Karakaş’a göre çalışan kesimin en büyük sıkıntılarından biri artan vergi yükü. Şubat ayı itibarıyla değişen vergi dilimleri nedeniyle birçok çalışanın maaşında ciddi düşüşler yaşandığını belirten Karakaş, vergi yükünün neredeyse tamamen çalışanların omuzlarına yüklendiğini söyledi.

Hükümetin bu konuda bazı reform hazırlıklarında olduğunu ifade eden Karakaş, yapılacak düzenlemelerin hem memur hem de özel sektör çalışanlarının maaşlarına olumlu yansıyacağını vurguladı.

Emeklilik sistemine dair önemli önerilerde bulunan Karakaş, yastık altı altınların ekonomiye kazandırılmasını sağlayacak bir modelin, sosyal güvenlik sistemine ciddi katkılar sunabileceğini belirtti.

Altına dayalı bireysel emeklilik sistemi gibi alternatif modellerin, tasarruf oranlarını artırarak sosyal güvenlik fonlarının sürdürülebilirliğine katkı sağlayabileceğini dile getirdi.

Asgari ücretin mevcut haliyle çalışanların geçim şartlarına yanıt vermediğini belirten Karakaş, açlık sınırının 25 bin TL'yi aştığını ve temmuz ayında bu rakamın 27 bin TL’ye yükseleceğini hatırlattı.

Şu anki net asgari ücretin yaklaşık 22 bin TL olduğunu belirten Karakaş, bu seviyenin gerçek yaşam koşullarını yansıtmaktan uzak olduğunu söyledi.

Türkiye’de çalışanların yüzde 22’sinin asgari ücretle geçindiğini vurgulayan Karakaş, özel sektördeki ücretlerin de büyük ölçüde bu düzeye göre belirlendiğini ifade etti.

Asgari ücret artışlarının enflasyonu artırdığı yönündeki görüşleri eleştiren Karakaş, “Memur maaş zamları enflasyon yaratmıyorsa, asgari ücretteki artış neden yaratsın?” diyerek bu iddiaların çelişkili olduğunu savundu.

Haziran ayında faiz indirimi gerçekleşmesi halinde eylül ayında asgari ücrete ek bir zam yapılabileceğini öngördü.

Ayrıca, maaşlara üç ayda bir enflasyon oranında otomatik zam yapılması gerektiğini savunarak kalıcı bir çözüm önerdi.

Bağ-Kur sigortalılarının düşük emekli maaşları ve yüksek prim gün sayısı nedeniyle emeklilikte büyük zorluk yaşadıklarını belirten Karakaş, 9260 gün prim ödeyen bir kişinin dahi 10 bin TL’nin altında maaş aldığını ifade etti.

Devlet katkısıyla bu rakamın en düşük emekli maaşı olan 14 bin TL’ye çıkarıldığını ancak bunun yeterli olmadığını söyledi.

Özellikle esnafların prim borçlarının yüksekliği nedeniyle emekliliği sürekli ertelemek zorunda kaldıklarını vurgulayan Karakaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önce verdiği “9000 yerine 7200 gün” vaadinin hayata geçirilmesini beklediklerini ifade etti.

Karakaş, emeklilikte kademeli geçiş uygulamasının ciddi adaletsizliklere yol açtığını savundu.

EYT kapsamına giremeyen yaklaşık 4 milyon 300 bin kişinin yaş ve hizmet yılı kriterlerine takıldığını belirten Karakaş, bu grubun mağduriyetinin giderilmesi için mutlaka yasal bir düzenleme yapılması gerektiğini söyledi.

Özellikle bir günle EYT’yi kaçıranların binlerce gün fazla prim ödemek zorunda kalmasının adaletsizlik yarattığını ifade etti.

Karakaş, bir sonraki genel seçimin 2027’den önce beklenmediğini, bu nedenle kademeli emeklilikle ilgili düzenlemenin önümüzdeki yıllarda hayata geçirilebileceğini söyledi.

EYT sürecine benzer bir iyileştirmenin yeniden gündeme gelebileceğine inandığını belirten Karakaş, bu konuda toplumsal baskının etkili olduğunu ifade etti.

Kamu görevlilerinin geriye dönük hizmet borçlanması taleplerine de değinen Karakaş, asker, polis gibi görevlerde bulunanların sayısının sınırlı olması nedeniyle bu tür borçlanmaların sosyal güvenlik sistemine ciddi bir yük getirmeyeceğini söyledi.

Ancak mevcut yasaların emekli sandığına tabi kamu görevlilerine bu hakkı tanımadığını belirterek bunun eşitsizlik oluşturduğunu ve basit bir yasal düzenlemeyle kolayca giderilebileceğini vurguladı.

İçinde bulunduğumuz yılın “Aile Yılı” ilan edilmesiyle birlikte sosyal güvenlik alanında yeni adımların atılabileceğini belirten Karakaş, özellikle kadın çalışanlara ve aile odaklı sigorta sistemlerine yönelik yeni düzenlemelerin gündeme gelebileceğini sözlerine ekledi.