Milli Savunma Bakanlığı Basın-Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, basın bilgilendirme toplantısı düzenledi.Bakanlık kaynakları, Türkiye’nin Suriye politikası çerçevesinde temel yaklaşımının değişmediğini vurgulayarak, sahadaki ayrılıkçı yapılara ve bunların entegrasyon projelerine açıkça karşı durduklarını ifade etti.
“Suriye’de tek bir silahlı yapı olarak sadece Suriye ordusunun bulunması gerektiği ve SDG terör örgütünün Suriye ordusuna entegrasyonu konularında tutumumuz değişmemiştir,” açıklamasında bulunan kaynaklar, sahada yaşanabilecek olası gelişmelere karşı da net mesaj verdi.
Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği konusundaki hassasiyetine dikkat çeken MSB kaynakları, “Suriye'de adem-i merkeziyetçi, ayrılıkçı gündemlere Suriye hükümeti ile iş birliği içinde müsaade edilmeyecektir” ifadesiyle, bölgedeki olası fiili yapılanmalara göz yumulmayacağını bildirdi.
TERÖRLE MÜCADELE TAM HIZ DEVAM EDİYOR
Terörle mücadeleye ilişkin açıklamalarda bulunan bakanlık kaynakları, “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; büyük cesaret ve fedakârlıkla terörle mücadelesine, sınırlarımızı korumaya; karada, denizde ve havada ülkemizin savunma ve güvenliğini sağlamaya azim ve kararlılıkla devam etmektedir. Bu kapsamda son bir haftada; sınırlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 6’sı terör örgütü mensubu olmak üzere 156 şahıs yakalanmış, 1.184 şahıs ise hududu geçemeden engellenmiştir. Böylelikle, 1 Ocak’tan bugüne kadar hudutlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 2.335, hududu geçemeden engellenen kişi sayısı da 34.811 olmuştur. Suriye Harekât Alanlarında 8 Ocak’tan bu yana sürdürülen “tünel imha” faaliyetleri kapsamında bugüne kadar Tel Rıfat bölgesinde yaklaşık 132, Menbic bölgesinde ise 108 kilometre uzunluğundaki tüneller imha edilmiştir” ifadelerini kullandı.
SURİYE'DEKİ SON GELİŞMELERE DAİR BİLGİ VERİLDİ
Suriye’deki son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Millî Savunma Bakanlığı kaynakları, şunları söyledi: “Daha önce DEAŞ terör örgütü ile mücadele için 5 ülke tarafından ortak bir Harekât Merkezi kurularak çalışmalara başlanması kararı alınmıştı. Suriye Yeni Hükümetinden Koordinasyon Biriminin Şam/Suriye'de görev yapması yönünde davet alınmış, Türkiye, Suriye ve Ürdün’den müteşekkil Koordinasyon Birimi 19 Mayıs tarihinde Suriye’de göreve başlamıştır. Biz de Koordinasyon Birimi için personel görevlendirmesini yaptık"
ÇARPICI 'SDG' MESAJI GELDİ
Yeni Suriye Yönetimi ile terör örgütü SDG arasındaki mutabakat sürecine ilişkin konuşan kaynakları, şu ifadeleri kullandı: "Bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması açısından dikkatle takip edilmektedir. Suriye’de barış ve huzurun tesisi için atılan her türlü olumlu adımı desteklemekle birlikte, bu sürecin şeffaf, kapsayıcı ve tüm tarafların meşru güvenlik kaygılarını dikkate alan bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurgulamaktayız. Suriye’de tek bir silahlı yapı olarak sadece Suriye ordusunun bulunması gerektiği ve SDG terör örgütünün Suriye ordusuna entegrasyonu konularında tutumumuz değişmemiştir. Süreçte aksamalar, gecikmeler olsa dahi sonuç değişmeyecektir. Tekrar hatırlatmak gerekir ki Suriye’de adem-i merkeziyetçi, ayrılıkçı gündemlere Suriye hükümeti ile iş birliği içinde müsaade edilmeyecektir.”
Bakanlık kaynakları, Türkiye’nin Avrupa Güvenlik Eylem Fonuna (SAFE) Dâhil Olması ile ilgili sorular üzerine “Ukrayna’daki savaş ve güncel küresel gelişmelere paralel olarak Avrupa’nın savunma kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. Bu kapsamda AB tarafından savunma tedarikine harcanmak üzere üye ülkelere 150 milyar Avroluk fon sağlanmasını öngören SAFE Tüzüğü 27 Mayıs 2025 tarihinde AB Konseyi’nde kabul edilmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynaklar, konuya ilişkin şunları söyledi: “SAFE Mekanizması prensip olarak ülkemizin de katılımına açık olmakla birlikte, tüzükte AB üyesi olmayan ülkelere yönelik birçok kısıtlayıcı tedbir yer almaktadır. Ayrıca, maalesef bu süreçte, ülkemiz de dâhil AB üyesi olmayan müttefiklerin AB savunma ve güvenlik mimarisi dışında bırakılmasına veya bir pazarlık aracı olarak kullanılmasına yönelik girişimlere de şahitlik ettik.
Avrupa güvenliğinin ancak kapsayıcılık, stratejik öngörü ve kolektif dayanışma ile güçlendirilebileceğini, bunun için vizyoner bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda, ülkemizin sahip olduğu savunma yetenekleriyle Avrupa savunmasına ve güvenliğine önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu durum SAFE Tüzüğünün müzakere sürecinde birçok Müttefikimiz tarafından da dile getirilmiştir.
Bu çerçevede, önümüzdeki süreçte açık görüşlü ve öngörülü Avrupalı Müttefiklerimizle SAFE Mekanizması kapsamında veya dışında (özellikle insansız hava araçları, hava savunma sistemleri, zırhlı araç ve kara platformları, elektronik harp ve radar sistemleri, mühimmat ve roket sistemleri ile deniz sistemleri alanlarındaki gelişmiş yeteneklerimizle) savunma işbirliklerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalarımız devam edecektir.”