23 Nisan 2025 tarihinde saat 12.49’da, Marmara Denizi'nin Silivri açıklarında 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İstanbul’un pek çok ilçesinde hissedilen sarsıntı, yerin yaklaşık 13 kilometre derinliğinde oluştu ve 13 saniye sürdü. Deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşadı.
RAPORU UZMAN EKİP HAZIRLADI
Depremin ardından İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi öncülüğünde kurulan bir uzman ekibi, olayla ilgili kapsamlı bir ön rapor hazırladı. Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM) çatısı altında oluşturulan ekipte Prof. Dr. Mustafa Kumral, Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Prof. Dr. Seda Yolsal Çevikbilen, Doç. Dr. Tuna Eken, Prof. Dr. Hülya Kurt, Doç. Dr. Beyza Taşkın ve Dr. Murat Şahin yer aldı. Raporun başlığı ise “23 Nisan 2025 Orta Marmara Sırtı Depremi (Mw 6,2: 12.49 - 26 km Silivri Güneyi)” olarak kaydedildi.
NE KADAR ARTÇI SARSINTI OLDU?
Depremin ardından bölgede sismik hareketlilik devam etti. 25 Nisan itibarıyla toplamda 291’den fazla artçı sarsıntı kaydedildi. Bu artçılar, özellikle ana fayın kuzeyinde, Kumburgaz Havzası ve çevresindeki ikincil fay hatlarında yoğunlaştı. Bazı sarsıntılar 30 kilometreye kadar inen derinliklerde meydana geldi.
DEPREMİN ENERJİ BOŞALIMI NE DÜZELDE OLDU?
Hazırlanan raporda, depremin tarihsel olarak biriken gerilimin yalnızca küçük bir kısmını boşalttığı belirtildi. 1766 yılından bu yana bölgede biriken sismik gerilimin yaklaşık yüzde 12’sinin bu depremle birlikte açığa çıktığı tespit edildi. Bu durum, gelecekte daha büyük bir depremin olasılığını azaltmadığı gibi, halen büyük bir enerji birikiminin varlığını ortaya koydu.
Fay Hattı Ne Kadar Hareket Etti?
Uzmanların hesaplamalarına göre, ana şokun gerçekleştiği bölgede yaklaşık 20 kilometre uzunluk ve 12 kilometre genişliğinde bir alanda 30 santimetrelik bir yer değiştirme meydana geldi. Bu yer değiştirmenin, Marmara Denizi içindeki Kumburgaz Fayı'nın sadece küçük bir bölümünde gerçekleştiği belirtildi. Oysa bu segmentte 3,7 metrelik bir gerilimin biriktiği biliniyor.
Prof. Dr. Cenk Yaltırak, bu konuda şu değerlendirmede bulundu:
“Fayın yalnızca küçük bölümünde yaklaşık 30 santimetrelik bir hareket yaşandı. Halbuki aynı bölgede 3,7 metrelik bir gerilim birikmiş durumda. Bu, büyük depremin habercisi değil ama ‘Stres boşaldı’ demek de yanlış. Fayın büyük kısmı yerinde duruyor.”
EN YÜKSEK İVME NEREDE ÖLÇÜLDÜ?
Raporda, sarsıntının ivme değerlerine ilişkin detaylara da yer verildi. Deprem esnasında en yüksek yer ivmesi, İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde 0,2 g olarak ölçüldü. Bu değeri sırasıyla Eyüp, Marmara Ereğlisi ve Avcılar ilçeleri takip etti. Sazlıbosna Barajı’nda 0,16 g, Marmara Ereğlisi sahilinde 0,1 g, Arnavutköy’de ise yine 0,1 g ivme değerleri kaydedildi.
Uzmanlar, bu değerlerin sadece uzaklıkla değil; zemin yapısı, topoğrafya ve yerel jeolojik koşullarla da bağlantılı olduğunu vurguladı. Mevcut sismik azalım ilişkilerinin ölçülen değerlerle yüzde 65’in altında uyum gösterdiği, bu nedenle yeni dinamik modellerin geliştirilmesi gerektiği belirtildi.
DEPREM ZİNCİRLEME FELAKETİN İŞARETİ Mİ?
Raporda dikkat çeken bir diğer unsur ise, Türkiye’de yaşanan büyük depremlerin genellikle tek bir fay kırılmasıyla değil, birden fazla segmentin art arda kırılmasıyla oluştuğuna dair tespitler oldu. Prof. Dr. Yaltırak, 1999 İzmit ve 2023 Kahramanmaraş depremlerini örnek göstererek şöyle konuştu:
“1999 İzmit depremi örneğinde olduğu gibi tek bir deprem değil, üç ayrı fayın aynı anda kırılmasıyla oluşan bir dizi deprem yaşadık. Eğer aynı gün Düzce de kırılmış olsaydı, bugün yaşadığımız yıkım çok daha büyük olurdu.
Anadolu’da büyük depremler genellikle tekil değil, zincirleme şekilde gerçekleşiyor. Bu durum, depremin büyüklüğünü artıran bir etken. Olası senaryolar içinde en kötü ihtimal, farklı segmentlerin arka arkaya kırılmasıdır.”