Arslan, Türkiye’de çalışanların yarısından fazlasının asgari ücretle çalıştığını belirterek, “Sosyal güvenlik kurumunun verilerine baktığımızda, Türkiye’de çalışanların yarıdan fazlası asgari ücretle çalışıyor gözüküyor. Oysa diğer ülkelerde bu oran yüzde 5-10’u geçmez. İşverenler asgari ücreti vergi avantajı nedeniyle düşük gösteriyor, gerçekte daha fazla ödeme yapıyor. Bu durum, asgari ücretli çalışanların oranını yükseltiyor” ifadelerini kullandı.
HAK-İŞ Başkanı, TÜİK’in belirlediği sepetin asgari ücretli işçinin gerçek harcama kalemlerini yansıtmadığını belirterek, “TÜİK’in sepetiyle bizim sepetimiz uymuyor. Evet, rakamlara itirazım yok ama oranlar düşük. İşçiler için temel ihtiyaç maddelerinin oranları daha yüksek olmalı. Asgari ücret belirlenirken hükümetin doğrudan yer alması doğru değil. Komisyon daha katılımcı olmalı, işçi ve işveren temsilcileri yer almalı” dedi.
KOMİSYONUN YAPISINA İTİRAZ VE KATILIMCI MODEL ÖNERİSİ
Arslan, mevcut komisyonda işçi ve işveren temsilcilerinin etkisinin sınırlı olduğunu belirterek, “5 kişi işçi tarafında, 5 işveren, 5 hükümet temsilcisi var. Ancak oylarda hükümetin tek oyu belirleyici oluyor. İşverenle anlaşılırsa rakam yine belirleniyor. Bu yapı, Türkiye’de asgari ücreti değil, ortalama ücreti belirliyor. Oysa komisyonda işçi ve işverenin eşit söz hakkı olmalı, hükümet düzenleyici rol üstlenmeli” ifadelerini kullandı.
Arslan ayrıca asgari ücretin sadece minimum ücret değil, aynı zamanda geçim ücreti olma niteliğine de dikkat çekerek, “Evli ve iki çocuklu bir işçinin geçimini sağlayacak düzeyde belirlenmesi gerek. Enflasyon ve büyümeden asgari ücretin pay alması sağlanmalı. Bu sayede geçmiş kayıplar telafi edilerek sağlıklı bir rakam ortaya çıkar” dedi.
"İŞVEREN VE HÜKÜMETLE BELİRLENEN ÜCRET ADALETSİZ VE HAKSIZ"
HAK-İŞ Başkanı, işverenlerle hükümetin belirlediği asgari ücretin adaletsiz ve haksız olduğunu vurgulayarak, “Komisyonun yapısı değişmezse toplantılara katılmayacağız. Hükümet ve işverenin tek taraflı belirlediği rakamlar sağlıklı ve adil olmaz. Bizim talebimiz, işçi ve işverenin birlikte belirlediği, hükümetin düzenleyici olduğu bir sistemin kurulmasıdır” şeklinde konuştu.




