Başvuru dilekçesinde, soruşturma sürecinin usule uygun yürütülmediği ve birçok hukuki hakkın ihlal edildiği savunuldu. Özellikle siyasi isimler hakkındaki soruşturma eksikliklerine dikkat çekildi.
TAKİPSİZLİK KARARININ ARDINDAN SON DURAK ANAYASA MAHKEMESİ
2022 yılında Ankara’da silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın da bulunduğu 22 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verildi. Bu karara yönelik yapılan itiraz da Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildi. Ateş’in annesi Saniye Ateş ile kız kardeşleri Sevda ve Selma Ateş, hukuki yolların tıkanmasının ardından AYM’ye başvurdu.
BAŞVURUDA HAK İHLALLERİ DİLE GETİRİLDİ
Avukatlar, dilekçede birçok temel hakkın ihlal edildiğini öne sürdü:
- Yaşam hakkı
- Adil yargılanma hakkı
- Etkili başvuru hakkı
- Gerekçeli karar alma hakkı
- Silahların eşitliği ilkesi
Başvuruda, suikastın etkili şekilde soruşturulmadığı, yeni delillere ulaşma imkanının kısıtlandığı ve dosya üzerindeki gizlilik kararının hukuk dışı şekilde sürdürüldüğü ifade edildi:
“Yeni delilleri de ihtiva eden itirazlarımız Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliğinin kesin olmak üzere verdiği itirazın reddi kararı neticesinde sona eren soruşturma sürecine karşı başvurulabilecek başka hukuki yol kalmamıştır.”
"DELİLLER KARARTILDI" İDDİASI
Başvuruda yer alan en dikkat çekici iddialardan biri, emniyet güçlerinin delil kararttığı ve siyasi isimlerin soruşturma dışında bırakıldığı yönündeydi. Özellikle, suikastın azmettiricisi olduğu iddiasıyla yargılanan Tolgahan Demirbaş’ın, dönemin milletvekili Olcay Kılavuz’un yanında yakalanmasına rağmen bu duruma ilişkin tutanakların tahrif edildiği savunuldu:
“Savcılık olaya ilişkin özellikle siyasi görevleri olan bir kısım şüpheliler açısından gerekli hiçbir araştırma ve incelemeyi yapmamıştır.”
"OLAY SİYASİ KİMLİKTEN ARINDIRILDI"
Başvuruda, olayın kamuoyuna yanlış aktarıldığı öne sürüldü. Siyasi bağlantılar göz ardı edilerek suikastın sıradan bir cinayet gibi sunulmaya çalışıldığı ifade edildi:
“Olay siyasi kimlikten çıkarılarak adi bir cinayetmiş gibi kamuoyu algısı oluşturulmaya çaba gösterilmiştir.”
Avukatlar, kamuoyunun bu algıyı kabul etmediğini, toplumun büyük bir kısmının Sinan Ateş’in siyasi saiklerle hedef alındığını düşündüğünü belirtti.
Başvurucular, tüm hukuki süreçlerin eksik yürütüldüğünü belirterek:
- Yeniden soruşturma açılmasını,
- İlgili kişilerin yargılanmasını,
- Siyasi etkiden uzak bir adli sürecin sağlanmasını,
- Hak ihlallerinin giderilmesini talep etti.
Ayrıca dilekçede, itiraz dilekçelerinin sonuçlarının aileye tebliğ edilmediği, bu nedenle savunma ve başvuru haklarının da zedelendiği ifade edildi:
“Savcılık nezdinde tarafımızca yapılan ve imzalanmak suretiyle sunulan itiraz dilekçelerimizin sonuçları da tarafımıza tebliğ olunmayarak yaptığımız itirazların neticesini takip etme imkanımız elimizden alınmıştır.”
NE OLMUŞTU?
Sinan Ateş, 30 Aralık 2022’de Ankara’nın Çukurambar semtinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Olay, siyasi boyutu nedeniyle Türkiye kamuoyunda büyük yankı uyandırmış; cinayete ilişkin soruşturma ise birçok tartışmayı beraberinde getirmişti. Bugüne kadar 22 kişinin yargılandığı dosyada birçok isim hakkındaki soruşturma ya tamamlanmamış ya da takipsizlikle sonuçlanmıştı. Suikaste dair bazı sanıkların yargılamaları halen Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor.