Muhibbî kimdir? sorularının cevabı haberimizde..
MUHİBBÎ KİMDİR?
Muhibbî, Osmanlı İmparatorluğu’nun 10. padişahı olan Kanunî Sultan Süleyman’ın (I. Süleyman) mahlasıdır.
27 Nisan 1494’te Trabzon’da doğan Kanunî Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Ayşe Hafsa Sultan’ın evladıdır.
6 Eylül 1566’da vefat eden Kanunî, 1520-1566 yılları arasında 46 yıl hüküm sürmüştür.
Kanunî, Osmanlı İmparatorluğu’nu askeri, siyasi ve kültürel açıdan zirveye taşıyan bir hükümdar olmasının yanı sıra, “Muhibbî” mahlasıyla yazdığı şiirlerle edebiyat dünyasında da derin izler bırakmıştır.
MUHİBBÎ’NİN EDEBİ KİŞİLİĞİ
Muhibbî, Divan edebiyatının en üretken ve duygulu şairlerinden biridir.
Klasik şiirdeki lirik tarzı benimseyen şair, eserlerinde hem aşk, sevgi ve hasret gibi temaları hem de iman, adalet ve insanlık konularını işlemiştir.
Kendine özgü sade ama derin bir anlatımı vardır.
Edebi kişiliğinin belirgin özellikleri şunlardır:
- 
 Lirik bir kaleme sahiptir; aşk ve gönül konularında içten bir üslup kullanır. 
- 
 Şiirlerinde dinî, tasavvufî ve felsefî unsurları zarafetle harmanlar. 
- 
 Döneminin sanat anlayışına yön veren bir padişah olarak, şiiri saray kültürünün merkezine taşımıştır. 
- 
 Dil kullanımı güçlüdür; Arapça ve Farsça terkipleri ustalıkla Türkçeyle birleştirmiştir. 
Muhibbî’nin sanatı, sadece duygularını ifade etmek için değil, aynı zamanda Osmanlı kültürünü yüceltmek ve halkla gönül bağı kurmak için bir araç olmuştur.
MUHİBBÎ’NİN ESERLERİ
Muhibbî’nin bilinen en önemli eseri Divan’dır.
Yaklaşık 3.000 gazel içeren bu Divan, Türk edebiyatının en hacimli şiir mecmualarından biridir.
Bu yönüyle Muhibbî, en çok gazel yazan üç şair arasında yer alır:
- 
 Edirneli Nazmî 
- 
 Zâtî 
- 
 Muhibbî (Kanunî Sultan Süleyman) 
Ayrıca Muhibbî, dönemin edebi çevreleriyle yakın ilişkiler kurmuş, şairleri desteklemiş ve sanatın sarayda saygın bir konuma ulaşmasını sağlamıştır.
KÜLTÜREL KATKILARI VE SANATA VERDİĞİ DESTEK
Kanunî Sultan Süleyman sadece bir şair değil, aynı zamanda sanat hamisidir.
Onun döneminde mimari, hat, tezhip, musiki ve edebiyat alanlarında büyük bir ilerleme yaşanmıştır.
Özellikle Süleymaniye Medreseleri’nin açılması, kültürel ve bilimsel kalkınmanın temellerini oluşturmuştur.
Kendisi de bir sanatkâr olarak bu gelişmelerin içinde yer almış; sanatı yönetim anlayışının ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir.
 
             
             
                             
                             
                            





