Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı saldırılar karşısında sessiz kalan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni (BMGK) eleştirerek, "Söz konusu İsrail olunca BMGK’nın, Avrupa Birliği'nin (AB) sürekli hak hukuktan bahseden kurumlarının, yıllardır bize örnek gösterilen yapıların ne kadar aciz ve işlevsiz olduğunu hep birlikte gördük" dedi. Erdoğan, Gazze’de yaşananlar savaş değil, bir soykırım girişimi olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3. Antalya Diplomasi Forumu’na katıldı. Kültürel ırkçılık ve yabancı düşmanlığının toplum içinde bir veba saldırı gibi yayıldığını dile getiren Erdoğan, "Türkiye, krizlerden en çok etkilenen ülkelerden biridir. İnsanlığın gündemini meşgul eden çatışmaların, riskler bizim yakın coğrafyamızda yaşanıyor" dedi.
4 MİLYON SIĞINMACI VAR
Erdoğan, Türkiye'nin 40 yıldır terörle uğraştığını, DEAŞ’la mücadele eden yegane NATO müttefikinin Türkiye olduğunu kaydetti. Son dönemde protesto eylemi kılıfı altında Kur’an’ı kerime yapılan menfur saldırıların çoğunun da Türk büyükelçiliklerin önünde gerçekleştirildiğine dikkat çeken Erdoğan, "Düzensiz göç meselesinde 12 yıldır zaten ciddi baskı altındayız. Çatışmalardan ve terör örgütlerinin baskılarından kaçan yaklaşık 4 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz" diye konuştu.
30 BİN GAZZELİ ŞEHİT EDİLDİ
Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları karşısında sessiz kalan BMGK'yı eleştirerek şöyle devam etti:
"İsrail’in sivil yerleşim yerlerini hedef alan saldırıları sonucunda bugüne kadar 30 bin Gazze’li şehit edildi. 70 binden fazla Filistin’li yaralandı yaklaşık 2 milyon insan evlerinden uzakta göçe zorlandı. Gazze’de sadece çocuklar, kadınlar, siviller canice katledilmedi. Aynı zamanda milyarca insanın hukuka olan inancı yok edildi. Söz konusu İsrail olunca BMGK’nın, AB’nin sürekli hak hukuktan bahseden kurumlarının yıllardır bize örnek gösterilen yapıların ne kadar aciz ve işlevsiz olduğunu hep birlikte gördük.
Gazze’de yaşananlar kesinlikle bir savaş değildir, bir soykırım girişimidir. Çünkü savaşın bile uyulması gereken bir ahlakı, hukuku vardır.
Netanyahu hükümeti katliam politikalarını dün olduğu gibi pervasızca sürdürebiliyor. Batılı güçler ise ‘tazıya tut, tavşana kaç’ iki yüzlü politikalarıyla dökülen kana ortak oluyor. Sözler eylemle desteklenmedikçe ne Filistin’deki zulmü durdurmak ne de uluslararası hukuka güveni sağlar. Filistin’deki zulmü doldurmak ancak Filistin Devleti'nin kurulmasıyla olur. Türkiye olarak hazır olduğumuz belirttik. Gazze’nin de yeniden toparlanmasına olan katkımızı sağlayacağız. Dünyanın 4 bir yanından hemen her hafta meydanları dolduran tüm Filistin dostlarına şükranlarımı sunuyorum."