Çankaya, Hilal Mahallesi’ndeki Fırça Sanat Galerisi Başkentli sanatseverlerin önemli uğrak yerleri arasında bulunuyor.

İki değerli sanatçının eserlerinin yer aldığı; Ayşegül Yarar’ın “İnsan İnsana Kalmış” ve Meliha Yılmaz’ın Ekin “İzler ve İmler” isimli resim sergileri 16 Mayıs-5 Haziran 2025 tarihleri arasında Fırça Sanat Galerisi’nin A ve B Salonlarında sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Sergilerin açılış kokteyli 16 Mayıs 2025 – 18.00-20.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek.

Ayşegül Yarar Insan Insana Kalmış Fırça Sanat Galerisi Sergi (1)

Otizmli Bireyler İçin Müzik Eğitimi Çalıştayı Ankara'da Gerçekleştirildi Otizmli Bireyler İçin Müzik Eğitimi Çalıştayı Ankara'da Gerçekleştirildi

AYŞEGÜL YARAR - İNSAN İNSANA KALMIŞ

Shakespear, tiyatroyu insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak tanımlar. Aslında bu tanım sanatın tüm dalları için geçerlilik taşır, çünkü sanat insanın yaşam boyu maruz kaldığı, dâhil olduğu ya da ürettiği devinimlerin ürünüdür. Doğduğu andan itibaren bulunduğu şartlarla şekil almaya başlayan insana hayat seçenekler sunar. Seçimleriyle yönünü belirleyen, karar verme bilinciyle bulunduğu koşulları tahlil eden insan, nerede ve hangi koşullarda doğduğundan başlayarak, karşılaştığı çevresel, duygusal, bedensel durumlardan etkilendiği gibi onları da etkiler. Ancak hayat değişim kadar bir döngüdür. Doğum, yaşam ve ölüm sürecinin içinden geçerken yaşama bıraktığımız izlerle var olur ve arayışımızı sürdürürüz. Sanat tüm bu devinimleri içerdiği gibi krizlerden de etkilenir. Nitekim içinden geçmekte olduğumuz dönem de insanlığın yaşadığı kriz sanata da yansıyor. 21. yüzyılda, dayanışmanın ve yaratıcılığın yerini haz merkezli tüketim ve derin yalnızlıklar alırken sanatta yönünü bulmaya çalışıyor. Yaşanılan anlam kaybının yarattığı boşluktan mistik inançlar, tapınılan liderler, şiddet içeren iktidar savaşları varlık bulabiliyor.

Günümüzde insan, duygusal boşluğu derinleşen, geçmişle bağlarını kopararak, anı yaşamaya zorlanırken, dağınık zihinlerin yönsüz bir dinamizmiyle yalnızlaşmakta, geçmiş deneyimlerin zenginliğinden ve geleceğin taşıdığı olasılıklardan kopmakta. Bu da onu hayal etme potansiyelini yaratıcılığa dönüştüren eylemlilikten uzaklaştırıyor. Oysa geçmiş deneyimlerin zenginliği, geçmişi idealize etmekten değil, bugünü anlamaya ve güzelleştirmeye katkısından doğuyor. İşte ben insanı bu tarihsellik içinde, en devingen ve umut var haliyle resimlerimde yakalamaya çalıştım. Sanat özgürce hayal edebilme kapasitesini yeniden kurmak için en önemli zeminlerden biri ve en sancılı ana dahi tanıklık ederken o anları insani süzgecinden geçirip yeniden yorumlamak için de, insanı insana insanca anlatmak için bir araç. Ama geçmiş ve gelecek kendinden menkul bir varlık içermediği ölçüde, onu nasıl hatırlayacağımız veya ona nasıl yön vereceğimiz bize kalmış. İnsan insanın kurdu olabildiği gibi armağanıdır da. Daima insanın insana armağan olduğu bir idealden bahsetmek veya bu olasılığı hatırlamak hatırlatmak olsun istedim resimlerimde.

Meliha Yılmaz Fırça Sanat Galerisi Ekin Izler Ve Imler Sergi (2)

MELİHA YILMAZ - EKİN "İZLER VE İMLER"

Ekin, sadece toprağa düşen bir tohum değil, kültürün de kendisidir. Uygarlığın yeşerdiği, filiz verdiği ve geride bıraktığı her iz, bir ekin parçasıdır. Her kültür nesnesi, sadece bir tarihsel kalıntı değil, aynı zamanda bir anlatının, bir kültün ya da bir inancın izidir. Bir tanrıça imgesi, doğurganlıkla ilgili bir mitin görsel kodu, bir geyik figürü ona dair hikâyelerin taşıyıcısıdır. Ekine dair her figürde bir mit, her izde bir çağrışım vardır.

İzler, kültürel belleğin sessiz işaretleri, imler ise bu sessizliğin sanatsal anlatıma dönüştüğü yeniden anlamlandırılmış göstergelerdir, geçmişten gelen simgelerin, imgelerin ve anlamların günümüz dilinde yeniden yorumlanışının temsilidir. Sanatçı, ekine dair izleri, kendi yorumuyla imlere dönüştürür. İm, artık geçmişin değil, bugünün de dilidir ve sanatçının zihninde, belleğin çağrısıyla yeniden şekillenir. Böylece izler, bir zamanın içinden çıkarak, sanatın evrensel ve çağdaş dilinde hayat bulur. Yılmaz eserlerinde, dağların doruklarında başlayan Türk tarihinin kültür izlerinden, kadim Anadolu topraklarının sunduğu zengin mirası oluşturan kültürel izlere kadar geniş bir yelpazeden yararlanır. EKİN "İzler ve İmler" sergisinde izleyiciyle buluşan eserlerinin alt yapısında, otomatist fırça darbelerinin oluşturduğu spiraller, yer yer farklı planlarda amorfik izler şeklinde belirerek zamanı temsil eden imlere dönüşür ve zaman kavramının döngüselliğine gönderme yapar. Bu imgesel yapı, üst katmanda ele alacağı kültürel imgelerin anlamlarını sorgulayarak izleyiciyi geçmişin derinliklerine çekmeyi de hedefler. Eserdeki temel kültürel imgenin vurgusu, renk, biçim ve lekenin plastik gücünü kullanarak varlığını ortaya koyarken, ekine dair izler, öbeklenerek keskin açık lekeler oluşturan ve anlamı güçlendiren imlere dönüşür. Bu imler, anıtsal bir ifadeyi amaçlayan geometrik planlardan ve zamanın alegorik anlatımı olan yüzeylerden meydan okurcasına taşarak sınırları ortadan kaldıran bir etkiyle eşsüremi ortaya koyar, geçmişin, şimdinin ve geleceğin aynı yüzeyde sanatsal bir anlatıma dönüşmesine olanak tanır. Diğer bir ifadeyle zamanın ötesine taşınır. Çağdaş sanatta zaman, artık yalnızca kronolojik bir akış değil, parçalı, katmanlı ve eşsüremli bir yapıdır. Bu, aynı zamanda eserde var olan imgelerin ait olduğu uygarlığın kültür kodlarını oluşturan mitolojik zamanla da örtüşür.

Böylece sanatçı, içeriğin ifadesini birbirini destekleyen üç katmanlı bir yapıyla kurguladığı eserlerinde, insan-insan, insan-tabiat, insan-evren ilişkilerine dayalı kültürel izleri, çağdaş plastik bir dille imlere dönüştürerek özgün kişisel yorumlar sunar.

Muhabir: Necdet Gürsoy