Diyaliz Nedir?

Diyaliz, böbreklerin yetersiz çalıştığı durumlarda vücuttaki biriken atık maddelerin ve fazla suyun, yarı geçirgen bir zar aracılığıyla süzülmesi işlemine dayanan bir tedavi yöntemidir. Temel olarak, yüksek konsantrasyona sahip olan su ve elektrolitlerin düşük konsantrasyonlu bölgelere difüzyon yoluyla geçişi esas alınır.

Diyaliz işlemi, birincil olarak şu amaçlarla gerçekleştirilir:

  1. Atık Ürünlerin Temizlenmesi: Protein metabolizması sonucu oluşan üre, ürik asit ve benzeri atık ürünlerin vücuttan uzaklaştırılması hedeflenir.

  2. Elektrolit Dengesinin Sağlanması: Serum elektrolitlerinin vücut içindeki dengesinin korunması ve kontrol edilmesi önemlidir.

  3. Asidozun Önlenmesi: Kanın asidik pH seviyelerine düşmemesi ve asidozun engellenmesi amaçlanır.

  4. Fazla Sıvının Uzaklaştırılması: Vücutta biriken fazla sıvının vücut dışına atılması, ödemlerin kontrol altına alınması hedeflenir.

  5. Protein ve Enerji Dengesinin Sağlanması: Diyaliz hastalarının yeterli protein ve enerji alması, malnütrisyonun (beslenme bozukluğu) önlenmesi açısından önemlidir.

Diyaliz işlemi, hastanın kanının bir yapay böbrek olarak görev yapan "diyalizör" adı verilen cihaz içinde dolaştırılmasıyla gerçekleşir. Diyalizörün içinde, iki farklı alandan oluşmuş ve yarı geçirgen bir zarla ayrılmış bir yapı bulunur. Bu zar, mikroskobik deliklerden oluşur. Zarın bir tarafı hastanın kanını, yani toksik öğeler içeren kanı barındırırken, zarın diğer tarafı diyaliz solüsyonunu içerir. Kan ve diyaliz sıvısı arasındaki sıvı ve elektrolit alışverişi difüzyon ve osmoz olayları ile gerçekleşir.

Diyaliz sıvısı, içeriğinde dekstroz, sodyum, asetat, magnezyum, kalsiyum, klor ve sodyum gibi maddeleri barındırır. Vücutta biriken ve atılması gereken potasyum, fosfor, kreatin, üre ve ürik asit gibi toksik etkilere yol açabilen maddeler, diyaliz sıvısı aracılığıyla vücuttan uzaklaştırılır. Diyaliz sıvısında bulunan maddeler, özellikle kalsiyum ve bikarbonat gibi bileşenler, diyaliz sıvısından kana geçerler. Bu sayede atık maddeler vücuttan uzaklaştırılır ve elektrolit dengesi kontrol altına alınır.

KİMLER DİYALİZ ALMALIDIR?

Diyaliz tedavisi, böbrek fonksiyonlarının ciddi şekilde bozulduğu veya kaybolduğu durumlarda düşünülen bir tedavi yöntemidir. Diyaliz tedavisi alması gereken kişiler arasında şunlar yer alabilir:

  1. Böbrek Fonksiyonlarında Ciddi Kayıp: Böbrek fonksiyonlarında %90'a varan kayıplar veya tam işlev kaybı olan kişiler diyalize ihtiyaç duyabilir.

  2. Kronik Böbrek Yetmezliği: Kronik böbrek yetmezliği nedeniyle kanamalar yaşayan kişiler, diyalize ihtiyaç duyabilirler.

  3. Nutrisyonel Sorunlar: Kronik böbrek yetmezliği ile ilişkili olarak nutrisyonel durumlar kötüleşen bireyler diyaliz tedavisi görebilirler. Bu durumlar, metabolik asidoz gibi rahatsızlıklarla kendini gösterebilir.

  4. Bilişsel Bozukluklar: Kronik böbrek yetmezliği, bazen ılımlı bilişsel bozukluklara yol açabilir. Bu gibi durumlar, diyaliz tedavisi gerektirebilir.

  5. Hipovolemi: Diyetler ve ilaçlarla kontrol edilemeyen hipovolemik (vücut sıvılarının azalması) vakalar, diyaliz tedavisi alabilirler.

