Kayseri’nin kalbinde yer alan ve Selçuklu mirasını günümüze taşıyan Selçuklu Uygarlığı Müzesi, hem tarih meraklıları hem de kültür gezginleri için eşsiz bir durak niteliği taşıyor. Anadolu’da ilk uygulamalı tıp okulunun kurulduğu bu mekân, geçmişin izlerini teknolojinin sunduğu olanaklarla harmanlıyor.
TARİHİ YAPININ İÇİNDE MODERN BİR MÜZE
Müze, 1205-1206 yıllarında Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından kız kardeşi Gevher Nesibe Sultan’ın isteği üzerine inşa edilen Gevher Nesibe Darüşşifası’nda yer alıyor. Bu yapı, hem tıp medresesi hem de hastane olarak kullanılmış ve İslam dünyasındaki ilk uygulamalı tıp okulu olarak tarihe geçmiş bir kompleks.
RESTORASYONLA HAYAT BULAN BİR MEDENİYET ALANI
Gevher Nesibe Külliyesi, 2012 yılında belediyeye devredildikten sonra iki yıl süren restorasyonun ardından 21 Şubat 2014 tarihinde Selçuklu Uygarlığı Müzesi olarak ziyarete açıldı. Açıldığı günden itibaren büyük ilgi gören müze, Tarihi Kentler Birliği tarafından “Tarih ve Kültürel Mirası Koruma Jüri Özel Ödülü”ne layık görüldü.
SELÇUKLU KÜLTÜRÜNE DAİR İKİ TEMATİK BÖLÜM
Müze, iki ana tema çerçevesinde ziyaretçilerini ağırlıyor:
İlk bölümde “Kayseri’de Selçuklular” ve “Anadolu’da Selçuklular” başlıkları altında; mimari, bilim, sanat, günlük yaşam ve giysi kültürü gibi Selçuklu uygarlığının çeşitli yönleri tanıtılıyor.
İkinci bölüm ise “Şifahiye” olarak adlandırılan sağlık tarihi kısmına ayrılmış durumda. Burada, hastalıkların tedavi yöntemleri, müzik ve renk terapileri, suyla tedavi gibi alternatif uygulamalar sergileniyor. Müze, bu yönüyle Selçukluların çağdaşlarından ne kadar ileri bir sağlık anlayışına sahip olduğunu da gözler önüne seriyor.
ZİYARETÇİLER DİJİTAL BİR DENEYİM DE YAŞIYOR
Klasik müzecilik anlayışının ötesine geçen müze, ziyaretçilerine dijital teknolojilerle zenginleştirilmiş bir deneyim sunuyor. Hologram gösterimleri, interaktif ekranlar, sanal kıyafet denemeleri ve “sihirli duvar” gibi yenilikçi uygulamalar, tarihi daha canlı ve erişilebilir hale getiriyor. Ayrıca görme engelli ziyaretçiler için Braille alfabesi ve dokunsal keşif olanakları da düşünülmüş.
HATIRA SİKKE, TIBBİ ALETLER VE SELÇUKLU SANATI...
Müze girişinde ziyaretçilere, II. Gıyaseddin Keyhüsrev ve IV. Kılıçarslan dönemlerine ait sikkeleri kalıplarla basma imkânı sunuluyor. Müze koleksiyonunda ise pişmiş toprak kaplar, Selçuklu dönemine ait metal aletler, tıbbi araç gereçler, hat yazmaları ve Kur’an-ı Kerim nüshaları gibi pek çok özgün eser yer alıyor.
KÜLTÜRLE İÇ İÇE BİR YAŞAM ALANI
Selçuklu Uygarlığı Müzesi yalnızca tarih anlatan bir mekân değil; aynı zamanda kültürel etkinliklerin, eğitim programlarının ve atölye çalışmalarının düzenlendiği canlı bir sosyal alan haline gelmiş durumda. Özellikle çocuklara yönelik çizgi film ve oyun alanlarıyla da farklı yaş gruplarına hitap ediyor.
ZİYARETÇİ REKORU VE ULUSAL KATKILAR
Müze, açıldığı yıldan bu yana büyük ilgi görmekte. Örneğin yalnızca 2018’in ilk yarısında 50 binden fazla ziyaretçiyi ağırladığı biliniyor. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen Anadolu Selçukluları Sergisi’ne, bu müzeden toplam 27 eserle katkı sağlandı.
TARİHLE TEKNOLOJİYİ BULUŞTURAN MERKEZ
Selçuklu Uygarlığı Müzesi, geçmişi sadece saklayan değil, anlatan, yaşatan ve hissettiren bir yapı olma özelliği taşıyor. Kayseri’nin kültürel zenginliklerini dünyaya açan bu müze, hem bilim hem de sanat tarihi açısından önemli bir merkez konumunda.