Ankara’da yaşayıp da böyle bir yer olduğunu bilmeyen çok kişi var…
Ben de ilk kez fotoğraflarını gördüğümde “Burası gerçekten Ankara’da mı?” diye kendime sordum. Dağların arasında, derin bir vadinin yamacına oyulmuş bir yapı… Uzaktan bakınca Sümela Manastırı’na benzeyen ama aslında çok daha farklı bir hikâyesi olan bir yer: Alicin Kültürel Jeositi ya da halk deyimiyle Alicin Manastırı.
Bu yazıda seni, Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde gizli kalmış bu gizemli yapıya kısa bir keşfe çıkaracağım. Hem doğa hem tarih hem de biraz efsane… Hepsi bu vadide birleşiyor.
DAĞLARIN ARASINDAKİ SESSİZ DEV: ALICIN JEOSİTİ
Alicin Jeositi, Alicin Deresi’nin hemen yukarısında, 70 metre yükseklikte dik bir yamaca oyulmuş. Gidecek yol yok, merdiven yok, patika yok…
Zaten yapının bugüne kadar korunmasının en büyük nedeni bu: ulaşılamazlık.
Buraya ancak profesyonel dağcılar tırmanabiliyor.
Aşağıda ise gürül gürül akan dere, Soğulcuönü Çeşmesi ve kamp yapmaya uygun, yemyeşil bir alan var.
Doğanın kucağında, tamamen gerçeküstü bir manzara…
BİR EŞKIYANIN SIĞINAĞI MI YOKSA ROMA DÖNEMİ GÖZETLEME NOKTASI MI?
İşte bu nokta yapının gizemini artırıyor.
Çevre halkı, buranın adını Ali Cin adlı bir eşkıyadan aldığını söylüyor.
Celali İsyanları döneminde dağlara kaçan bir grup eşkıyanın lideri olan Ali Cin’in burada saklandığı, mağaraları karargâh gibi kullandığı rivayet ediliyor.
Ama uzmanlar, bu hikâyenin yalnızca efsane olabileceğini söylüyor.
Arkeolojik veriler şunu işaret ediyor:
Yapı büyük ihtimalle Roma veya Bizans döneminde yapılmış bir güvenlik yapısı.
Ankara tarihçisi Abdülkerim Erdoğan’ın sözleri de bunu destekliyor:
“Konum ve mimari yapı itibarıyla buranın bir manastır olduğu kesin gibi görünse de içeride dini iz olmaması, alanı bir gözetleme noktası yapabilir.”
Yani bugün “manastır” diye anılan bu yapı, aslında askeri bir karakol veya güvenlik gözetleme noktası da olabilir.

MİNYATÜR BİR SÜMELA GİBİ
Alicin Jeositi’nin en dikkat çekici yanı, dik yamaca tutunmuş görüntüsü.
Uzak bir noktadan baktığınızda, Trabzon’daki Sümela Manastırı’nın küçük bir versiyonunu görmüş gibi oluyorsunuz.
-
Yapının önü kapatılarak bir iç mekan oluşturulmuş
-
Üç kat pencereli
-
Yaklaşık 10 dönümlük alana yayılıyor
-
Moloz taşlarıyla örülmüş
-
Aglomeralar içindeki doğal boşluklardan yararlanılmış
Bir bakıma “dağın kalbine gizlenmiş bir oda” gibi…
BÖLGEDEKİ YAŞAM İZLERİ: TARİH MİS GİBİ KOKUYOR
Kızılcahamam ve çevresi, Paleolitik dönemden bu yana insan yaşamı barındıran çok eski bir bölge. Hititler burada yaşamış, Arap akınları yaşanmış, Bizans bölgede kaleler kurmuş.
Alicin Vadisi ise, Malazgirt’ten önce uzun süre Bizans–Arap çatışma hattı olarak kullanılmış.
Bu yüzden jeositin bulunduğu nokta askeri açıdan oldukça kritik.
Vadinin girişini görmek, bölgeyi kontrol etmek mümkün.
İşte bugün Ankara’daki arkeologlar, tam da bu yüzden bölgede geniş çaplı bir kazıya hazırlanıyor.
Yakında yapının net olarak ne olduğu ortaya çıkabilir.
NASIL GİDİLİR?
Alicin Jeositi, Ankara’dan yaklaşık 90 kilometre uzaklıkta.
Rota şöyle:
➡ Ankara
➡ Çamlıdere
➡ Kızılcahamam
➡ Alicin Deresi yolu
Toplu taşıma yok, o yüzden özel araç şart.
Aşağıdaki dere tabanına kadar ulaşım kolay ama yapıya tırmanış sadece profesyonel dağcılar için.
VADİDE KAMP, YÜRÜYÜŞ VE DOĞA KEYFİ
Yapıya tırmanmak zor ama vadideki ortam herkes için cennet gibi.
-
Ağaçlar arasında yürüyüş yolları
-
Soğulcuönü Çeşmesi’nin serin suyu
-
Dere kenarında kamp alanı
-
Kuş sesleri ve tertemiz hava
Doğayı sevenler için gün boyu vakit geçirilecek nefis bir rota.