  6. Halsizlik ve Yorgunluk: Giderek artan halsizlik ve yorgunluk hisleri, böbrek yetmezliği ile ilişkili olabilir ve diyaliz tedavisi gündeme gelebilir.

Diyaliz tedavisi, böbrek fonksiyonlarını yerine getiremeyen veya yetersiz çalışan böbrekleri desteklemek veya yerine geçmek amacıyla uygulanır. Bu tedavi, vücuttaki toksinleri, atık maddeleri ve fazla sıvıyı uzaklaştırmak için kullanılır. Diyaliz tedavisi gerekip gerekmediği, bir kişinin özgün sağlık durumuna ve böbrek fonksiyonlarına bağlı olarak uzman bir doktor tarafından belirlenmelidir.

HEMODİYALİZ NASIL UYGULANIR?

  1. vasküler erişim yolu oluşturulur. Bu erişim noktası, diyalizin gerçekleşeceği noktadır. Vasküler erişim, kanı vücuttan çekip geri pompalayacak olan diyaliz makinesine bağlanır. Üç temel türü vardır:

    • Arteriovenöz Fistül (A-V Fistül): Bu, en yaygın ve tercih edilen vasküler erişim yoludur. Kolunuzda radyal arter ile sefalik vene bağlantı yapılır.
    • Arteriovenöz Greft (A-V Greft): A-V fistül uygulanamıyorsa veya yetersizse, suni bir tüp kullanılarak arter ile toplardamar birleştirilir.
    • Kateter: Hızlı bir şekilde tedaviye başlamak gerektiğinde, boynunuz, köprücük kemiğinizin alt kısmı veya kasık bölgesine esnek bir tüp olan kateter yerleştirilir.
  2. Diyaliz İşlemi: Diyaliz işlemi, vasküler erişim aracılığıyla yapılır. Diyaliz makinesi, kanı çeker, temizler ve vücuda geri pompalar. Makine her dakika yaklaşık yarım litre kanı işler.

  3. Diyaliz Seansları: Hemodiyaliz tedavisi, genellikle haftada üç kez gerçekleşir. Her bir seans yaklaşık 4 saat sürer. Diyaliz sırasında, hastanın rahat olması ve tedaviyi rahatça tolere edebilmesi önemlidir.

Hemodiyaliz tedavisi, böbrek yetmezliği olan bireylerin hayatta kalmak ve yaşam kalitesini artırmak için kullanılan bir yaşam desteği yöntemidir. Uygulama şekli, hastanın özgün sağlık durumuna ve diyaliz erişim yoluna bağlı olarak değişebilir. Bu tedavi yöntemi, diyaliz makinesinin, atardamarlardan alınan kanı temizlediği ve vücuda geri verdiği bir döngü şeklinde çalışır. Bu sayede vücuttaki toksinler, atık maddeler ve fazla sıvı temizlenir.

DİYALİZ NE İŞE YARAR?

Böbrekler düzgün çalışmadığında ve kan gerektiği gibi temizlenemediğinde böbrek yetmezliği ortaya çıkar, diyaliz de böbreğin işlevini yerine getiremediği durumda vücuttan istenmeyen maddelerin dışarı atılmasını sağlar. Böbreğin doğal işlevinin yerine geçmesini 'renal replasman tedavisi' olarak ifade eder. Diyaliz, vücut için şu faydaları sağlamaktadır:

  • Protein metabolitleri olarak bilinen üre ve ürik asit benzeri maddelerin atılmasına yardımcı olur.
  • Kan serumunda minarelizasyon dengesini sağlanmasında rol oynar.
  • Kan pH'ının korunmasını sağlar
  • Kan sıvısının asidik özelliğe kaymasını engeller.
  • Vücutta biriken fazla sıvının uzaklaştırılması ile ödem semptomlarının azalmasını sağlar.
  • Malnütrisyon durumunun oluşumunu önlemede etkilidir, bu şekilde ne çok ne de az besinin vücutta olmasının önünü kapatır.
  • Yapım ve yıkım reaksiyonlarında dengeyi sağlayarak hücre düzeyinde aktiviteyi korur.
  • İşlem sonrası glomerüler filtrasyon hızı (GFR) test sonuçlarının pozitif eğilimli olması beklenir.
  • Böbrek yetmezliğine bağlı gelişen hipertansiyon problemi işlem sonrasında düşüşe geçtiği gözlemlenir.
 

Muhabir: Haber Bülteni