Ankara, adeta "derelerin kenti" olarak bilinmesine rağmen bu özelliği günümüzde pek fark edilmez hale gelmiştir. Kavaklıdere, Hoşdere, Cevizlidere, Bentderesi gibi isimlerle anılan semtler, aslında Ankara’nın yer altında gizlenmiş su yollarının izlerini taşır. Bu alanlardan biri olan Bentderesi, Ankara’nın kentsel, tarihi ve ekolojik dokusu açısından önemli bir yer tutar.
ANKARA VE KAYBOLAN DERELERİ
Diyelim ki eviniz Çayyolu’nda, her sabah Cebeci ya da Dikimevi’ndeki işinize gitmek üzere yola çıkıyorsunuz. Farkında olmadan, her gün sadece tek yönlü seyahatinizde bile en az 15 üzeri kapatılmış derenin üstünden geçiyorsunuz. Ankara’nın sokaklarında yürürken ya da arabayla caddelerinde ilerlerken aslında derelerin üzerinden geçtiğinizin kaç kişi farkında?
Ankara aslında bir "dereler kenti"dir. Kavaklıdere, Hoşdere, Bentderesi, Cevizlidere, İncesu gibi semt isimleri, bir zamanlar bu şehirde özgürce akan derelerin canlı tanıklarıydı. Bugün, kent sakinlerinin büyük kısmı bu isimleri sadece birer mahalle adı olarak biliyor. Oysa bu dereler bir zamanlar Ankara’nın sosyal yaşamını, ekonomisini ve ekolojisini şekillendiriyordu.
Derelerin Altında Unutulmuş Bir Başkent
1923’te Cumhuriyet’in başkenti ilan edilen Ankara, denize kıyısı olmamasına rağmen, ilk imar planlarında “yaşayan bir şehir” olarak tasarlandı. Bu hayatın damarlarını ise içinden geçen dereler oluşturuyordu. Genç Cumhuriyet’in modernleşme projelerinde, dereler yalnızca su kaynakları değil, aynı zamanda parklarla çevrelenmiş kamusal alanların temeli olarak görülüyordu. Ancak Ankara büyüdükçe, beton bu dereleri örttü ve geriye sadece isimleri kaldı.
Hayalet Dereler ve Sessiz Tanıklar
Bugün Ankara’da her gün binlerce insan, geçmişte nehirlerin geçtiği yerlerden habersizce geçip gidiyor. Kolej Metro Durağı’nı su basması ya da zaman zaman yaşanan göçükler, altında bastırılmış ve unutulmuş derelerin bir tür sessiz çığlığı gibi. Hatip Çayı, Çubuk Çayı ve İncesu Deresi gibi kaynaklar bugün betonun içinde, yerin altında yaşamaya çalışıyor.
Hasan Akyar’ın ifadesiyle "su canlıdır" ve hafızası vardır. Zamanında bastırılan doğa, bir gün mutlaka kendini hatırlatır. Avrupa’da kentler dereleriyle övünürken, bizde onları gizlemek, yok etmek üzerine bir şehirleşme gelişti. Oysa dereler kentin kılcal damarlarıdır, nefesidir.
Bir grup aktivist ve kent tarihçisinin çabalarıyla, bu unutulmuş derelerin izleri gün yüzüne çıkarılmaya çalışılıyor. Eski hava fotoğrafları, planlar, belgeler ve anılar derelerin geçmişteki rotalarını ve hayatımızdaki yerlerini bir kez daha hatırlatıyor.
Bentderesi ve Tarihi
Bentderesi, Karamanlılar'dan Cumhuriyet'in ilk yıllarına dek uzanan ve Ankara'ya has Ahilik sisteminin ilk yerleştiği alanlardan biridir. Ahilik geleneği içinde yer alan 40 tabak esnafı bu bölgeye yerleşerek, Hatip Çayı'ndan gelen suyu kullanmak üzere "Ivgın" adı verilen bent sistemlerini kurmuşlardır. Bu yapılar sayesinde su, hem iş yerlerine yönlendirildi hem de orta meydana bir bent ve kaleye erişimi sağlayan köprü inşa edildi. Bölge, adını bu su yapısından aldı.
