1 Şubat’ta bir grup arkadaşıyla birlikte Olgunlar Caddesi’nde oluşturulan Vegan Stant’ta yer alan ‘abolisyonist vegan’ Melike İzat, konuya ilişkin ankaranethaber.com muhabirine açıklamalarda bulundu.
Hayvanları kullanmayı reddettiklerini, hayvanları yemediklerini, giymediklerini, hayvanat bahçesine, sirke gitmediklerini söyleyen İzat, “Hiçbir şekilde hayvanları kullanmıyoruz. Çünkü bunun için bir gerekçemiz yok. Yani biz hayvanları kullanmadan da gayet sağlıklı, mutlu yaşayabiliyoruz. Protein, kalsiyum, demir bedenimizin ihtiyacımız olan ne varsa hepsini bitkilerden karşılayabiliyoruz. Örneğin protein bakliyatlarda, kuruyemişte çok zengin. Yeşil yapraklı bitkiler kalsiyum içeriyor. Ana akım saygın beslenme kurumları dengeli ve yeterli vegan bir beslenmenin bebeklik, çocukluk, ergenlik, yaşlılık ve sportif faaliyetler dâhil hayatın her döneminde gayet yeterli olduğunu söylüyorlar.
Zevk, eğlence, alışkanlık gibi sebepler hayvanları kullanmak için sağlam bir gerekçe değil. Çok fazla acı ve zulüm var bunun arkasında. Sırf buna gücümüz yetiyor diye bizden daha zayıf birine şiddet uygulamak, onu sömürmek ve öldürmek ahlaken yanlış. Burada almamız gereken kriter zeka değil, hissedebilirlik. Biz biyolojik evrimin yanında bir de ahlaki evrim geçirdik. Bir başkasına zarar vermenin yanlış olduğunu sezgisel olarak biliyoruz. O hayvan hissedebiliyorsa yaşamına da değer veriyor demektir. Yani yaşamaktan yana bir çıkara sahip. Acıdan kaçıyor, haz duyuyor, bir takım şeyler yapıyor, ne bileyim uyuyor, uyanıyor, korkuyor, seviniyor, güneşlenmekten keyif alıyor. Bizim gibi birçok duyguyu deneyimleyen insan harici birer kişi, bir mal/eşya veya kaynak değil. Ama biz hayvanlara kişi değil de sanki eşyaymış gibi muamele ediyoruz. Alıyoruz, satıyoruz, kullanıyoruz ve akla gelebilecek her şekilde acı çektirip öldürüyoruz. Buna hiç hakkımız yok. Çünkü hepimizin kendine ait bir bedeni var. Sizin de bir bedeniniz var. Nasıl ki ben sizi ya da bir başkasını tahakküm altına alamayacaksam buna hakkım yoksa bir hayvanı kullanmak için de bir hakka sahip değilim. Hak, ‘geçmek yasaktır’ tabelası gibidir. Başkasına sağladığı faydadan bağımsız olarak o kişinin haklarını gözetmektir. Mesela bir fare düşünün, kimse o fareyi sevmiyorsa bile o fare kendi yaşamına değer veriyor. Yani bir içkin değeri var. ‘İçkin değer’ ne demek? İşte kimse ona değer vermiyorsa bile kişinin kendine verdiği değer. Yani o da bir içkin değere sahip insan harici bir kişi. Tıpkı insanlarda olduğu gibi benzer çıkarlara benzer şekilde muamele etmeliyiz. O yüzden hayvan kullanımını hayatımızdan çıkarıyoruz.” dedi.
SOĞUKTAN KORUNMAK İÇİN İLLA KAZ TÜYÜNE GEREK YOK
Hayvansal ürünler yerine alternatiflerini kullandıklarını dile getiren İzat, “Bunun yerine ne mi yapıyoruz? İşte canımız çok mu peynir istiyor ya da yoğurt, artık çeşit çeşit vegan peynir satılıyor. Bitkisel süt, yoğurt da öyle. Daha ekonomik olsun istersek evde kendimiz de yapabiliyoruz bunları. Mesela yulafı suda bekletiyorum, blenderden geçiriyorum, süzüyorum yulaf sütü oluyor. Onu kahveme katıyorum, onunla kek yapıyorum. Bir şeyler eksilmiyor aslında hayatımızdan. Sucuk istiyorsam vegan sucuk var. Soya kıyması alıyorum, onunla lahmacun yapıyorum. Diğer yemeklere katıyorum. Bunları tüketmek elzem de değil. Temelde sebze, meyve, tahıl, bakliyat, mantar, tohumlar yetiyor ama alışkın olduğumuz damak zevkinden de mahrum kalmıyoruz. Giyecek olarak deri giymiyoruz da, suni deri giyiyoruz. Ya da kürk giymiyoruz da suni kürk giyiyoruz. Pamuk, keten, polar, akrilik bir sürü materyal var. Yani günümüzde soğuktan korunmak için de illa kürke, kaz tüyüne gerek yok. Dediğim gibi hayvan kullanımının tamamı yanlış ve gereksiz aslında.” şeklinde konuştu.
İNSANLAR VEGAN OLUNCA DÜNYAYI HAYVANLAR KAPLAMAYACAK
“Evcilleştirme en başından beri yanlıştı. Evcilleştirme derken sadece kedi, köpeği kastetmiyorum. İnekler, koyunlar, tavuklar, domuzlar hepsi evcilleştirilen türler ve bunlar daha çok et versin, daha çok yün versin, daha çok yumurta versin diye yapay seçilime maruz kalmışlar, Bu durum çok fazla hastalığa da sebep olmuş. Çünkü doğal seçilim türün çıkarına işlerken, yapay seçilim insanın çıkarına işlemiş. Aynı zamanda bu hayvanlar bizim bakımımıza muhtaç hale gelmişler. Doğada tek başlarına hayatta da kalamıyorlar. O yüzden biz var olan evcilleştirilen türlerin bakımıyla yükümlüyüz, kullanılmalarını kastetmiyorum. Ama daha fazla evcilleştirilmiş hayvanı dünyaya getirmememiz gerekiyor. Ve insanlar vegan oldukça da, bu kadar hayvanı öldürmek için dünyaya getirmeyeceğiz zaten. Yani insanlar vegan olunca dünyayı hayvanlar kaplamayacak. Böyle sorular da geliyor bazen. :) Biz kendimize ‘abolisyonist vegan’ diyoruz. İngilizce ‘abolition’ kelimesinden geliyor. Bir uygulamanın koşullarını iyileştirmek, düzenlenmek değil, tamamen ortadan kaldırmak anlamına geliyor. Tarihte köleliğin kaldırılmasını savunanlar tarafından da kullanılmış bir kelime. Detaylı bilgi için: www.abolisyonistvegan.org sayfasını inceleyebilirsiniz.
Son olarak; vegan olmak son derece kolay, sağlıklı ve hesaplıdır. Hemen bugün vegan olabilirsiniz.” ifadelerini kullandı.