8 Haziran günü boyunca Türkiye genelinde toplam 624 bin 585 megavatsaat elektrik tüketildi. Bu tüketime karşılık gelen üretim miktarı ise 624 bin 618 megavatsaat olarak kaydedildi. Aradaki fark son derece düşük düzeyde kaldı ve sistem neredeyse sıfır sapmayla dengelendi.
Saatlik bazda incelendiğinde, elektrik tüketiminin zirve yaptığı zaman dilimi gece saat 22.00 oldu. Bu saatte 31 bin 793 megavatsaatlik bir talep oluştu. En düşük elektrik kullanımı ise sabah saatlerinde, özellikle 07.00’de 20 bin 472 megavatsaatle kayıtlara geçti. Bu da sabah-öğle arası düşük talep dönemine işaret ediyor.
ÜRETİMİN LİDERİ İTHAL KÖMÜR, GÜNEŞ ENERJİSİ YÜKSELİŞTE
Günlük üretimin kaynaklara göre dağılımı, enerji politikalarına dair güncel eğilimleri ortaya koydu. En fazla üretim ithal kömürle çalışan santrallerden geldi. Bu kaynak, toplam üretimin yüzde 22’sini karşıladı.
Güneş enerjisi santralleri yüzde 19,5’lik payla ikinci sırada yer alarak dikkat çekici bir yükseliş sergiledi. Özellikle yaz aylarında güneş ışınımının artmasıyla birlikte bu oranın daha da yükseleceği öngörülüyor. Barajlı hidroelektrik santraller ise yüzde 17,3’lük üretim katkısıyla üçüncü sıraya yerleşti.
Bu dağılım, Türkiye’nin yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretiminde istikrarlı bir büyüme gösterdiğini ve kaynak çeşitliliği açısından olumlu bir grafik çizdiğini ortaya koydu.
ELEKTRİK TİCARETİNDE İHRACAT İTHALATIN ÖNÜNDE
Türkiye, sadece iç piyasadaki enerji dengesini korumakla kalmadı, aynı zamanda dış ticaret tarafında da aktif bir rol oynadı. 8 Haziran’da gerçekleştirilen elektrik ihracatı toplam 6 bin 651 megavatsaat olarak açıklandı. Bu rakam, aynı gün yapılan 6 bin 578 megavatsaatlik elektrik ithalatının bir miktar üzerinde gerçekleşti.
Bu fark küçük gibi görünse de Türkiye’nin bölgesel elektrik ticaretinde net ihracatçı pozisyonunu sürdürdüğünü gösteriyor. Sınır ötesi enerji akışları, bölgesel enerji güvenliği açısından stratejik öneme sahip.
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ PAYI ARTIYOR
Günlük verilerden çıkan en dikkat çekici sonuçlardan biri de yenilenebilir enerji kaynaklarının sistem içindeki ağırlığının giderek artması oldu. Güneş, hidroelektrik ve diğer sürdürülebilir kaynakların üretimdeki payı, fosil kaynaklarla rekabet edebilir düzeye ulaştı.
Enerji uzmanlarına göre, bu trendin sürmesi durumunda önümüzdeki yıllarda güneş ve rüzgar gibi kaynakların elektrik üretiminde başat aktör olması bekleniyor. Bu da Türkiye’nin hem karbon salımını azaltması hem de dışa bağımlılığı sınırlaması açısından kritik bir gelişme.