Görenlerin zihinlerinde soru işaretleri uyandıran bu kaya oluşumları hakkında bugüne dek bilimsel bir araştırma yapılmamış olması, yapıların doğa harikası mı yoksa tarih öncesi dönemlere ait bir eser mi olduğu konusunda belirsizliğin devam etmesine neden oluyor.
YOL ÜSTÜNDE DURANLAR ŞAŞKIN ŞAŞKIN BAKIYOR
Mahalleye ulaşan karayolu güzergâhı, bu kayalıkların hemen yanından geçiyor. Bu nedenle sadece bölge halkı değil, yolu düşen sürücüler de zaman zaman durarak bu ilginç oluşumları izliyor ve bol bol fotoğraf çekiyor. Özellikle sosyal medyada paylaşılan görsellerle birlikte kayalıklar giderek daha geniş bir kesim tarafından merak edilmeye başlandı.
Kaya yapılarının farklı açılardan bakıldığında iki büyük ve iki küçük file benzediği ifade ediliyor. Mahalle sakinleri tarafından da sıkça bu şekilde tanımlanan kayalıklar, "fil ailesi" ismiyle anılmaya başlanmış durumda. Bazı kayalar ise topaç benzeri yapılarıyla dikkat çekiyor.
"SANKİ İNSAN ELİ DEĞMİŞ GİBİ"
Bölgede yaşayan ve doğayla ilgisiyle bilinen Adem Korkmaz, kaya oluşumlarının dikkat çekici doğasını şu sözlerle anlatıyor:
“Bunu çok merak eden oluyor. Ben de doğaya meraklı olduğum için zaman zaman gelip burayı süzüyorum. Hayaller kurarak bir şeylere benzetmeye çalıştım. İki tane fil ve iki yavru fili andırıyor. Ufak tefek hayalini yapamadığım şeyler var içerisinde. Sadece biz değil, yabancı insanlar da geliyor, ilgi duyuyor, fotoğraf çekiyor. Hâlâ sırrı çözülebilmiş değil.”
Adem Korkmaz’ın da dikkat çektiği bir diğer detay ise kayaların alt ve üst kısımlarındaki yapı farkı. Alt bölümler daha sert ve klasik kaya formunda görünürken, üst bölümler sanki başka bir malzemeyle şekillendirilmiş gibi. “Üst taraf sanki kumla karıştırılmış bir maddeden yapılmış gibi duruyor” diyen Korkmaz, bu oluşumların doğal mı yoksa yapay mı olduğuna dair bilimsel bir araştırmanın şart olduğunu vurguluyor.
BÖLGE HALKI: "MUTLAKA BİR ANLAMI VAR"
Mahallede yaşayan Ahmet Gürbüz ise kaya figürlerinin simgesel bir anlam taşıdığına inananlardan.
“Araziye gidip gelirken görüyoruz. Büyüklerimizden de duyduk, bu figürler önce fili andırıyor. İki büyük fil, iki de yavru fil gibi. Bunlar kesinlikle bir şeyi anlatıyor. Ama neyi anlatıyor? İşte bu bilinmiyor. O yüzden bu taşların anlamını çözmek gerek” diyen Gürbüz, bu kaya grubunun geçmişten bir mesaj taşıyor olabileceğine dikkat çekiyor.
KORUMA TALEPLERİ ARTIYOR
Güzeloğlan’daki bu esrarengiz oluşumlara yönelik henüz bir bilimsel sınıflandırma ya da arkeolojik inceleme yapılmamış olması, bölge halkında hayal kırıklığı yaratıyor. Halkın ortak talebi, kayaların uzmanlar tarafından incelenerek jeolojik ya da tarihî bir geçmişe sahip olup olmadığının belirlenmesi ve gerekiyorsa koruma altına alınarak doğal miras envanterine dâhil edilmesi yönünde.
Köylüler, bu bölgenin doğa turizmi açısından da ciddi bir potansiyel taşıdığı görüşünde. Özellikle doğa yürüyüşçüleri, fotoğrafçılar ve meraklı gezginlerin ilgisini çekecek bu tür özel oluşumların tanıtımıyla, bölgenin ekonomik olarak da canlanabileceği ifade ediliyor.
DOĞA MUCİZESİ Mİ, TARİHİ KALINTI MI?
Güzeloğlan’daki kayaların sırrı, gün geçtikçe daha fazla kişi tarafından araştırılsa da henüz net bir açıklama yapılabilmiş değil. Doğanın milyonlarca yılda şekillendirdiği olağanüstü bir oluşum mu, yoksa eski uygarlıkların bilinmeyen bir kalıntısı mı olduğu konusu, gizemini koruyor.
Sivas’ın bozkır ortasında yükselen bu kayalar, şimdilik sorulardan çok hayranlık uyandırıyor. Ancak bilim insanlarının ve yetkililerin bölgeye gösterdiği ilgi arttıkça, bu ilginç doğa fenomeninin gerçek hikâyesi de bir gün ortaya çıkabilir.