Bir yıl daha geçti. 2017 tasını tarağını toplamış gitmek için gün sayıyor. Bu bir yıl içinde pek hoş şeyler yazmadığımın ben de farkındayım. Genellikle karamsar tablolar çizip, verdik veriştirdik. Pişmanlık yasasından yaralanmak gibi bir niyetim de yok bu arada. Gördüğüm duyduğum ve bildiğim konularda, kendimce doğru olanları yazdım, yorumladım.
Dedim ya genel olarak karamsar yazılardı benimkisi. “Lan bir sene boyunca içimizi kararttın, hiç yok mu bu memlekette çalışan, didinen. Bir de onları yaz” dediğinizi duyar gibiyim. Eyvallah. Elbette var. 2017 yılında gerçekten bir şeyler yapmaya çalışan, çabalayan kişi ve gruplar illaki vardı. İşte biraz da onlara birer mavi boncuk dağıtma vaktidir. Benim nazarımda sonuna kadar hak etmişlerdir. Başkası ne düşünür bilemem.
İnsanların yoksulluğu birilerine her zaman rant kapısı olmuştur. Susam tanesi iyilik yapan boy boy reklam yapar, hem kendini ön plana çıkarır, hem de yaptığı iyiliği garibanın gözüne gözüne sokmakta mahirdirler. İşte bunu yapmayan, yaptığı her iyilik ve yardım sonrası mahçup olan bir abimizdir Hacı Namal. 2017’nin tarafımdan alkışı hak edenlerden birisidir. Bir yıl boyunca çalıştı, didindi, her eve, her gönüle girmeye gayret etti. Başardı da. Bunu yaparken, ne menfaat, ne bir çıkar gözetti. Haberini yaptığımızda bile zoraki demeçler verdi. Adını yazarken yüzü kızardı. Gazetemizde kendini gördüğünde eminim daha da artmıştır bu mahçubiyeti. Tüm elini uzattığı garibanlar adına ilk alkışım Hacı Namal’a dır.
Böbrek hastalığı gibi kronik ve nakil harici tedavisi zor bir illettir. İlçemizde bu dertten muzdarip birçok hemşerimiz var. Bunlar acılarını katmerleyip, diyaliz için çevre il veya ilçelere gidiyor, acılarının üstüne ekstra bir eziyet daha çekiyorlar. İşte en büyük kanayan yaralarımızdan olan bir derde pansuman yapmak yerine direk neşter vurmak için çalıştı, Haymana Devlet Hastanesi Başhekimi Reyhan Öztürk. İlk söylediğinde belkide birçoğumuz “Yav he he” dedik. Ancak yılmadı, usanmadı ve en sonunda başardı. Diyaliz merkezine kazma vuruldu ve artık açmak için gün sayıyor. Bir büyük alkışta Sayın Başhekim Reyhan Hocamıza.
Sağlıkta yine alkışı hak edenlerden birisi Sağlık Grup Başkanı Gökçen Atamil. O da tüm bürokratik engelleri yüz metre koşucusu gibi aşmayı, kendi insiyatifi ile bir şeyler yapmayı kafasına koyan ve gittiği yere kadar kovalayan birisi. Cümbür cemaat, tüm ekibiyle birlikte köy köy, ev ev, tarla tarla dolaştı, insanlara sağlık yetiştirdi. Suriyeli, göçmen, yabancı demedi. “Ben amirim, bana ne yapsınlar” diye döner koltuğunda çay içmek yerine işin başında durdu, ucundan kıyısından tuttu. Bize de alkış tutmak düşer, Sayın Gökçen Atamil’e.
Haymana’da sivil toplum örgütlerinin ve dernekler adını genelde oda seçilmeleri yaklaştığında veya bir etkinlikte isim olarak duyarsınız. Seçim yoksa kabuklarına çekilir, bir sonraki seçimlerde yumurta çatlayana kadar çıkmaz, suya sabuna pek dokunmazlar. Memleket meselelerine uzaktan bakar, sigara yakıp, çekirdek çitleyerek seyrederler. Ancak bu sivil toplum kuruluşlarından, ya da derneklerden iki tanesi bu anlattıklarımın dışındadır. Birisi kurulması daha eski olan Haymana Gençlik Derneği, bir diğeri de daha emekleme dönemindeki HAGİAD. İkisinin başkanı da genç, heyecanlı, atılgan ve gözü pek. “Sular durulsun, biz neşemize bakalım” demeyen bir Haymana Gençlik Derneği ve Başkanı Serkan Hakbilir var. Sosyal medya ile Haymana gündemine, siyasetine ayar verdi vereli, bazıları baya bir ayar olsa da, hedefi on ikiden vurdu Serkan Başkan ve ekibi. Artık siyasetin başvurulan kapısı oldu dernekleri. “Siyasette ben de var mıyım acaba” deyip başvuranları noter gibi onayladılar, vatandaşa onaylattılar. HAGİAD’da aynı şekilde, çiçeği burnunda bir ekip, bence kısa zamanda dişe dokunur meselelere el atarak, “ilerde daha iyi şeyler yapacağız”ın sinyalini çaktılar. Bir kocaman aferin ve alkış Fahri Usta ve dernek ekibine.
İşte bu yılın tarafımdan alkışlananları. Siz katılmayabilirsiniz bu dediklerime. O da sizin paşa gönlünüze kalmış. Ama ben alkışlıyor, daha iyi şeyler yapacaklarına inanıyorum. Elleriniz, yüreğiniz dert görmesin, tekerinize taş değmesin.
HAFTANIN SÖZÜ; Ölmeyen tek meslek yalakalıktır. Dün “köpek” dediğine gün gelir “öpek” dersin.
HAFTANIN HABERİ: Kahvede 4 gün ard arda oyun kalan T.H(37), bunu bir ilahi mesaj sayarak, okey masalarına jübile yaptı ve Umre’ye gitmeye karar verdi.
SAYGILARIMLA