Sarsıntı, başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi’nin birçok kentinde hissedildi. İlk belirlemelere göre 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi yaralandı.
YIKIM SABAH ORTAYA ÇIKTI
Deprem sonrası bölgede yapılan ilk incelemelerde çok sayıda ev ve iş yerinin ağır hasar aldığı tespit edildi. Gün ışığıyla birlikte yıkımın boyutu daha net bir şekilde gözler önüne serildi. Drone ile çekilen havadan görüntüler, Sındırgı’nın farklı mahallelerinde evlerin ya tamamen yıkıldığını ya da oturulamayacak derecede hasar gördüğünü ortaya koydu.
ARTÇI SARSINTILAR DURMUYOR
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, ana sarsıntının ardından bölgede 100’den fazla artçı deprem meydana geldi. Bunların en büyüğü 4,6 olarak kayıtlara geçti.
Depremden sonraki 4 saatlik süreçte, büyüklüğü 4 ve üzeri olan 7 artçı sarsıntı gerçekleşti. Saat 20.01’de 4.6, 20.04’te 4.1, 20.06’da 4.0, 20.32’de 4.2, 21.27’de 4.1, 21.31’de 4.2 ve 22.12’de 4.1 büyüklüğünde depremler hissedildi.
Gece boyunca sarsıntılar devam etti. Son olarak saat 01.59’da 4.0, 02.10’da ise 3.3 büyüklüğünde depremler kaydedildi. Uzmanlar, artçıların derinliğinin 5,61 ile 22,47 kilometre arasında değiştiğini belirtti.
UZMANLARDAN UYARI
Deprem uzmanları, bölgede yaşayan vatandaşların hasarlı binalara girmemesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca artçı sarsıntıların günlerce sürebileceğine dikkat çekildi. AFAD ve belediye ekipleri, çadır kurulumları ve acil yardım çalışmalarına aralıksız devam ediyor.
SINDIRGI’NIN DEPREM TARİHÇESİ
Balıkesir, Kuzey Anadolu Fay Hattı ile Ege Bölgesi graben sisteminin kesişim noktasına yakın bir bölgede yer alıyor. Bu nedenle tarih boyunca pek çok yıkıcı deprem yaşadı. Sındırgı özelinde ise geçmişte 1898, 1944 ve 1979 yıllarında hasar oluşturan sarsıntılar kayıtlara geçti.
Bölge, Simav Fay Zonu ve Balıkesir Fay Hattı’na yakınlığı nedeniyle hem doğrultu atımlı hem de normal fay kaynaklı depremlere açık. Uzmanlar, bu nedenle Sındırgı ve çevresinde deprem riskinin sürekli olarak var olduğunu vurguluyor.
Deprem bilimciler, özellikle 6 ve üzeri büyüklükteki depremlerin bölgede önemli yıkımlara neden olabileceğini, yapı stokunun güçlendirilmesinin ve afet farkındalığının artırılmasının hayati önem taşıdığını belirtiyor.
