Ankara bugün çoğu zaman yağış azlığı ve baraj doluluk oranlarıyla gündeme gelse de, tarihsel olarak ciddi sel riskleri barındıran bir kenttir. Elmadağ, Hüseyin Gazi Dağı ve çevresindeki yükseltilerden doğan dere ve çaylar, özellikle plansız kentleşme dönemlerinde büyük felaketlere yol açmıştır. Hatip Çayı, Bent Deresi, Kayaş Suyu, Tabakhane Deresi ve Mogan Gölü çevresi, Ankara’nın sel hafızasında en çok anılan yerler arasında bulunur.
20.Yüzyılın ortalarına kadar derelerin açık yataklar halinde şehir içinden geçmesi, aşırı yağışlarda suyun kontrolsüz biçimde yerleşim alanlarına yayılmasına neden olmuştur.
1957 ANKARA SELİ: BİR ŞEHRİN KADERİ DEĞİŞTİ
Ankara tarihinin en büyük ve en yıkıcı sel felaketi, 11 Eylül 1957 Çarşamba günü yaşandı. Bu felaket, sadece Ankara’nın değil, Türkiye’nin de en ağır doğal afetlerinden biri olarak kayıtlara geçti.
O gün öğle saatlerinde Hüseyin Gazi Dağı ve Elmadağ çevresinde hava aniden karardı. Elmadağ, Çubuk ve Esenboğa hattında başlayan sağanak kısa sürede ceviz büyüklüğünde doluya dönüştü. Dolu, Elmadağ’da yarım metreyi aşan bir tabaka oluşturdu. Asıl felaket ise bu dolu kütlesinin eriyerek dere yataklarına karışmasıyla başladı.
HATİP ÇAYI TAŞTI, ANKARA SULAR ALTINDA KALDI
Eriyen dolu suları, Hatip Çayı’nda birleşerek Ankara’ya doğru büyük bir sel dalgası oluşturdu. Kayaş, Mamak, Saimekadın, Üreğil, Gülveren, Bent Deresi, İsmetpaşa, Atıfbey, Dışkapı ve Akköprü semtleri kısa sürede sular altında kaldı.
Demirlibahçe’de sel sularının 10 metreye kadar yükseldiği kayıtlara geçti. İstanbul Caddesi, Et ve Balık Kurumu, mezbaha, Yenimahalle yolu ve yeni asfaltlanan arterler ağır hasar gördü. 325 metrelik demiryolu hattı koptu, Mamak ve Kayaş tren seferleri tamamen durdu. Ankara’nın şehir içi ve şehirlerarası ulaşımı felç oldu.
CAN KAYBI VE TARİHİ MANŞETLER
Resmî kayıtlara göre felakette 196 kişi hayatını kaybetti. Ancak dönemin gazeteleri ölü sayısının çok daha yüksek olabileceğini yazdı. Milliyet Gazetesi, 12 Eylül 1957 tarihli manşetinde felaketi şu sözlerle duyurdu:
“Büyük sel felaketi, Ankara’da 300 ev su altında, 1000 kişinin öldüğü sanılıyor.”
Bu manşet, felaketin boyutunu ve yaşanan paniği gözler önüne serdi.
UYARILAR DİNLEMEDİ, FELAKET BÜYÜDÜ
Sel öncesinde demiryolu bekçileri ve Elmadağ üzerinden geçen askeri uçaklar tarafından ilk ihbarlar yapılmıştı. Silahlı Kuvvetler’e ait küçük uçaklar Hatip Çayı vadisi boyunca alçak uçuş yaparak halkı uyarmaya çalıştı.
Ancak Bent Deresi çevresinde daha önce başlatılan istimlak çalışmaları nedeniyle yapılan tebligatlar, bazı vatandaşlar tarafından “belediyenin oyunu” sanıldı. Evler boşaltılmadı ve bu durum can kaybını artıran en önemli etkenlerden biri oldu.
DEVLET SEFERBER OLDU
Felaket haberinin ardından dönemin Başbakanı Adnan Menderes Ankara’ya gelerek çalışmaları yerinde inceledi. Kızılay, askeri birlikler, sağlık ekipleri ve belediye personeli sahaya indi.
Cebeci Çayırı’nda 600 çadırlık kamp kuruldu. Gençlik Parkı’ndaki sandal ve kayıklar askeri araçlarla sel bölgelerine taşındı. Evlerin çatısına çıkan insanlar bu kayıklarla kurtarıldı. Askerî fırınlarda günlük 100 bin ekmek üretildi, Ankara Aş Ocağı devreye sokuldu. Ankara ve İstanbul radyoları müzik yayınlarını keserek sadece felaket haberlerine yer verdi.
SEYLAP KONUTLARI VE ACI BİR GERÇEK
Felaketzedeler için İstanbul Caddesi ile Yenimahalle İvedik Caddesi arasındaki bölgede Seylap Konutları inşa edilmesi kararlaştırıldı. 25 Eylül 1957’de temeli atılan konutlar, siyasi değişimler nedeniyle gecikmeli tamamlandı.
Başlangıçta bedelsiz denilen bu evler, daha sonra felaketzedelere 20 yıl vadeli, faizsiz ödeme şartıyla verildi. Bu durum, yıllar boyunca tartışma konusu oldu.
1969 GÖLBAŞI SELİ: MOGAN GÖLÜ TAŞTI
Ankara’nın ikinci büyük sel felaketi ise 1969 yılında Gölbaşı’nda yaşandı. Bayram döneminde etkili olan yoğun yağışlar nedeniyle Mogan Gölü taştı. Gaziosmanpaşa Mahallesi başta olmak üzere birçok ev sular altında kaldı.
Vatandaşlar kayıklarla evlerinden tahliye edildi. Felakette 1 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda ev ve iş yeri kullanılamaz hale geldi. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, bölgeyi ziyaret ederek selzedeler için konut yapılacağını açıkladı.
DERELERİN SONU: YERİN ALTINA HAPSİLDİLER
1957 ve 1969 felaketlerinin ardından Ankara’daki dereler için köklü bir karar alındı. Hatip Çayı ve Bent Deresi başta olmak üzere birçok dere DSİ tarafından menfez içine alındı. Üzerlerinden geniş yollar geçirildi.
1961’de Hatip Çayı’nın yeniden taşması üzerine Ankara’daki tüm dere ve sel yatakları için taşkın projeleri ve sel kapanları geliştirildi. Bugün Ankara’da cadde adı olarak bilinen birçok dere, aslında hâlâ beton kanallar içinde yerin altında akıyor.
ANKARA’NIN UNUTULMAYAN DERSİ
Ankara’daki büyük seller, doğayla mücadele yerine onunla uyumlu şehirleşmenin ne kadar hayati olduğunu gösterdi. Uzmanlar, iklim değişikliğiyle birlikte aşırı yağışların yeniden büyük riskler doğurabileceği uyarısında bulunuyor.


