Altın fiyatlarındaki artışın sadece Türkiye’ye özgü olmadığını vurgulayan Bayram Başaran, “Altın, zaman içinde minik minik düzeltmeler yaparak yükselmeye devam edecek. Rakam vermem doğru olmaz, çünkü bu bir beklenti oluşturur. Ama yön belli: Yukarı” ifadelerini kullandı.
“TÜM DÜNYADA ALTINA TALEP VAR”
Altına olan talebin küresel ölçekte arttığını kaydeden Başaran, “Bütün dünyada altının talebi artmaya devam edecek. Çünkü para birimlerine olan güven sarsıldıkça insanlar altına yöneliyor. Bu yalnızca Türkiye’de değil, küresel ölçekte böyle” dedi.
“GÜMÜŞ VE GIDA DA YÜKSELECEK”
Altınla birlikte gümüş fiyatlarının da yükseleceğini belirten Başaran, gıda fiyatlarında da benzer bir tırmanışın yaşandığına dikkat çekerek, ekonomide çarpıcı bir dönüşüm uyarısında bulundu. “Bir süre sonra öyle bir noktaya geleceğiz ki, gramdan daha küçük altın ya da santimetrelik altınla ekmek alacağımız günler gelebilir” ifadelerini kullanan ekonomist, “Alışverişin metası mı değişecek, adı mı değişecek bilmiyoruz. Ama paranın geleceği sorgulanır hale geldi” şeklinde konuştu.
Başaran, devletlerin güven kaybetmesiyle birlikte ulusal paraların zayıfladığını belirterek, “Siyasetçilerin aldığı kararlar vatandaşta ciddi güvensizlik yaratıyor. Bu da devletlerin bastığı paraların gelecekte değersiz hale gelmesi riskini artırıyor” dedi.
“DOLAR SENDROMU TÜRKİYE’NİN EN DERİN EKONOMİK YARALARINDAN BİRİ”
Programda Türkiye'de yatırımcıların dolar mı, euro mu tercih etmesi gerektiğine ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Başaran, “Yatırım tavsiyesi vermem ama euro daha hızlı artacak gibi görünüyor. Dolar da yükselecek ama euro bir adım önde” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’de “dolar sendromu” olduğuna işaret eden Başaran, “En ufak gelişmede herkes dolara koşuyor. Bu alışkanlığı siyasiler oluşturdu. Bu, Türkiye’ye özgü bir refleks haline geldi” ifadelerini kullandı.
“ÜÇ KITA, ÜÇ FARKLI SENDROM”
Dünya ekonomilerinin reflekslerini kıyaslayan Bayram Başaran, “Amerika’da işsizlik, Avrupa’da enflasyon, Türkiye’de ise dolar sendromu en büyük ekonomik travmalardır” dedi. Avrupa’da geçmişin enflasyon acılarının, Türkiye’de ise sürekli krizlerin unutulmadığını vurgulayan Başaran, bu nedenle halkın ekonomik gelişmelere verdiği tepkilerin her ülkede farklı şekillerde geliştiğini söyledi.