“Depremler, Simav Fay Zonu’nun batı ucunda yer alan Sındırgı Fayı üzerinde meydana geliyor. Bu fay sistemi doğuya doğru Simav ve Afyon’a kadar uzanıyor. Genellikle 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üreten oldukça aktif bir fay zonu.”

Pampal, Sındırgı bölgesinin jeotermal kaynaklar bakımından zengin olduğunu ve bu durumun bölgedeki sismik hareketliliği artırdığını vurguladı:

“Sıcak su ve buhar kaynakları bol, çünkü aktif faylar var. Faylar, yağışla gelen suyu yerin altına indiriyor. Aşağıda, 15-20 kilometre derinlikte magma yüzeye çok yakın. O magmanın sıcaklığıyla ısınan sular kabuğu zorlayarak yeniden yüzeye çıkmak istiyor. Bu da kabukta gerilme yaratıyor ve sık depremler ile deprem fırtınaları ortaya çıkıyor.”

Uzman, Ege Denizi’nde yıl başında görülen deprem fırtınalarının bir benzerinin şu anda karada, Sındırgı civarında yaşandığını söyledi.

Prof. Dr. Pampal, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) bölgeye ilişkin son raporuna da değinerek, çalışmanın magmanın yüzeye yakın hareketliliğini ortaya koyduğunu belirtti:

“MTA’nın raporunda magma odalarının yukarı kabuğa doğru yükseldiği, zayıf yerleri zorladığı açıkça görülüyor. Bu durum, Batı Anadolu’daki depremlerin volkanik-magmatik kökenli bir mekanizmayla doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor.”

Pampal, bu nedenle benzer depremlerin önümüzdeki süreçte de yaşanabileceğini dile getirdi:

“Batı Anadolu, Türkiye’nin en çok deprem olan bölgesidir. Alp-Himalaya deprem kuşağının en tehlikeli kısmı Ege Denizi ve çevresidir.”

Uzman isim, Sındırgı çevresinde yıkıcı deprem beklenmediğini, ancak artçıların 14-15 bini bulabileceğini söyledi.

“Yalnızca Akhisar-Bigadiç arasındaki Gelenbe Fayı biraz daha yüksek büyüklükte deprem üretebilir. Ancak bu son depremin ardından bölgede büyük bir yıkıcı deprem beklemiyoruz.”

Pampal, vatandaşların yanlış davranışlarına da dikkat çekerek,

“Camdan atlayan yaralılarımız oldu. Bilgi davranışa dönüşmedi. Depreme hazırlık sadece evrakla değil, bilinç ve uygulamayla olur.”
dedi.

Editör Hakkında