Roma Dönemi ve Erken Cumhuriyet Yılları
Hatip Çayı üzerine kurulan Roma Dönemi su bendi, Ankara'nın en eski su yapılarından biri olarak bilinmektedir. Bu bend, Cumhuriyet'in ilk yıllarında yerini betonarme yapılara terk etmiş olsa da, Bentderesi uzun yıllar Ankara'nın gözde mesire yerlerinden biri olmuştur. Ne var ki, sürekli taşması sonucu can ve mal kayıplarının artmasıyla dere üzeri kapatılmış ve bölge zamanla bu kimliğini yitirmiştir.
Jansen Planı ve Peyzaj Tasarımı
Ankara'nın ilk imar planını hazırlayan Prof. Hermann Jansen, 1937 yılındaki planında Bentderesi'nin çevresine yeşil bant, sulama alanları ve çağdaş bir yüzme havuzu öngörmüştü. Bu havuz, giyinme-soyunma alanları, atlama kulesi ve su kaydırağı gibi fonksiyonlarla Ankara’nın cazibe merkezi olacaktı. Ancak bu projeler, 2. Dünya Savaşı'nın getirdiği ekonomik zorluklar nedeniyle hayata geçirilemedi.
1950’lerden Sonra: Gecekondulaşma ve Çarpık Kentleşme
1950’lerle birlikte Bentderesi ve çevresi yoğun göç aldı ve plansız yapılaşma süreci başladı. Ankara'nın diğer derelerinde olduğu gibi, Bentderesi de zamanla yer altına alındı ve ücretsiz altyapı sistemlerinin parçası haline getirildi. 1957'de yaşanan sel felaketi ise bu kararın nedenini gözler önüne serdi.
Kavaklıdere Şu An Ne Durumda?
Ankara’nın Kavaklıdere semti, Kavaklıdere Şarapları, Kavaklıdere Sineması ve birçok yapıya adını veren Kavaklı Dere’nin günümüzde hala Seğmenler Parkı’nın içinden aktığını biliyor musunuz?
İsmini aldığı Kavaklı Dere etrafında yer alan, hasadını ve üretimini bu bölgede gerçekleştiren Kavaklıdere Şarapları, zamanında bölgenin kalkınmasında büyük rol oynamıştı. Bugünkü Sheraton Oteli’nin olduğu alan ve Kavaklı Dere boyunca uzanan kavak ağaçları, semtin 1930’ların ortalarına kadar ana silüetini oluşturmuştu.
Atatürk Bulvarı, Kavaklıdere Şarap Fabrikası ve Cenap And Evi, yeni bir kimlik ortaya koyan genç Cumhuriyet’in örnek yapılarındandır. Atatürk Bulvarı, Ulus’tan Çankaya Köşkü’ne kadar, Opera, Sıhhiye, Kızılay ve Kavaklıdere’yi geçerek uzanan, Ankara’nın olduğu kadar Kavaklıdere’nin de gelişimini etkilemiş bir kent omurgasıdır. Zaman içinde, günlük aktivitelerin, Ulus ve Kızılay’dan Kavaklıdere’ye doğru kaymasında rol oynamıştır. Cumhuriyet tarihinin gelişimine tanıklık etmiş tarihî bir bulvardır.
1983 yılında açılan ve Kavaklı Dere’nin de içinden aktığı Seğmenler Parkı, günümüzde genç nüfusun en uğrak yerlerinden biridir.
Bugün ve Gelecek Çağrısı
Günümüzde Bentderesi, bir zamanlar yüzme alanı olan su yolundan çok, dolmuşların ve asayş sorunlarının yaşandığı bir bölge haline gelmiştir. Uzmanlar ve kent plancıları, derelerin yeniden üstü açılarak rekreasyon alanlarına dönüştürülmesi gerektiğini savunmaktadır. Avrupa kentlerinde oldugu gibi Ankara'da da bu su yolları, yürüyüş yolları, bisiklet parkurları ve tekneli geziler için düzenlenebilir.
Kentteki sel felaketlerinin artışı da, bu derelerin ekolojik şekilde planlanmasının ne kadar gerekli olduğunu göstermektedir. Ankara bir çanak şehirdir; Kızılay, Kolej ve Mamak gibi alçak kotlu bölgelerin sürekli su baskınlarına uğramasının nedeni, yukarı havzalardaki derelerin akacak doğal bir yol bulamamasıdır.
Özetle, Bentderesi Ankara'nın tarihi, ekolojik ve sosyal belleğinde çok önemli bir yere sahiptir ve kentsel yenileme süreçlerinde bu alanlar yeniden canlandırılmalıdır.