Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından düzenlenen 6’ncı Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları kapsamında gazeteciler, Bitlis’in Adilcevaz ilçesini ziyaret etti. Program çerçevesinde ilçenin tarihî, kültürel ve turistik değerlerini anlatan Adilcevaz Belediye Başkanı Av. Abdullah Akbaba, ilçenin binlerce yıllık geçmişine dikkat çekti.

“Adilcevaz, antik çağlardan bu yana birçok medeniyete ev sahipliği yaptı”

Adilcevaz’ın kadim bir yerleşim merkezi olduğunu belirten Başkan Akbaba, “Adilcevaz, antik çağlardan bu yana birçok uygarlığa, medeniyete ev sahipliği yapmış bir kenttir. Aynı zamanda bir tarih ve turizm kentidir. Van Gölü’ne en uzun kıyıya sahip, toplamda 42 kilometrelik sahil bandımız var.” ifadelerini kullandı.

Kentin, kıyı, kültür ve tarih turizmini bir arada barındırdığına işaret eden Akbaba, Adilcevaz, kıyı turizmi, kültür turizmi ve tarih turizmini bir arada barındıran bir şehir. Sahip olduğu kültürel mirasla bütünlük arz eden bir kenttir. İçinde muhterem eserler barındırıyor. İlk dönem Selçuklu eserlerinden olan, az önce gezdiğimiz cami her ne kadar şu an Tuğrul Bey olarak ifade edilse de, aslında Rıza Paşa Camii, Mahmut Paşa tarafından 1560’lı yıllarda yaptırılmıştır. Anadolu’daki ilk çok kubbeli camimizdir. Aynı zamanda ilçemizde yapılmıştır. şeklinde konuştu.

Balıkesir Sındırgı peş peşe sallandı: 4,5 büyüklüğünde yeni deprem korkuttu!
Balıkesir Sındırgı peş peşe sallandı: 4,5 büyüklüğünde yeni deprem korkuttu!
İçeriği Görüntüle

Adilcevaz Ulu Camii’nin tarihî önemine de değinen Akbaba, “Ulu Cami, 11. yüzyıl eseridir. Selçuklu’nun ilk dönem mimari örneklerinden biridir. Anadolu’daki sayılı Ulu Camilerden biridir. Bu yönüyle Adilcevaz, tarihî derinliğini gösteren kadim bir kenttir.” dedi.

“İki farklı kale ile Selçuklu mirasını yaşatıyoruz”

Tarihî yapılarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Başkan Akbaba, “Adilcevaz Kalemiz, Selçuklu dönemine ait önemli bir yapıdır. Aynı şekilde Çed Kalesi de öyledir. Birazdan birlikte göreceğimiz Ali Cemal Kalesi de uzun yıllar boyunca Selçuklulara karargâh olarak hizmet etmiş, şehrin güvenliğini sağlamıştır.” ifadelerini kullandı.

Kef Kalesi'nde sürdürülen kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Akbaba, “Özellikle Kef Kalesi, bizim çok önemsediğimiz alanlardan biri. Şu anda burada Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden Doç. Dr. İsmail Coşkun başkanlığında bir ekip kazı çalışmalarına devam ediyor. Kazılarda çıkan buluntular, Urartulardan bile eski dönemlere ait olabileceğimizi gösteriyor. Hatta dünyanın ilk yerleşim merkezlerinden biri Adilcevaz olabilir diyebiliyoruz. Buluntular, uluslararası inceleme merkezlerine gönderildi. Onaylandığı takdirde burada çok daha farklı adımlar atılabilir. ifadesini dile getirdi.

Kazı alanının büyüklüğü ve yapısına da dikkat çeken Akbaba, “Şu anki haliyle 200 bin metrekarelik alana sahip olan kazı bölgesi; bir üst şehir, bir av şehir, bir saray ve üç ayrı tapınaktan oluşuyor. Bu bölgeyi özel kılan şey ise alanın tonlarca ağırlıktaki kesme bazalt taşlardan inşa edilmiş olması. Bu taşların 2.200 metre rakımlı Kef Kalesi’ne nasıl çıkarıldığı bugün bile anlaşılabilmiş değil. Adilcevaz merkezimiz 1.655 metrede, arada yaklaşık 600 metrelik kot farkı var.” diye konuştu.

