Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan, Neolitik dönemde yaşayan topluluklara ev sahipliği yapan Çatalhöyük'te gerçekleştirilen kazılarda büyük bir keşif yapıldı. Üstten girilen, birbirlerine bitişik kerpiç evlerin bulunduğu "Mekan 66" olarak adlandırılan alanda yapılan çalışmalarda bir fırın yapısı ortaya çıkarıldı.
DETAYLARI GÖRMEK İÇİN OKUMAYA DEVAM EDİN...
Necmettin Erbakan Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (BİTAM) tarafından yapılan analizler sonucunda, milattan önce 6600'e tarihlenen mayalanmış ekmek kalıntılarına ulaşıldı. Kazı Heyeti Başkanı ve Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Umut Türkcan, bu keşfin önemine vurgu yaparak, "Çatalhöyük'teki bu buluntunun dünyanın en eski ekmeği olduğunu söyleyebiliriz. Bu organik kalıntının, gözlem, analizler ve tarihlendirmesini de göz önüne alarak yaklaşık 8 bin 600 senelik bir ekmek olduğunu söyleyebiliyoruz. Somun ekmeğin küçültülmüş hali. Ortasına parmak basılmış, fırına girmemiş ama mayalanmış, içindeki nişastalarla beraber günümüze gelmiş. Bugüne kadar böyle bir örnek yok. Çatalhöyük zaten birçok ilklerin merkeziydi. Daha kazıldığı yıllarda dünyanın ilk dokumaları Çatalhöyük'teydi. Ahşap eserler yine Çatalhöyük'teydi. Duvar boyaları, resimler buna eklendi. Konya ve Türkiye bu anlamda çok şanslı." dedi.
Türk arkeologların titiz çalışmaları sayesinde, organik kalıntıların günümüze kadar korunduğunu ve incelenebildiği belirten Türkcan "Gıda arkeolojisinin başlangıç noktasının yine Anadolu olduğunu söylememiz gerekiyor. Çatalhöyük burada çok önemli duraklardan biri. 2021'de keşfettiğimiz bir bulgu. Türk kazılarında artık çok hassas belgeleme ve detaylı çalışmalarla beraber bu tür organik kalıntıları tespit edebildiğimizi gösterdik." dedi. Çatalhöyük’ün, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da en eski yerleşim birimlerinden biri olduğunu belirten Ali Umut Türkcan "Fırının köşesinde küçük ve yuvarlak süngerimsi buluntunun, dikkatli bir belgelemeyle ekmek olduğu anlaşıldı. Yapının üzerinin ince bir kille kaplı olması, hem ahşap hem de ekmek, bu organik kalıntıların tümünün günümüze kadar saklanmasına olanak sağladı. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezinde (MAM) yapılan radyo karbon testleri, numunemizin milattan önce yaklaşık 6 bin 600'e kadar gidebileceğini gösterdi." İfadelerini kullandı.
Gaziantep Üniversitesi'nden öğretim görevlisi Salih Kavak, bulunan ekmek kalıntılarının tahıl kalıntıları içerdiğini ve bunun ilk defa bir ekmek örneği olduğunu belirtti ve "Getirdiklerinde çok şaşırdım. Çünkü bu formda, 'Hamur, ekmek, organik bir kalıntı olabilir mi?' diye düşündüm. Çıplak gözle bir morfolojik teşhis, daha sonra hemen mikroskop altında içeriğine baktım. En heyecanlandıran şey, tahıl kalıntılarının olması. Arpa, buğday ve bezelye gibi bitkilere ait öğütülmüş, kırılmış parçaların olması, zaten ilk başta hemen düşündüğümüz şey, 'Bu acaba ekmek mi? ihtimalini güçlendirdi." şeklinde konuştu.
BİTAM Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Yasin Ramazan Eker, Türkiye'deki laboratuvarların bu tür buluntuların analizlerini yapabilme kapasitesine sahip olduğunu vurgulayarak “BİTAM'da ileri teknoloji, analiz, karakterizasyon cihazlarımız bulunduğundan, bu numuneleri analiz edip, özellikle kimyasal, fiziksel yapılarını belirledikten sonra tanımlayabildik. Artık daha önceki yıllarda yurt dışına yollanan bu numuneler Türkiye'de kalıyor. Bunları karakterize edebiliyoruz. Hem malzeme alanında yorumlayabiliyoruz hem de bulguların arkeolojik açıdan ne anlam ifade ettiğini veyahut ne zenginlikler kazandığını yorumlayabiliyoruz. Dolayısıyla hem arkeoloji alanında hem karakterizasyon alanında Türkiye'de yetkin insanlar var. Konya'da Necmettin Erbakan Üniversitesi BİTAM merkez laboratuvarında bunları yapabiliyoruz. Ekmeğin en önemli özelliğinden biri, ısıttığımız zaman kütlesi devamlı kayboluyor. Bu da şu demektir, bu numune o sıcaklığı daha önce görmemiş. Görmediği için de ekmek şeklinde olan bu numunenin pişirilmemiş olduğunu anlıyoruz. Hocalarımız gözenekli, süngerimsi yapıdan dolayı anlıyor. Dolayısıyla bizim ve onların bilgileriyle birlikte bu noktaya geldik. Daha isabetli teşhis etmemizi sağlıyor. Numunenin ekmek şüphesi vardı, bu şüpheleri doğruladık." cümlelerini kullandı.