Yeni diplomatik girişim, 11 Mayıs’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yaptığı bir açıklamayla gündeme geldi. Putin, doğrudan barış görüşmelerinin ön koşulsuz olarak yeniden başlatılması çağrısında bulundu ve bu sürecin ev sahipliğini Türkiye’nin yapmasını önerdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan bu konuda destek isteyen Putin, üç yıl önce kesilen görüşmelerin 15 Mayıs’ta İstanbul’da tekrar başlatılmasını teklif etti.
UKRAYNA VE ULUSLARARASI KAMUOYU İSTANBUL ZİRVERSİNE DESTEK VERDİ
Putin’in önerisine ilk olumlu yanıt, görüşmenin taraflarından biri olan Ukrayna yönetiminden geldi. Ukrayna, barış sürecine geri dönülmesi fikrine sıcak baktığını ifade etti. Aynı zamanda Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası aktörler de İstanbul’daki bu yeni müzakere adımını memnuniyetle karşıladı.
İLK TEMASLAR BAŞLADI
Görüşmelere katılacak Rus ve Ukrayna heyetleri, 14 Mayıs itibarıyla İstanbul’a ulaştı. Gün içerisinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in danışmanı Vladimir Medinskiy başkanlığındaki Rus heyetiyle Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde bir ön görüşme gerçekleştirdi.
HEYET BAŞKANLARI KİMDİR?
Marco Rubio – ABD Heyeti Başkanı
Amerika Birleşik Devletleri Senatörü olan Rubio, özellikle dış ilişkiler ve istihbarat konularında etkili bir isim. Rusya-Ukrayna krizine dair politikalarda sert duruşuyla biliniyor ve ABD heyetinin liderliğini üstleniyor.
Rustem Umerov – Ukrayna Heyeti Başkanı
Ukrayna Savunma Bakanı olarak görev yapan Umerov, Kırım Tatarı kökenli bir siyasetçi. Ülkesinin hem güvenlik stratejilerinde hem de diplomatik temaslarında etkin bir figür olan Umerov, daha önce de barış görüşmelerinde önemli roller üstlendi.
Vladimir Medinskiy – Rus Heyeti Başkanı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in danışmanı ve aynı zamanda tarihçi kimliğiyle bilinen Medinskiy, daha önceki barış görüşmelerinde Rusya’nın baş müzakereciliğini yapmış tecrübeli bir isim.
TÜRKİYE'NİN ROLÜ BÜYÜK
Taraflar arasındaki diyaloğun yeniden canlandırılmasında Türkiye’nin arabuluculuğuna güven duyulması, bu zirvenin İstanbul’da yapılmasının en önemli nedenlerinden biri. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önceki kriz dönemlerinde taraflarla yürüttüğü denge politikası, Türkiye’yi bu süreçte güvenilir bir diplomatik platform haline getirdi.