Gaziantep’in Nizip ilçesinde ortaya çıkarılan devasa insan iskeletleri, arkeoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Yerleşim coğrafyası uzmanı Turgut Bayındırlı, keşfin insanlık tarihine dair bilinen birçok bilgiyi değiştirebileceğini söyledi.
 Nizip’teki Kazıda 2,5 Metre Boyunda İskeletler Ortaya Çıktı
Nizip’teki Kazıda 2,5 Metre Boyunda İskeletler Ortaya Çıktı
Gaziantep Nizip ilçesi Yukarı Bayındır Mahallesi’nde tarımsal sulama çalışmaları sırasında köylüler, Bırak Nehri yakınlarında kepçeyle kazı yaparken kayaya oyulmuş bir mezar mağarası keşfetti. Köylülerin çektiği video görüntülerde, mağarada bulunan iskeletlerin boylarının 2 ila 2,5 metre arasında değiştiği görüldü.
Olayın ardından bölgeyi inceleyen Turgut Bayındırlı, “Bu iskeletlerin uzunlukları ortalama 2,5 metre civarında. Türkiye’de ilk kez bu kadar büyük ve tek parça halinde insan kalıntılarına rastlanıyor. Bu durum, tarihsel olarak son derece önemli bir bulgu” dedi.
‘Göbeklitepe’den Daha Eski Olabilir’
Bayındırlı, bölgede bulunan iskeletlerin Göbeklitepe’yi yapan kavimlerle bağlantılı olabileceğini belirtti. “Şimdiye kadar bu topluluklara ait yalnızca kafatası veya ayak kemiği gibi parçalar bulunuyordu. Ancak ilk kez bütün halde bir iskeletle karşılaştık,” diyen Bayındırlı, söz konusu insanların bilim dünyasında ‘Natufian’ kavmi olarak bilindiğini vurguladı.
Bayındırlı, “Bu insanlar Kebaran topluluğundan farklı, genetik olarak günümüz insanlarından ayrılıyor. Muhtemelen M.Ö. 12.000 ile 20.000 yılları arasına tarihleniyorlar. Bu buluntu, Göbeklitepe’den bile eski olabilir.” ifadelerini kullandı.
Natufianlar ve Ad Kavmi İlişkisi Yeniden Tartışılıyor
Turgut Bayındırlı, Kur’an-ı Kerim’de bahsi geçen Ad kavmi ile Natufian topluluğu arasında bağlantı olduğunu dile getirdi. “Natufianlar, tarih boyunca iki ana insan topluluğundan biridir. Kebaran topluluğu günümüz insanlarının atası kabul edilirken, Natufianlar genetik olarak farklı bir türdü.” dedi.
Bu buluntuların, insan evrimine ve medeniyetin başlangıcına dair teorileri değiştirebileceğini savunan Bayındırlı, “Kayaya oyulmuş mağaralar, bu insanların yalnızca taş devri toplulukları olmadığını gösteriyor. Bu da, onların zannedilenden çok daha gelişmiş bir medeniyet olduklarını kanıtlıyor.” diye konuştu.
‘Tarih Yeniden Yazılmalı’
Bayındırlı, bu keşfin yalnızca Türkiye değil, dünya tarihi açısından da devrim niteliğinde olduğunu vurgulayarak, “Bu buluntu, dünya yerleşim tarihini yeniden gözden geçirmemizi gerektiriyor. Babil Antik Kenti’nin konumuna dair bilinenlerin de hatalı olduğunu düşünüyorum. Babil’in, Şanlıurfa Birecik ve Gaziantep Nizip hattında yer aldığına dair güçlü veriler var. Bu durum, medeniyetin beşiğinin Anadolu olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.” Şeklinde konuştu.
‘Bilim Dünyası İçin Yeni Bir Dönüm Noktası’
Yerleşim coğrafyası uzmanı Bayındırlı, bulgunun sadece arkeoloji değil, antropoloji, genetik ve tarih gibi alanlarda da yeni araştırmalara kapı aralayacağını belirterek, “Bu iskeletler, insanlık tarihinin bilinen kronolojisini tamamen değiştirebilir. Daha önce ‘taş devri insanı’ olarak tanımlanan toplulukların aslında ileri bir uygarlığa sahip olduklarını gösteriyor,” dedi.
 
            

 
                 
                 
                 
                 
                 
                