Orta Doğu’da taşların yeniden hareketlendiğini belirten Haray, bölgede sahaya sürülen silahlı unsurların yalnızca İran veya İsrail’i değil, Türkiye’yi de hedef aldığına dikkat çekti. Özellikle PJAK’ın son dönemde Güney Azerbaycan Türklerine yönelik yaptığı “birlik” çağrısı, bölgede yeni ve daha büyük bir cephe açılmasının habercisi olarak değerlendiriliyor.
STRATEJİK GEÇİŞ KORİDORU: BATI AZERBAYCAN
Haray’ın aktardığı bilgilere göre, PJAK ve ona bağlı yapılar yıllardır Güney Azerbaycan’ı ve özellikle Batı Azerbaycan bölgesini stratejik bir geçiş koridoru haline getirme çabasında. Bu girişim, sadece terör faaliyeti değil, aynı zamanda İran rejimi tarafından desteklenen organize bir demografik müdahale. Kürt iskân politikalarıyla bölgedeki Türk nüfusu hedef alınırken, bu süreç Türkiye’nin sınır güvenliğini de doğrudan etkiliyor.
SINIRDA ETNİK KUŞATMA TEHLİKESİ
Türkiye sınırına yakın köylerde PJAK militanlarının gerçekleştirdiği saldırıların, basit bir güvenlik sorununun ötesinde olduğunu söyleyen Haray, bu durumun bölgede “etnik kuşatma” ve “jeopolitik izolasyon” planının parçası olduğunu belirtti. Haray, 1979 yılında yaşanan Sulduz Katliamının da bu uzun vadeli planın tarihî bir parçası olduğuna dikkat çekti.

GÜNEY AZERBAYCAN’DA SİLAHLI DİRENİŞ BAŞLIYOR
Gazeteci Haray’ın verdiği bilgilere göre, Güney Azerbaycan halkı yalnızca sosyal medyada değil, sahada da organize olmaya başladı. Urumiye, Hoy, Tikantepe ve Sulduz gibi kentlerde yaşayan gençler, devlet makamlarına başvurarak ruhsatlı silah talebinde bulunuyor. Bu gelişme, bölge halkının sadece kültürel değil, fiziksel varlığını da koruma noktasında kararlı bir adım attığını gösteriyor. Haray, Türkiye’nin bu uyanışı desteklemesinin, sınır ötesindeki Türk varlığının korunması açısından kritik öneme sahip olduğunu ifade etti.
SURİYE SENARYOSU İRAN’A TAŞINIYOR
Washington merkezli MEMRI düşünce kuruluşunun raporlarına da değinen Haray, PJAK üzerinden İran’da “Suriye Kürdistanı” modeli inşa edilmek istendiğini belirtti. Bu senaryoya göre, Suriye’de SDG (YPG/PKK) üzerinden başarıya ulaşan yapının, doğuya doğru genişletilerek Türkiye’nin doğu sınırına taşınması hedefleniyor. Bu durum yalnızca İran’ın iç güvenliğiyle sınırlı kalmayıp, Türkiye’nin de jeopolitik kuşatılması anlamına geliyor.
“BİRLİK” ÇAĞRISI MASUM GÖRÜNMÜYOR
Haray’a göre PJAK’ın Güney Azerbaycan Türklerine yönelik yaptığı “birlik” çağrısı, yüzeyde kardeşlik mesajı gibi görünse de, aslında Türk dünyasını kuşatma planlarının masumlaştırılmış bir versiyonu. Bu çağrıya verilecek doğru yanıtın, sadece Güney Azerbaycan’ın değil, Türkiye’nin, Anadolu’nun ve Türk dünyasının bekası açısından stratejik bir öneme sahip olduğunun altını çiziyor.
“TÜRK DÜNYASI İÇİN YENİ BİR DİRENİŞ HATTI KURULMALI”
Gazeteci Mesut Haray, açıklamalarını şu sözlerle tamamladı:
“Bu tablo bize açıkça gösteriyor ki, Türk dünyası için yeni bir direniş hattı oluşturulmalı. Türkiye’nin sınır güvenliği ve bölgesel varlığı için Güney Azerbaycan’daki Türk nüfusun korunması, sadece insani bir sorumluluk değil, ulusal güvenlik meselesidir.”