CHP Genel Başkanı Özgür Özel, PKK'nın silahlı faaliyetlerini sonlandırarak kendini feshetmesinin ardından hız kazanan "yeni çözüm süreci" tartışmalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. FOX TV'de yayınlanan İlker Karagöz ile Çalar Saat programına Soma’dan katılan Özel, sürecin tüm tarafları kapsayıcı şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
"Hiç kimse dışlanmadan bu iş yürütülmeli. Bu işin yeri Meclis’tir."
diyen Özel, sürecin toplumsal meşruiyet kazanması ve kalıcı barışa evrilmesi için şeffaf ve katılımcı bir zemine ihtiyaç olduğunu ifade etti.
“Komisyonda şehit aileleri ve muhalefet de yer almalı”
CHP lideri, sürecin yeniden kapalı kapılar ardında değil, halkın gözü önünde yürütülmesi gerektiğini belirtti. Bu kapsamda Meclis’te oluşturulacak bir komisyonun hayati öneme sahip olduğunu dile getiren Özel:
"O komisyonda sadece iktidar değil, muhalefet partileri de yer almalı. Şehit ailelerinin temsilcileri de bu masada olmalı. Herkesin söz hakkı olmalı."
ifadelerini kullandı.
Numan Kurtulmuş'a çağrı: "İnisiyatif alınmalı"
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a da çağrıda bulunan Özel, Meclis’in devreye girmesi gerektiğini söyledi:
“Bu ülkenin en yüksek temsil makamı olan TBMM, halkın temsilcisi olarak bu sürece sahip çıkmalı. Sayın Kurtulmuş’u inisiyatif almaya çağırıyorum.”
Soma madencilerini andı
Açıklamalarını Soma maden faciasının yıl dönümünde yapan Özel, çözüm süreci ile ilgili değerlendirmelerini toplumsal acıların tekrarlanmaması vurgusuyla ilişkilendirdi. Özel, adalet ve barışın ancak kapsayıcılıkla mümkün olduğunu vurguladı.
Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bizim bugün söylediğimiz şu; hiç kimse dışlanmadan bu işin yürütülmesi lazım, bunun için yer Meclistir. Komisyon kurulmalı, bu komisyon yasal düzenlemeleri yapmalı.
"Toplumsal mutabakat aranacaksa o Meclis’te kurulacak masaya komisyonlara mutlaka başka şehit aileleri bu süreçten zarar görmüşlerin katılıp bu insanların olurunun alınması lazım.
"Demiştim ki ‘şehit ailelerinin gözünün içine bakamayacağımız bir işin içinde olmamamız lazım.’ Sırrı Süreyya Önder de ‘Bazen şehidin anasının gözüne bugün bakamazsın ama yarın öbür gün diğer çocuğu yaşadığı zaman o senin gözünün içine bakar gelir sarılır’ demişti.
"Bugün bu iş toplumsal mutabakatla çözülsün, bundan bütün Türkiye karlı çıkar. Burada yanlış hesap şu; iktidar medyasında kendince bir bayram havası var, meseleyi kendilerince meselenin kahramanları var. Yav kardeşim bu mesele başarıya ulaştıktan sonra millet kimi takdir edecekse eder ama algı operasyonlarıyla yanlış yapılmasın. Elbette ki bundan önce müzakereler yapılmıştır bundan daha normal bir şey yok ama bugün silahların bırakılacağı ilan edildiği ilk günden ilk düğmeyi yanlış iliklemenin peşindeyiz. Bunlar yanlış!
10 kişilik komisyonumuz var
"Bizim çizdiğimiz çerçeve bu meclis başkanının inisiyatif alması doğru olur mutlaka bir hazırlık komisyonu davet edilerek, herkesin sandalyesi olsun görüşleri alınmalı. Bizim 10 kişilik bir komisyonumuz var.
"Gizli anlaşma, anayasa pazarlığı" iddiaları
"Ben Sırrı Bey sorduğumda 'Gizli bir anlaşma bir anayasa pazarlığı bize soracağınıza küfredin' demişti. Rahmetlinin net bir kefaletinin olduğu yerde bir şey söyleyemem ama varsa biz orada olmayız.
Bir kumanda ile 180 derece dönen siyasetçilerden değiliz
Biz diyoruz ki mevcut anaysaaya uymayanla anayasa yapılmaz. İkincisi efendim bir yerlerde karar verilmiş derin devlet varmış düğmeye basmışlar, devlet bey ne derse devlet onu yaparmış falan. ben bu kadar inorganik bir siyasetçinin parçası değilim. Ben kimsenin düğmeye basmasıyla 180 derece yön değiştirecek bir siyasetçi değilim. Onu yapmak yerine siyaseti bırakırım, onu yapmak yerine her şeyden vazgeçerim ama doğru bildiğimden vazgeçmem. Biz kumanda edilen, bir düğmeye basmakla 180 derece dönen siyasetçilerden değiliz. Bugün Devlet Bahçeli öyle bir siyasetçidir.
"Biz millete karşı samimi duygular besliyoruz organik siyaset yapıyoruz. Siyasette ufak tefek tutum değişiklikleri olur. Ak dediğinize kara demek başka bir şeydir. Bu tutarsızlıklar geleceğe dair de güvencesiz durumu ortaya koyar. Bir bakıyorsunuz Türkiye’nin dış politikası dış güvenliği kimin elinde? Bugün bu yaptıklarını bir başka düğmeye basıp da savruluş yaşatmayacaklarını nereden bileceksiniz? Türkiye böyle bir şey yaşayabilir. Onun için biz kendimize bakıyoruz.
"