların ana kaynağı olduğunu ifade ederek, İran yönetiminin bu politikalarının bedelini hem kendi halkına hem de bölgeye ödettiği görüşünü dile getiriyor.
TÜRKİYE’DEN İNSANİ DURUŞ
Tüm bu gelişmelerin ortasında Türkiye, İsrail’in İran’a yönelik askeri operasyonlarına da karşı çıkmaya devam ediyor. Türkiye, bölgedeki tüm sivillerin hayatını savunurken, hem İsrail’in saldırganlığına hem de İran’ın mezhepçi politikalarına karşı aynı kararlılıkla duruyor.