Ankara, Türk sinemasının köklü tarihine ışık tutacak özel bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. “Türk Sineması 1950-1959: Yeşilçamın Doğuşu ve Melodramın Yükselişi” başlıklı sinema atölyesi, 6 Temmuz 2025 Cumartesi günü saat 16.30’da Kült Kavaklıdere'de gerçekleştirilecek. Etkinlikte, 1950’li yılların sinema dili, kültürel kodları ve toplumsal etkileri detaylı bir şekilde ele alınacak.
SAVAŞIN GÖLGESİNDEN YEŞİLÇAM’A UZANAN BİR YOLCULUK
Atölye, Türkiye’de sinemanın savaş yıllarının ardından şekillenişini, 1950’li yıllarda melodram türünün yükselişini ve Yeşilçam ekolünün nasıl doğduğunu kronolojik ve tematik bir bakışla değerlendirmeyi amaçlıyor. Dönemin sosyal ve siyasi yapısının sinemaya etkileri, toplumsal rollerin ve değer yargılarının perdeye nasıl yansıdığı uzman isimler eşliğinde masaya yatırılacak.
Etkinliğin ana çerçevesinde, 1950’li yılların sineması hangi toplumsal değişimlere ayna tuttu? Melodram türü neden bu dönemde yükselişe geçti? Yeşilçam’ın klasik anlatı yapıları bu yıllarda nasıl temellendirildi? Sorularına yanıt aranacak.
AKADEMİK KADRODAN DERİNLEMESİNE SİNEMA ANALİZİ
Etkinliğin koordinatörlüğünü Dr. Öğr. Üyesi Işkın Özbulduk Kılıç üstlenirken, atölye yürütücüleri arasında Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Safa Karataş, Dr. Öğr. Üyesi Eda Arısoy, Dr. Fırat Osmanoğulları ve Arş. Gör. Esra Güngör Kılıç yer alıyor. Etkinliğin ilişkiler koordinatörlüğünü ise Uzm. Ece Yirmibeş yürütüyor.
Bu uzman kadro, dönemin öne çıkan yapımlarını, yönetmenlerini ve oyuncularını; siyasal atmosfer ve kültürel dönüşümler bağlamında ele alarak, katılımcılara hem akademik hem de sinema odaklı çok boyutlu bir tartışma zemini sunacak.
Sinemaya, kültürel dönüşümlere ya da Türkiye’nin toplumsal hafızasına ilgi duyan herkesin katılımına açık olan bu etkinlik, sinema tarihine meraklı izleyicilere önemli bir arşiv niteliğinde içerik vadediyor.
Katılım için ön kayıt gerekip gerekmediğine dair bilgi etkinlik günü Kült Kavaklıdere’nin resmi iletişim kanallarından edinilebilecek.
Yeşilçam’ın altın yıllarının izlerini süren bu eşsiz etkinlik, sinemanın sadece bir eğlence aracı değil; aynı zamanda bir toplumsal hafıza ve anlatı biçimi olduğunu yeniden hatırlatacak.
