Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan ve hükümet kanadı tarafından “Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” olarak tanımlanan süreç komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında 17. toplantısını gerçekleştirdi.
Toplantıya; İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın kapsamlı sunumlarla katıldı. Kapalı oturumun ardından komisyon, cuma günü saat 14.00’te İmralı Adası’na gidilmesi yönünde oylama yapılmasına karar verdi. Kurtulmuş, sürecin “millet, Meclis ve hukuk zemininde ilerlediğini” belirterek, “Bu çalışmanın başarıya ulaşacağına inanıyoruz” dedi.
BAHÇELİ’DEN ‘GEREKİRSE BEN GİDERİM’ ÇIKIŞI
Komisyonun Abdullah Öcalan ile görüşme ihtimali gündemdeki yerini korurken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün partisinin grup toplantısında dikkat çeken bir çıkış yapmıştı. Bahçeli, “Gerekirse İmralı’ya bizzat giderim. Üç arkadaşımı alır, tereddüt etmeden yolculuğu yaparım” ifadelerini kullanarak sürece açık destek vermişti.
“KARAR CUMA GÜNÜ GELİYOR”
Cuma günü yapılacak kritik oylama öncesi MHP’li Feti Yıldız’dan yeni açıklama geldi. X hesabı üzerinden duyuru yapan Yıldız, komisyonun 21 Kasım Cuma günü İmralı’ya gitme yönünde karar alacağını belirtti. Kararın ardından, partilerden birer milletvekilinin yer aldığı bir heyetin adaya gideceğini ifade etti. Yıldız, “Heyete milletvekili göndermek istemeyen bir siyasi parti varsa bunu açıkça kamuoyuna duyurmalıdır” sözleriyle rest çekti.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ TARİHİ BİR FIRSAT”
Feti Yıldız paylaşımında, sürecin önemine dikkat çekerek Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’teki konuşmasıyla başlayan sürecin “yüzyılın en cesur siyasi hamlesi” olduğunu söyledi. Terörün modern devletler için çok boyutlu bir tehdit olduğuna vurgu yapan Yıldız, Türkiye’nin yürüttüğü “Terörsüz Türkiye” sürecinin bir yılda benzer süreçlerin yıllarca kat edemediği ilerlemeyi sağladığını ifade etti. Sürecin hiçbir pazarlık içermediğini, PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi hedefinin değişmediğini belirtti. Yıldız, Türkiye’nin jeopolitik konumunun güvenlik risklerini artırdığını, bu nedenle hukukun ve devlet aklının sürekli yenilenmesi gerektiğini de kaydetti.




