İlk etapta 53 sayfa olarak hazırlanan rapor, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın değerlendirme ve talepleri doğrultusunda genişletilerek 60 sayfaya çıkarıldı. TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarına katkı amacıyla hazırlanan rapor, 15 ana başlıktan oluşuyor ve terörle mücadelede yeni dönemin çerçevesini ortaya koyuyor.
AK Parti yetkilileri tarafından Erdoğan’a sunulan rapor, son rötuşların ardından TBMM Genel Sekreterliği’ne teslim edildi. Böylece komisyonda üyesi bulunan tüm siyasi parti gruplarının raporlarını Meclis’e sunma süreci tamamlanmış oldu.
RAPOR ERDOĞAN’IN TALEPLERİYLE GENİŞLETİLDİ
AK Parti kaynaklarından edinilen bilgilere göre, raporun ilk taslağı 53 sayfa olarak hazırlandı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürece ilişkin hassasiyetleri ve ek değerlendirmeleri doğrultusunda metin yeniden ele alındı. Yapılan ilavelerle rapor 60 sayfaya çıkarıldı ve daha kapsamlı bir yol haritası haline getirildi.
Rapor, terörle mücadelede gelinen aşamayı, hukuki çerçeveyi, güvenlik boyutunu ve toplumsal entegrasyon sürecini birlikte ele alıyor. Özellikle PKK terör örgütünün silah bırakması, tasfiye edilmesi ve sonrasındaki sürecin nasıl yönetileceğine dair ayrıntılı değerlendirmeler dikkat çekiyor.
UMUT HAKKI VE GENEL AF YOK
Raporda en çok dikkat çeken başlıklardan biri, kamuoyunda sıkça tartışılan “umut hakkı” ve genel af konularına net bir şekilde kapının kapatılması oldu.
NTV’nin ulaştığı rapora göre, süreç kapsamında ne genel af ne de umut hakkına ilişkin herhangi bir düzenleme öngörülüyor.
AK Parti’nin raporunda, kendini fesheden terör örgütüne yönelik müstakil ve özel bir yasal düzenleme yapılmasının daha doğru olacağı vurgulanıyor. Bu yaklaşımın, mevcut ceza hukuku sistemi içinde kontrollü ve denetimli bir süreç yürütülmesini amaçladığı ifade ediliyor.
TESPİT VE TEYİT SÜRECİ “KİLİT AŞAMA” OLARAK TANIMLANDI
Raporda altı çizilen en kritik noktalardan biri, terör örgütünün silah bırakmasının ve varlığını sona erdirdiğinin devlet tarafından tespit ve teyit edilmesi olarak tanımlandı. Bu aşamanın, sadece sahadaki fiili durumun kaydı değil, aynı zamanda hukuki sürecin de başlangıç noktası olduğu vurgulandı.
Metinde şu değerlendirmelere yer verildi:
Terör örgütünün silahlı kapasitesinin tamamen ortadan kalktığı, lojistik ağlarının sürdürülebilir bir tehdit oluşturamayacak ölçüde dağıtıldığı, silahların yeniden kullanılmasına imkân vermeyecek şekilde imha edildiği hususlarının somut delillerle ortaya konulması gerektiği ifade edildi. Yanlış veya zamansız bir tespitin, hem toplumun adalet duygusunu zedeleyebileceği hem de güvenlik risklerini yeniden üretebileceği uyarısı yapıldı.
PKK MENSUPLARINA YÖNELİK REHABİLİTASYON VE ENTEGRASYON VURGUSU
Raporun sonuç bölümünde, PKK mensuplarının topluma kazandırılmasına yönelik rehabilitasyon sürecine geniş yer ayrıldı. Suça karışmamış terör örgütü mensupları için öngörülen yol haritası da detaylandırıldı.
Buna göre, yasal düzenlemenin hayata geçirilmesinin ardından örgüt mensuplarının sınır hattına gelmesi, özel ekipler tarafından teslim alınması ve yasal işlemlerin başlatılması öngörülüyor. Bu kişilerin hapse girmemesi, ancak 5 yıl süreyle denetimli serbestlik kapsamına alınması planlanıyor.
