İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, MHP'nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in kabri başında yaşanan gerilimli anlara sert tepki gösterdi. “Böyle bir işe alet olanları da onları talimatlandıranları da kınıyor ve telin ediyorum” diyen Dervişoğlu, yaşananların hem ahlaki hem de milli bir saygısızlık olduğunu vurguladı.
ANKARA – İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Başkanlık Divanı Üyeleri ve milletvekilleriyle partisinin Genel Merkez ek binasında gerçekleştirdiği toplantının ardından önemli açıklamalarda bulundu. Gündeminde, son günlerde kamuoyunda tartışma yaratan Alparslan Türkeş’in kabri başında yaşanan olaylar ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik saldırı yer aldı.
“Saygısızlığı ve Sorumlularını Kınıyorum”
İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş’ın, babası Alparslan Türkeş’in kabrine yaptığı ziyarette karşılaştığı provokatif olaylara ilişkin konuşan Dervişoğlu, yaşananları şu sözlerle eleştirdi:
“Bu saygısızlığı ve sorumlularını kınıyorum. Böyle bir işe alet olanları da onları talimatlandıranları da kınıyor ve telin ediyorum. Umarım ki olaylara sebep olanlar durumdan bir ders çıkarırlar.”
“Alparslan Türkeş Millete Mal Olmuş Bir Şahsiyettir”
Dervişoğlu açıklamasında, MHP’nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in yalnızca bir partinin değil, tüm Türk milletinin ortak değeri olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Alparslan Türkeş, millete mal olmuş bir şahsiyettir. Onun manevi hatırası üzerinde siyasi çıkar hesapları yapılması son derece yanlıştır ve kabul edilemez.”
Özgür Özel’e Geçmiş Olsun Mesajı
Müsavat Dervişoğlu, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi önünde uğradığı saldırı sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini ilettiğini de hatırlattı. Dervişoğlu, Özel’in sağlık durumuna ilişkin bilgi vererek, şunları söyledi:
“Herhangi bir olumsuz durum yok ama üzgün olduğunu söyleyebilirim. Ben de en az onun kadar üzgünüm.”
“Bazı Kesimler Kendini Suç İşleme İmtiyazına Sahip Hissediyor”
Türkiye’de son dönemde yaşanan siyasi gerginliklere ve yargı süreçlerine değinen Dervişoğlu, toplumda adalet duygusunun zedelendiğini ifade ederek önemli uyarılarda bulundu:
“Türkiye'de olup bitenlere baktığımızda bir kesim kendisini suç işleme imtiyazına sahip hissediyor. Asıl tehlike budur. Bu zamana kadar işlenen bütün suçlarla alakalı olarak eğer muhalefete yöneltilmiş bir itham varsa bunlar soruşturuluyor ve yargılama süreçleri yaşanıyor. Ama muhalefete yönelik herhangi bir şey varsa bunlar soruşturulmuyor, derinlemesine araştırma yapılmıyor. Dolayısıyla suç işleme eğiliminde olan bir kesim insan, cezasız kalacağına dair bir intiba ediniyor.”
“Kendi Adaletini Tesise Yönelen Bir Toplum Yapısı Tehlikelidir”
Adaletin zayıf kaldığı ortamlarda, bireysel şiddet eğilimlerinin güç kazandığını belirten Dervişoğlu, bu durumun tehlikeli sonuçlara yol açabileceğine dikkat çekti:
“Adaletin, hukukun işlemediği yerlerde kişilere kendi hesaplarına adalet tesis etme imtiyazı tanır gibi bir hissiyat oluşur. Türkiye’de bu yaşanıyor. Bu çirkinliklerin ortadan kaldırılması gerekir. Bütün bunların arkasında yaşama geçirilmesi muhtemel senaryolara da işaret etmekte fayda görüyorum.”
"Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanları ile Beştepe’de oturan muhterem zatı uyarıyorum”
Dervişoğlu şöyle devam etti:
“Daha önce de bunlar yaşandı. Cezasızlık söz konusu oluyor. Geçmiş dönemlerde Kemal Kılıçdaroğlu’na bir linç girişimi vardı. Kurucu Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’e yönelik birtakım saldırılar söz konusu oldu. Bunların hepsi cezasız kaldı ya da beklenen cezalar verilmedi. Kişilerin siyaset yapma hakkına yönelik tecavüzler kendi içinde Anayasal bir suç barındırır. Çünkü insanlara siyaset yapma hakkını Anayasa veriyor.
Siz, Anayasa’nın verdiği hakka yönelik bir saldırıda bulunursanız bu cebri fiil değildir. Hukuki süreçten ziyade Anayasa’nın kişilere tanıdığı haklara yönelik saldırılar söz konusu olursa bu konuların derinlemesine ele alınması gerekir. Milletvekillerine, siyasi partilerin genel başkanlarına, siyasi şahsiyetlere yapılan saldırıların tamamı aslında bir hak gaspına yöneliktir. Saldırıda bulunarak ‘ben sana siyaset yaptırmayacağım’ diyorsunuz.
Anayasa’nın verdiği bir hakkı kısıtlamaya ya da engellemeye çalışıyorsanız burada başka bir suç oluşur. Bu düzene yönelik bir suçtur. Bu suçun bir şahsa atılmış bir tokat ya da yapılmış bir saldırı gibi değerlendirilmesi mümkün değildir. Buradan uyarıyorum. Daha önce bu kabil saldırılara uğradık. Dün de birtakım şeyler yaşandı. Milletvekillerimiz, il başkanlarımız, siyasi partilerin genel başkanları bu tarz saldırılara uğradı ve meseleler sanki sıradan suçlarmış gibi değerlendirildi. Bunlar düzene yapılan saldırılardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik saldırılardır. Türkiye’nin sosyal bir hukuk devleti olma vasfına yöneltilmiş saldırılardır. Bundan dolayı kimse ‘Suçluyu yakaladım adalete teslim ettim. Ne yapayım’ diyemez.
Buradan savcıları gerçek görevlerini yapmaya davet ediyorum. Siyasetçinin, siyaset yapma hakkına tecavüz edilmesi hali, ülkeyi başka bir olumsuz sürece taşır. Bunun adı da kaos olur. Bu konuda yetkileri uyarıyorum. Hem Adalet Bakanı’nı hem İçişleri Bakanı’nı hem de Beştepe’de oturan muhterem zatı uyarıyorum”