Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (Şeker-İş) 23. Olağan Genel Kurulu, Ankara'nın Pursaklar ilçesinde başladı. Genel Kurula katılan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, şeker fabrikalarının önemi, kamusal üretim, özelleştirme politikaları ve örgütlenmenin zorlukları üzerine dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Atalay, şeker fabrikalarının Türkiye’nin her bölgesine yayıldığını hatırlatarak, “Bu salonda şekerin geçmişini, bugününü bilen yöneticiler, idareciler, sendikacılar, üyeler var. Kim olması gerekiyorsa bu salonda” dedi. Şeker fabrikalarının sadece üretim tesisi değil; spor, sanat, eğitim ve bilim gibi birçok alanda da topluma katkı sunduğunu vurgulayan Atalay, “Cumhuriyeti kuranlar, bu fabrikaları sadece ekonomik değil sosyal kalkınma için de kurdu” ifadelerini kullandı.
“Özelleştirme ülkeye zarar verdi”
Şeker sanayisinin özelleştirme kapsamına alınmasının 1999 yılına dayandığını belirten Atalay, “O zamandan bu yana 26 yıl geçti. Biz 22 yıldır mücadele ediyoruz. Ne zaman ‘özelleştirmeyin’ desek, bürokrasi ve siyaset karşımıza dikildi. Devlet şeker mi üretir, bıçak mı yapar denildi. Ama geldiğimiz noktada görüyoruz ki, bugün o fabrikalar olmasa şekerin fiyatı üç-beş katına çıkardı” dedi.
COVID-19 pandemisiyle birlikte kamusal üretimin öneminin yeniden anlaşıldığını söyleyen Atalay, “O dönem herkes gördü ki, kamu işletmeleri olmadan krizlerde ayakta kalmak mümkün değil” ifadelerini kullandı.
“Sendikalaşmada ciddi sorunlar var”
Türkiye’de sendikalı işçi oranının %15’te kaldığını ifade eden Atalay, örgütlenme süreçlerinin uzun ve zahmetli olduğuna dikkat çekti. “Yedi yıl boyunca bir işyerinde örgütlenmeye çalışıyoruz. İşveren, siyasetçi, belediye başkanı bile ayağa kalkıyor” diyen Atalay, özel sektörde sendikal hakların neredeyse imkânsız olduğunu dile getirdi.
“İşçiyi itibarsızlaştırmayın”
Bazı memur sendikalarının işçileri küçümsediğini ima eden açıklamalara da tepki gösteren Atalay, “İşçiyi küçümsemeyin. Hasan’ın nasırlı ellerini gördünüz. O elleri yüzünüze sürdürürüm. Biz buradayız, biz bu ülkenin emekçisiyiz” dedi.
“Sendika işçinindir patronun değil”
Sendikaların sadece işçinin ve memurun olması gerektiğini vurgulayan Atalay, “Sendika hükümetin, muhalefetin ya da patronun olamaz. Olduğu zaman o sendika işlevsizleşir” diyerek sözlerini sürdürdü.
Genel Kurulda konuşmasını duygusal bir vurguyla bitiren Atalay, her gün ortalama 4.200 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, “Parayı, makamı, başkanlığı geride bırakıyoruz. Önemli olan bu dünyada ne bıraktığımız” diye konuştu.