Adilcevaz Abdullah Akbaba (3)

“Van Gölü’nün en berrak kıyısı Adilcevaz’da”

Van Gölü’nün ilçeye kazandırdığı doğal ve turistik değerlere değinen Akbaba, “Van Gölü’nde, Adilcevaz Kalemizle bağlantılı olarak dalış turizmine oldukça elverişli. Van Gölü sodalı suya sahip olduğu için ne deniz anası, ne midye, ne de başka canlılar yaşayamıyor. Sadece inci kefali yaşıyor. Bu durum, göldeki batıkların bugüne kadar bozulmadan kalmasını sağladı. Suyumuz çok berrak. Dalgıçlar ve doğaseverler için oldukça ilgi çekici.” ifadelerini kullandı.

Van Gölü’ndeki özel oluşumlara da dikkat çeken Başkan Akbaba, “Göldeki mikrobiyalitler, yani volkan bacalarının benzeri oluşumlar, tıpkı Kapadokya’daki gibi görsel bir şölen sunuyor. Ayrıca Van Gölü’ndeki tek su kayağı tesisi, kablolu teleferikli bir sistemle hizmet veriyor. Bu da su sporları ile uğraşanlar için önemli bir merkez haline getiriyor.” dedi.

“Flamingoların uğrak yeri: Arin Gölü, doğa harikası: Aygır Gölü”

Adilcevaz’daki diğer doğal güzellikleri sıralayan Başkan Akbaba, “Van Gölü dışında iki ayrı gölümüz daha var: Aygır Gölü ve Arin Gölü. Arin Gölü, flamingoların uğrak noktası. Aygır Gölü ise volkanik ve tektonik bir göl. Endemik canlılar barındırıyor. İçinde birden fazla canlı türü var. Yüksek kotta yer alan bu göl de doğal güzelliğiyle ön planda.” ifadelerini kullandı.

“Süphan Dağı, 12 ay boyunca tırmanış yapılabilen zirve”

İlçedeki dağcılık faaliyetlerine de değinen Akbaba, “Türkiye’nin en yüksek ikinci dağı olan Süphan Dağı (4.058 m) da sınırlarımız içinde yer alıyor. Trekking ve dağcılıkla uğraşanların çok ciddi ilgisini çekiyor. Yurt içinden ve yurt dışından gelen turistler, bu dağa yılın 12 ayı tırmanış yapabiliyor. Kışın karla kaplı günlerde, yaz ve baharda ise klasik yürüyüş rotalarıyla tırmanışlar yapılıyor.” açıklamasında bulundu.

“Adilcevaz’ı gelin görün, bu güzellikleri keşfedin”

Kültürel keşif çağrısı yapan Akbaba, “Ülkesinde yabancı olan bir milletiz. Elli-altmış ülke gezen ama kendi ülkesini görmeyen çok insanımız var. Buradan sesleniyorum: Gelin, keşfedin, bu coğrafyayı tanıyın." çağrısı yaptı.

Whatsapp Image 2025 07 28 At 08.24.21

“Van Gölü deniz turizmi için büyük potansiyel taşıyor”

İlçenin iklimsel avantajlarını vurgulayan Akbaba, Burada bir taraftan Ege'nin, Akdeniz'in güzelliğini, bir taraftan Karadeniz'in yeşilliğini ve serinliğini hissedebiliyoruz. Yazın Temmuz ayının sonlarındayız, ama sıcaklıklar 30-32 derece civarında seyrediyor. Van Gölü'nün oluşturduğu denizellik etkisi sayesinde kışın da sert geçmez. Bu iklim, Van Gölü’ne en uzun kıyı şeridine sahip olmamızla birleşince deniz turizmine büyük katkı sağlıyor.” dedi.

Van Gölü’nün plaj imkanlarına da dikkat çeken Akbaba, “Kadınlar plajı, erkekler plajı, özel plajlar ve halk plajlarıyla bölge halkının ve dışarıdan gelenlerin tercih ettiği bir bölgeyiz. Ege ve Akdeniz’de denize girmiş birisi olarak söylüyorum: Van Gölü çok daha temiz, sodalı su çok daha faydalı ve girilebilir.” ifadelerini kullandı.

“Van Gölü’nün yüzde 65’i Bitlis’e ait”

Van Gölü’nün sahipliğiyle ilgili kamuoyunda sıkça gündeme gelen konuya da açıklık getiren Başkan Akbaba, “Van Gölü nereye ait sorusu çok sık soruluyor. Gölün yüzde 65’i Bitlis sınırları içerisindedir. Tarih boyunca Bahri Van olarak da anılmıştır. Bu saatten sonra Van Gölü’nün adını değiştirmek elbette mümkün değil ama bilinmelidir ki, gölün büyük kısmı Bitlis’e aittir. Biz Van Gölü’nün ismiyle de, doğal yapısıyla da mutluyuz.” şeklinde konuştu.

Kaynak: Cansel Yıldız