Altman, Theo Von’un podcast programında yaptığı değerlendirmelerde, ChatGPT’nin özellikle gençler tarafından bir “terapist” ya da “yaşam koçu” gibi görülmeye başlandığını söyledi. Kullanıcıların özel hayatlarına dair en mahrem bilgileri ChatGPT’ye aktardığını belirten Altman, bu durumun ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti.
“İnsanlar ilişkilerindeki problemleri, ruh sağlıklarıyla ilgili meseleleri ChatGPT’ye açıyor. Ancak terapist, avukat ya da doktorla yapılan görüşmelerin aksine, bu konuşmalar yasal bir gizlilik koruması altında değil,” diyen Altman, kullanıcıları temkinli olmaya çağırdı.
“YASAL KORUMA YOK, MAHKEMEDE KULLANILABİLİR”
Altman, ChatGPT üzerinden yapılan yazışmaların, hukuki bir süreçte delil niteliği taşıyabileceğini de açıkça ifade etti. Buna göre, kullanıcıların ChatGPT ile yaptığı bazı yazışmalar, belirli durumlarda yargı mercileri tarafından talep edilebilir ve davalarda kullanılabilir. Altman, bu konunun henüz birçok kişi tarafından bilinmediğini ve farkındalık oluşturulması gerektiğini vurguladı.
“HAYAT KURTARAN ÖRNEKLER VAR AMA…”
Geçmişte ChatGPT'nin tıbbi teşhislerde birçok uzmandan daha isabetli sonuçlar verebildiğini söyleyen Altman, yapay zekanın bazı durumlarda hayat kurtardığına dair sayısız hikâye duyduğunu da ifade etti. Ancak tüm bunlara rağmen Altman, sağlık gibi ciddi meselelerde yalnızca ChatGPT’ye güvenmenin doğru olmayacağı görüşünü koruyor.
OPENAI'DEN ŞEFFAFLIK ÇAĞRISI
Sam Altman’ın bu açıklamaları, yapay zeka ile insan arasındaki dijital sınırların yeniden tartışılmasına yol açtı. Kullanıcı verilerinin nasıl işlendiği, ne kadar saklandığı ve hangi koşullarda üçüncü taraflarla paylaşılabileceği gibi konular yeniden gündeme gelirken, uzmanlar da yapay zekayla yapılan her türlü konuşmada gizlilik sınırlarının farkında olunması gerektiğini vurguluyor.
Altman’ın uyarısı, yapay zeka teknolojilerinin günlük hayattaki etkisi ve kullanıcıların dijital mahremiyet hakları konusundaki tartışmaları daha da alevlendirecek gibi görünüyor.