Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “İstilacı ve işgalci politikalarla tüm dünyanın huzuru ve güvenliği için bir tehdit haline gelen İsrail'e karşı, Türkiye olarak her platformda en yüksek tepkiyi gösteren ülkelerin başında geliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye-Çin Medya Forumu” programında konuşan Altun, Türkiye İletişim Modeli çerçevesinde düzenlenen uluslararası medya forumlarının dördüncüsünün gerçekleştirildiğini belirtti.
“Türkiye ile Çin arasındaki stratejik ortaklık artıyor”
Altun, Türkiye ile Çin arasındaki stratejik ortaklığın ülkelerin yararına ve çok kutuplu dünya vizyonu çerçevesinde ortak geleceğin inşasına hizmet ettiğini vurgulayarak, “Dünya ticaret güzergahlarına alternatif olarak kritik öneme sahip bu çalışmalara ek olarak, ülkelerimiz arasındaki uçuş frekanslarında artış olması memnuniyet vericidir. Birkaç ay önce iki ülke arasındaki haftalık yolcu seferi hakkı 21 frekanstan 49'a çıkarılmıştır. Bu, toplumlarımız nezdinde karşılıklı artan ilginin en açık göstergesidir.” dedi.
“İsrail’e karşı her platformda en yüksek tepkiyi veriyoruz”
Konuşmasında Orta Doğu'daki gelişmelere de değinen Altun, Hindistan ve Pakistan arasında yakın dönemde yaşanan gerilimde Türkiye'nin barıştan yana istikrarlaştırıcı bir tavır sergilediğini hatırlattı.
Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstilacı ve işgalci politikalarla tüm dünyanın huzuru ve güvenliği için bir tehdit haline gelen İsrail'e karşı, Türkiye olarak her platformda en yüksek tepkiyi gösteren ülkelerin başında geliyoruz.
Bilindiği gibi katil Netanyahu hükümeti, bir yandan Gazze'de soykırıma kesintisiz devam ederken öte yandan Lübnan, Suriye, Yemen ve Irak gibi bölge ülkelerini tehdit ediyor.
Son olarak İsrail'in İran'a saldırısıyla başlayan ve 12 gün boyunca dünyayı diken üstünde tutan çatışmalar şunu bir kez daha göstermiştir ki İsrail bir an evvel durdurulmalıdır.
Fakat ne yazık ki sözüm ona dünya siyasetine yön veren devletlerin pek çoğu, İsrail'i durdurmak bir yana, Netanyahu yönetimini destekleyerek dünya barışını baltalamaktadır.
Bu tablo, mevcut küresel sistemin ne denli işlevsizliğini, başarısızlığını ortaya koymaktadır. Barışı tesis etmek gayesiyle kurulan uluslararası kuruluşlar yetersiz kalmış, uluslararası sözleşmeler kadük hale gelmiştir.”