Mardin’in Ömerli İlçesi'nde dünyaya gelen, korucu bir babanın ve köy işleriyle ilgilenen bir annenin 13 çocuğunun en küçüğü olan Yılmaz Acar, bir yandan çobanlık yaparken diğer yandan eğitim hayatını sürdürdü. Çobanlık yaparken Halk Eğitim Merkezi’nde üniversite sınavına hazırlanan Acar, elde ettiği başarılı sonuç ile tam burslu olarak özel bir üniversitede İslami İlimler Fakültesi'ne yerleşti. Çift ana dal (ÇAP) programı çerçevesinde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü de birincilikle tamamladı.

Hayallerinin peşinden koşan Acar, üniversite 3. sınıftan itibaren Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’deki çeşitli prestijli üniversitelerin yüksek lisans programlarına başvuruda bulundu. Başvurduğu okulların 9’undan kabul gören Acar, Chicago Üniversitesi’ne gitmeye karar verdi. Çobanlıktan Chicago’ya uzanan hikayesinin devamında Acar, vatanına dönerek milletine hizmet etmek istediğini söyledi.

Chicago Üniversitesi’ne Gidecek
Umut dolu hikayesini anlatan Mardinli Yılmaz Acar, “Pençe Kilit Operasyonu’nda şehit düşen, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bizler bulunduğumuz her ortamda başımız dik bir şekilde elde ettiğimiz başarıları şehitlerimize ithaf etmekten gurur duyarız. İlköğretim eğitimimi Mardin Salihli İlköğretim Okulu’nda tamamladım. İlçedeki İmam Hatip orta öğretiminde okudum. Sonrasında YGS ve LYS sınavlarına girerek İstanbul’da bir vakıf üniversitesini tam burslu olarak kazandım. Burada İslami İlimler bölümüne yerleştim. Üniversitede İngilizce ve Arapça hazırlık aldım. ABD ve Fas’da bir aylığına yaz okulunda bulundum. Erasmus stajımı yaptım. Geçtiğimiz ay İslami İlimler ve Siyaset Bilimi Uluslararası lisans bölümlerinden 4 ortalamayla okul birincisi oldum. 3’üncü sınıfın sonlarında ABD ve İngiltere’de çeşitli üniversitelere yüksek lisans programı için başvurular yaptım. Başvurduğum 9 programdan kabul edildim. Prestijli okullar bulunuyordu. Günün sonunda hocalarıma ve arkadaşlarıma danışarak Chicago Üniversitesine gitmeye karar verdim.” dedi.

Köyünün Çocuklarına İlham Olmak İstiyor
Köyündeki çocuklara ilham olmak istediğini ifade eden Acar, “Kalabalık ama çok samimi bir ortamda büyüdüm. Köy ortamı doğal olarak çok samimidir. Ben geleneksel bir köy çocuğuydum. Okula giderdim. Okuldan döndüğümde çobanlık yapardım. Okuldan döndüğümde hayvanları otlatmaya gidiyordum. Biz 13 kardeşiz. Kalabalık bir aile ortamında büyüdüm. Abilerimin çoğu İzmir’de gelinlik işiyle uğraşıyor. Babam ve bir diğer abim koruculuk yapıyor. Bu hikaye en azından hiç olmasa köyümün çocuklarına ilham olur. Üniversite sınavına hazırlanırken dershaneye gitmedim, devletin ücretsiz bir şekilde sunduğu Halk Eğitim Merkezlerinden yararlandım. Üniversite sınavında 2 bin kişinin arasına girdim. Önümde 2 seçenek vardı. İzmir’de abilerim yanında okuyacaktım ya da Mardin’de ailemin yanında okuyacaktım. Sonrasında Fakülte Dekanı, Bilal Aybakan’ın telefonla aramasıyla gelişen süreç oluştu. Onun sayesinde özel üniversiteyle tanışmış oldum.” diyerek hikayesinin nasıl geliştiğini anlattı.

Türkiye’nin tam bağımsız olmasını kendine hedef edinen Acar, "Mustafa Kutlu’nun ’Beyhude Ömrüm’ diye bir kitabı var. Çok severim. Bir çiftçinin, bir bahçe kurma serüvenini anlatıyor. Ve bu uğurda ölmesini anlatıyor. Burada dikkatimi çeken çok güzel bir pasaj var: ’İnsan dünyaya ne için gelir? herhalde bir bahçe kurmak için gelir.’ diye devam ediyor bu pasaj. Benim de en büyük hedefim bu dünya gurbetinde güzel bir bahçe kurabilmek. Tam bağımsız bir Türkiye, en büyük idealim." ifadelerini kullandı.