“1947 Kalecik doğumluyum. 1948’den beri yani 1 yaşımdan beri Gülveren’deyim. 1969’da askerden geldim 1970’de bu dükkânı açtım. O gün bugündür buradayım, Gülveren’i askerlik hariç hiç terk etmedim. Evim de Çayyolu’nda. Metroyla gidip geliyorum. Bir kız, bir erkek çocuğum var.” diye söze başlayan ve meslek hayatına ilişkin konuşan Münir Köse, şu detayları paylaştı:  

“Ankara’nın en eski saat tamircilerinden birisiyim. 1970 dâhil bugün de hala çalışmayı sürdürüyoruz. Kuyumcular ve Saatçiler Odasına kayıtlıyım ki, bu zaten bir mecburiyet, odaya kayıt olmak zorundasınız. İlk ustalık belgemi 1970’te aldım. Bugüne kadar da üç ustalık belgesi aldım zaten. Üçüncüsü 1996 yılına denk geliyor. “Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ustalık belgesi almak için imtihan olacaksın.” dediler. “Kim imtihan ederse etsin.” dedim. Gittim, karşıma benim öğrencilerimden biri çıktı, onu ben yetiştirmiştim zaten. O da elimi öptü, biraz sohbet ettik. Sonra müdürün odasına geçtik. Müdür de belgeyi imzalayıp verdi hemen oracıkta, sınav falan hikâye oldu yani. Bundan 1 yıl sonra 1997’de emekli oldum. Yani bir bakıma ustalık belgemi aldıktan 1 yıl sonra emekli oldum sayılır.  

Saat tamiri ve pil, kayış, cam değişimi yapıyoruz. Tamirciliği unuttuk diyebilirim. Geçen gün bir kadın müşterimiz geldi, “şu saatimi tamir eder misin?” diye. Küçücük bir saat, yapamam diye korktum ancak tamir etmeyi başardım sonunda. Saat olsun da çamurdan olsun, her saati yaparım evelallah. Ama küçük olduğu için “acaba yapamam mı?” diye düşünmüştüm.

Yeni çıkan saatler zaten hikâyeden saatler. Elektronik, kafası karıştığında kime tamir ettireceksin. Onlarla ilgim yok. Diyot, miyot var, kablolar var içinde, ben ne anlayım. Elektroniğe girmem.

20 TL’den 150 TL’ye kadar saat pili takanlar var. 200 TL’ye takanlar da utansınlar ne yapayım. Bir de benden aldıkları 500 TL’lik saat parçasını Arcadium’da, Cepa’da bin 500 TL’ye takanlar var.

Saatin en önemli parçalarından biri direk, yani saatin göbeğindeki mil, “balans direği” diye geçiyor. Eskiden en ufak darbede kırılırdı, leblebi gibi değiştirirdik onları. Şimdi daha sağlam yapıyorlar, darbeye dayanıklı. Saat betona yan olarak düşerse en çok hasarı o zaman alır. Diğer durumlar daha hafif hasarla atlatılabilir.

Tamir bekleyen saatlerin saat 12.00’ye tamiri yapılmış saatlerin saat 10.10’a ayarlanmasına gelince, öyle bir şey yok. Ben tamir edilmişleri elimden geldiği kadar çalıştırıyorum.”

Muhabir: Necdet Gürsoy