Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci, öğrencilerin sosyal ilişkilerini geliştirmesinin önemine değinerek, "Öğrencilerimizin en büyük mahrumiyetlerinden biri de dostluk eksikliğidir. Bu yüzden bu sene Biyografi Akademisi’ni programa dahil ederken, tarihimizdeki ve yakın geçmişimizdeki önemli isimleri tanımalarını amaçladık" dedi.

Çorum’da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen Çorum Öğretmenler Akademileri kapanış programı Hitit Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Kampüsü Ethem Erkoç Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci’nin konuşmacı olarak katıldığı programda, Çorum Valisi Ali Çalgan, Vali Yardımcısı Yeliz Mercan, Çorum Milli Eğitim Müdürü Cemil Çağlar, Çorum İl Emniyet Müdürü Arif Pehlivan, Çorum İl Jandarma Komutanı Albay Naim Çetinkaya, öğretmenler ve öğrenciler hazır bulundu.

"Teknoloji bizim için bir araçtır"

Konuşmasında dijital dönüşümün eğitimle ilişkisine dikkat çeken Yelkenci, "Günümüzde dijital teknolojinin baş döndürücü hızda geliştiği bir dönemden geçiyoruz. Son 20-25 yılda yaşanan teknolojik gelişmeler, önceki dönemlerin katlarca fazlasını kapsıyor. Bu hızlı değişim, beraberinde kültürel, sosyolojik ve eğitimle ilgili önemli sorunları da getiriyor. Ancak biz eğitimciler olarak şunu unutmamalıyız; teknoloji bizim için bir araçtır. Elbette teknoloji ile eğitim arasında ortak yaşam ilişkisi vardır. Eğitim teknolojiyi kullanır ve aynı zamanda ürettiği bilgi ve teknolojiyle gelişmesini sağlar. Ancak temel prensip, teknolojiyi bir araç olarak kullanmak olmalıdır. Öğretmenler olarak teknolojinin kültürle ilişkisini de göz ardı etmemeliyiz. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında batının teknolojisini mi, yoksa hem teknolojisini hem de kültürünü mü almalıyız tartışması yaşanmıştır. Tevfik Fikret her ikisini de beraber almayı savunurken, Mehmet Akif Ersoy sadece teknolojisini almayı, kültürünü almamayı önermiştir. Sait Halim Paşa ise teknolojiyi almanın kültürü de beraberinde getireceği fikrini savunmuştur. Sosyal medyaya baktığımızda, bunun sadece bir kültürü değil, aynı zamanda bir etik anlayışı da beraberinde taşıdığını görüyoruz. Peki ne yapacağız, teknolojiden uzak mı duracağız, hayır, bu öğrencilerimiz için bir tehlike olur. Yapmamız gereken, teknolojiyi kendi kültür kodlarımızla uyumlu hale getirerek işlevsel kılmaktır. Bu, biz öğretmenlerin gönüllü olarak üstlenmesi gereken bir sorumluluktur. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin beceri örgüsü temelli olması, bu noktada işimizi kolaylaştıracak ve üreten nesillerin yetişmesine katkı sağlayacaktır. Tüketen değil, üreten nesiller yetiştirmek, bu programın en önemli sonuçlarından biridir ve bu vesileyle vurgulamak isterim" dedi.

"Günümüzdeki linç kültürü tamamen sosyal medyanın etik tasarımından kaynaklanıyor"

Konuşmada sosyal medyanın etik ve psikolojik etkilerine değinen Yelkenci, "Sosyal medya platformlarında üst düzeyde çalışmış ve daha sonra ayrılmış kişilerin önemli bir tespiti var. Günümüzdeki linç kültürü, saygısızlık ve gizliliğe riayet edilmemesi gibi hususlar, tamamen sosyal medyanın etik tasarımından kaynaklanıyor. Zira sosyal medyanın etik tasarımı zaten bu şekilde yapılmıştır. Burada ciddi bir tehlike alanı bulunmaktadır. Daha somut ve belirgin bir tehlike alanı ise, psikolojik rahatsızlıkların sosyal medyada çok daha hızlı bir şekilde gelişmesi ve belirgin hale gelmesidir. Psikopati, sadizm, narsizm gibi rahatsızlıklarla ilgili yapılan araştırmalar var. Pandemi döneminde bu konularla ilgilenmiştim ve araştırmalar, sadizm ve narsizm gibi ruhsal rahatsızlıkların sosyal medya ile ilişkili olduğunu gösteriyor" diye konuştu.

AYBÜ, Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Kongresi'nde Türkiye'yi temsil etti
AYBÜ, Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Kongresi'nde Türkiye'yi temsil etti
İçeriği Görüntüle

"Öğrencilerimizin en büyük mahrumiyetlerinden biri de dostluk eksikliğidir"

Öğrencilerin sosyal ilişkilerinin önemine değinen Yelkenci, "Öğrencilerimizin en büyük mahrumiyetlerinden biri de dostluk eksikliğidir. Biz liseye, hatta ortaokula giderken bile dostlarımız vardı. Ben ilkokuldaki sınıf arkadaşlarımla hala görüşüyorum, ortaokuldakilerle de öyle. Acaba bizim çocuklarımızın dostları olacak mı? Dostluk çok olmaz, bir, iki, bilemedin üç kişi olur ama olur. Her şeyini konuşabileceği, manevi sağaltmanın, ruhsal iyileşmenin olabileceği, dertlerini paylaşabileceği, kederdaş ve davadaş olabileceği bir dostluk. Bunu çok işlememiz lazım. Bu yüzden bu sene Biyografi Akademisi’ni programa dahil ederken, tarihimizdeki ve yakın geçmişimizdeki önemli isimleri tanımalarını amaçladık. Arkadaşlarımız bu isimler üzerinden bir yöntem, bir usul geliştirebilsinler. Her biriniz farklı usuller geliştirebilirsiniz, en güzeli de budur" şeklinde konuştu.

"Sizin işiniz, bilgiyi pazarlamak, sunmak ve aktarmaktır"

Çorum Valisi Ali Çalgan ise Öğretmen Akademileri Projesi’nin önemine değinerek, "Eğitimciler olarak okullarımızdan çok iyi yetiştirilerek mezun ediliyor. Önemli kurslardan ve hazırlık dönemlerinden geçiyoruz. Ancak hizmet başında, yıllar geçtikçe bu bilgileri yenileme ihtiyacı tüm meslek grupları için söz konusu olsa da, eğitim için bu bir tercihten öteye, bir zorunluluk haline gelmiştir.Sizin işiniz, bilgiyi pazarlamak, sunmak ve aktarmaktır. Dolayısıyla bilgilerimizin her zaman güncel olması, kendimizi sürekli taze tutmamız gerekiyor. Bu anlamda, Öğretmen Akademileri Projesi oldukça kıymetli bir adımdır" ifadelerini kullandı.

Kaynak: İHA