Redaktör Haber ve Ankara Net Haber ekibi olarak, Ankara’nın en işlek noktalarından biri olan Ulus Çankırı Caddesi üzerinde, Roma döneminden kalma tarihi Roma Hamamı’nın önündeydik. Günde on binlerce kişinin geçtiği bu tarihi bölgeye mikrofon uzattık ve sorduk:
“Roma Hamamı nerede biliyor musunuz?”

Cevaplar ise hem düşündürdü hem de gülümsetti.

“YOK VALLAHİ BİLMİYORUM, TAM ÖNÜNDEYİZ ŞU AN!”

İlk soruya verilen cevap, aslında röportajın tonunu baştan belirledi. Bir vatandaş şöyle dedi:

“Roma hamamı nerede?

Yok vallahi bilmiyorum.

Tam önündeyiz şu an.

Bilmiyorum ama.

Hemen önündeyiz şu anda.”

Muhabirimizin “Gezmeni tavsiye ediyoruz.” demesi üzerine, gülüşmeler arasında “Abla rezil olmayalım ya.” cevabı geldi.

“ANKARA’DA YAŞIYORUM AMA HİÇ GİTMEDİM”

Bir diğer vatandaş ise şunları söyledi:

“İşlerimin yoğunluğundan gezemedim. Ankara’da yaşıyorum ama merak ettim, sadece fırsat olmadı.”

Bazı vatandaşlar ise ekonomik nedenlere dikkat çekti:

“Fiyat pahalı, giriş pahalı. Kültür Bakanlığı çok fiyat biçiyor.”

Bir başkası ise şaşırtıcı bir itirafta bulundu:

“Ankaralı değilim ama beş yıldır burada yaşıyorum. Kimse bana Roma Hamamı’ndan bahsetmedi.”

“ROMA HAMAMI NEYMİŞ Kİ? ROMAN KİMMİŞ?”

Sokak röportajının en ilginç anlarından biri, soruya karşı soruyla gelen tepkiydi:

“Roma Hamamı nerede? Ben ne bileyim hamamı! Başka bir şey sor. Roma Hamamı neymiş ki alakası Roman kimmiş?”

Muhabirin “İslam’ın şartı kaç?” sorusuna “Beş efendim.” cevabı alınması, röportajın en esprili anı olarak kayıtlara geçti.

“BUGÜNE NASİPMİŞ!”

Röportajın sonunda ise Roma Hamamı’nı ilk kez gezmeye gelen bir vatandaşla karşılaşıldı:

“Şimdi oraya giriyordum. İlk kez geliyorum. Ankara’da yaşıyorum, sürekli geçiyordum ama bugüne nasipmiş.”

TARİHİN GÖLGESİNDE UNUTULAN MİRAS

Ulus’taki Roma Hamamı, M.S. 3. yüzyılda yapılmış, Ankara’nın en önemli arkeolojik miraslarından biri. Ancak röportaj, bu mirasın ne kadar az bilindiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Günde on binlerce kişinin önünden geçtiği, ama çoğunun “yerini bile bilmediği” Roma Hamamı, adeta şehrin kalbinde unutulmuş bir tarih gibi duruyor.

Kaynak: Sevda Ecem Karapolat