Suça karışmış olanlar ile halen cezaevinde bulunan terör örgütü mensuplarına yönelik ise farklı düzenlemeler gündemde. Raporda, cezaevinde bulunanlar için ceza indirimi seçeneklerinin değerlendirilebileceği ifade ediliyor.
BAKANLIKLAR ARASI KOORDİNASYON KURULU KURULACAK
Sabah gazetesinin aktardığı bilgilere göre, raporda topluma kazandırma sürecinin sağlıklı yürütülmesi amacıyla ilgili tüm bakanlık temsilcilerinin yer alacağı bir koordinasyon kurulu oluşturulması öneriliyor. Bu kurulun, atılacak adımları belirlemesi ve süreci merkezi bir yapı üzerinden yönetmesi hedefleniyor.
SURİYE VE IRAK BOYUTU: “TERÖRSÜZ BÖLGE” HEDEFİ
Raporda, “Terörsüz Türkiye” hedefinin yalnızca ülke sınırlarıyla sınırlı olmadığına dikkat çekildi. Türkiye’nin güvenliğinin, sınır ötesindeki gelişmelerle doğrudan bağlantılı olduğu vurgulandı. Bu kapsamda, Suriye ve Irak sahasında terör tehdidinin kaynağında bertaraf edilmesini esas alan bütüncül bir güvenlik yaklaşımı benimsendiği ifade edildi.
Özellikle Suriye’de SDG’nin, Şam yönetimiyle imzaladığı 10 Mart Mutabakatı’na uyması şart koşuldu. PKK’nın Suriye ve bölgedeki tüm unsurlarının, örgütün uzantıları olduğu gerçeğinden hareketle tasfiye edilmesi gerektiği belirtildi.
Raporda ayrıca İsrail’in Suriye politikalarına da dikkat çekilerek, Suriye’yi istikrarsızlaştırmaya yönelik girişimlere Türkiye’nin kayıtsız kalamayacağı vurgulandı.
MECLİS’TE YOĞUN DİPLOMASİ TRAFİĞİ
Raporun Meclis’e sunulmasının ardından siyasi temaslar da hız kazandı. Süreç kapsamında art arda üç önemli görüşme planlandı.
AK Parti ile DEM Parti kurmayları, 20 Aralık Cumartesi günü saat 14.00’te bir araya gelecek. Bu görüşmenin ardından pazartesi günü iki kritik toplantı yapılacak. DEM Parti heyeti ile CHP yetkilileri saat 12.00’de, komisyonun koordinatör grup başkanvekilleri ise saat 16.00’da toplanacak.
CHP RAPORUNU SUNDU, MHP’DEN ELEŞTİRİ GELDİ
MHP ve DEM Parti’nin ardından CHP de sürece ilişkin raporunu tamamlayarak TBMM Başkanlığı’na sundu. Ancak CHP’nin raporuna MHP’den sert eleştiriler geldi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, raporda günlük siyasi söylemler dışında yeni bir unsur bulunmadığını savundu ve “Siyasetin sorumluluk gerektiren ciddi bir iş olduğunu unutuyoruz galiba” ifadelerini kullandı.
SÜREÇ DAHA ÖNCE BAŞLAMIŞTI
DEM Parti İmralı heyeti, 11 Kasım’da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Meclis’te bir görüşme gerçekleştirmişti. Görüşmenin ardından Pervin Buldan, sürecin ikinci aşamaya geçtiğini ve artık yasal bir zemine ihtiyaç duyulduğunu ifade etmişti. Bahçeli ise Buldan’ın açıklamalarına destek vererek, “Her cümlesine imzamı atıyorum” demişti.
AK Parti’nin Meclis’e sunduğu Terörsüz Türkiye raporu, hem içeriği hem de ortaya koyduğu yol haritasıyla Meclis’te yürütülecek çalışmalar ve yapılacak görüşmelerle, sürecin nasıl şekilleneceğini belirleyecek.




