Çiftçilerin “kan ağlayan dere” olarak nitelendirdiği Gedelek Deresi, özellikle yaz aylarında üretim artışına paralel olarak turşu suyu ve pancar atıklarıyla kirleniyor. Bu yıl nisan ayının ortasında dere yatağındaki renk değişimiyle birlikte asit oranı tehlikeli seviyelere ulaştı. Derenin sularıyla sulanan birçok tarım arazisinde verim kaybı yaşanırken, ağaçlar da kurumaya başladı.

Görüntüler sosyal medyada büyük yankı uyandırırken, halk sağlığı ve çevre güvenliği açısından durumun ciddiyeti yeniden gündeme taşındı.

Bursa-6

Çiftçiler İsyan Etti: Kimse Sesimizi Duymuyor

Gedelekli çiftçi Murat Aydın, yıllardır aynı sorunu yaşadıklarını belirterek, "Biz çiftçiler bu dereden musdaribiz. Yaz sezonuna girer girmez pancar ve turşu suyu gibi atıklar dereye salınıyor. Yıllardır söylüyoruz ama önlem alınmıyor. Mahallenin bir kısmı ana kanalizasyona bağlı ama diğer kısmı çukurda kaldığı için atıklar direkt dereye veriliyor. Ağaçlar kuruyor, mahsul alamıyoruz. Kimse çiftçinin halini sormuyor" sözleriyle yaşananları özetledi.

DEM'li Buldan yıkıldı... Sırrı Süreyya Önder'in durumu ciddiyetini koruyor DEM'li Buldan yıkıldı... Sırrı Süreyya Önder'in durumu ciddiyetini koruyor

Bursa Dere-1

Tarımsal Üretim Tehlikede

Tarım uzmanları, bu tür kimyasal atıkların uzun vadede toprak verimliliğini ciddi şekilde düşüreceğini ve toprağın yeniden eski haline döndürülmesinin yıllar alacağını belirtiyor. Sulama suyunda asit oranının yükselmesi, topraktaki mikroorganizmaları yok ederek doğal dengeyi bozuyor.

Öte yandan Türkiye genelinde nisan ayında 36 ilde yaşanan zirai don felaketiyle birlikte mahsullerde ciddi kayıplar yaşanırken, Bursa’daki bu çevresel kirlenme durumu, çiftçileri bir kez daha çaresizlikle baş başa bıraktı.

Bursa Dere

Yetkililerden Somut Adım Bekleniyor

Bölge halkı ve çevreciler, yetkililerden acil olarak denetimlerin artırılmasını, işletmelerin atık yönetimi konusunda zorunlu standartlara tabi tutulmasını talep ediyor. Gedelek Deresi'nde yaşanan kirlilik, yalnızca bir yerel sorun değil, aynı zamanda tarımsal üretimin ve çevre sağlığının geleceği açısından da ciddi bir uyarı niteliği taşıyor.

Kaynak: Haber Merkezi